Hazırlayanlar : Av. Orhan Arsal ve Av. Şengül Göksu
Soru 1 : Bir süre Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı yaptınız. KKTC seçim sistemi veya oy verme yöntemi ile ilgili eleştirileriniz oldu. Bu konuda görüşünüz nedir? KKTC ye uygun seçim sistemi nasıl olabilir?
Cevap 1 : KKTC de uygulanan seçim sitemi veya oy verme sistemi “Barajlı D’Hondt” sistemidir. Bu sistem ülkemize 1976 Seçim ve Halk Oylaması Yasası ile gelmiştir. Bu Seçim sisteminin olumlu ve olumsuz yönlerini öğrenmek için biraz gayret göstermek gerekir.
D’Hondt seçim sistemi Türkiye’ye 1961 yılında gelmişti. O yıllarda Türkiye’de demokratik bir seçim sistemi arayışı vardı. Bu arayış içinde D’Hondt seçim sistemi bulunmuş ve uygulanmaya başlanmıştır.
Akademik çalışmalar gözden geçirilince D’Hondt seçim sisteminin demokratik bir sistem olduğu anlaşılır. Buna rağmen bu sistemin de kendine özgü sorunları vardır. Hatta ülkeyi kaosa sürükleyebileceği iddia edilmektedir. Bu durumda, KKTC de yaşanan sosyal ve siyasal sorunlara D’Hondt seçim sisteminin neden olup olmadığı araştırmaya değer bir soru olarak akla gelmektedir.
D’Hondt seçim sistemi 1976 yılında Kıbrıs Türk toplumunda uygulanmaya başlanmış ve ülkemizin demokratikleşmesine katkıda bulunmuştur. Ancak zamanla sistemin kusurları ortaya çıkmaya başlamıştır. KKTC de gördüğümüz sosyal ve siyasal sorunların kaynağında seçim siteminin izlerini görmek mümkündür.
Soru 2 : KKTC sosyal ve siyasi sorunlar yaşandığını söylüyorsunuz. Çoğu kişi sistemsizlikten veya sistem bozukluğundan şikâyet etmektedir. Bu sorunların seçim sistemi ile nasıl bir ilgisi olabilir?
Cevap 2 : Kanımca bir ülkedeki tüm sosyal ve siyasi sorunların o ülkede uygulanan seçim sistemi ile çok yakın ilgisi vardır. Bu nedenle sorunların nasıl çözüleceği düşünüldüğü zaman öncelikle seçim sistemi üzerinde durmak gerekir. Bu gerçek görülmeden sorunlara çare arandığı takdirde çözüm bulunamayabilir, hatta çözüm bulmak için alınan hatalı önlemlerle sorunlar daha da büyüyebilir.
Kanımca KKTC de birçok kişi çözümü hatalı alanlarda aramaktadır. Bazen haksız yere Kıbrıs Türk Halkının karakteri sorgulanmakta ve sistemsizliğe Kıbrıs Türk halkının neden olduğu iddia edilmektedir. Halbuki aynı halk İngiltere’de veya Avustralya’da örnek vatandaşlar olarak yaşayabilmektedir.
Bu nedenle sorunlara çözüm aramaya başlarken öncelikle gerçek nedenini araştırmamız gerekir. Bunu yapmadan çözüm aramak hastalığa doğru teşhis koymadan tedaviye başlamaya benzer. Yanlış tedavinin hastaya faydadan çok zarar vereceği açıktır.
Soru 3 : 2016 yılında seçim yasası değiştirilerek seçmenin sadece bir Kazada değil KKTC genelinde oy vermesi sağlanmıştır. Buna tek bölge veya çarşaf liste sistemi denmektedir. Sizce bu değişiklik bir çözüm getirmedi mi?
Cevap 3 : Hayır, getirmedi. Hatta sorunlara sorun ekledi. Soruna doğru teşhis koymadan çözüm aramak veya parti çıkarları açısından olaya bakmak sorunların artmasına neden oldu.
Başarılı demokrasilerde vatandaş sadece beğendiği partiyi değil ayrıca beğendiği kişiyi de seçme olanağına kavuşur. Çarşaf seçim sistemi buna tam ters yönde bir değişikliğe neden olmuş ve seçmeni hiç tanımadığı kişileri seçmeye zorlamıştır.
Soru 4: Tek bölge veya çarşaf liste seçim sistemini eleştiren genel bir kanı oluşmuştur. Sizin de bu eleştirilere katıldığınız anlaşılıyor.
Cevap 4 : Evet katılıyorum. Ancak sorunun özüne gidilmediği ve yeterli eleştiri yapılmadığı kanısındayım. 2016 değişikliğinin yarattığı ek sorunlar üzerinde durmadan önce esas seçim sistemimizi sorgulamamız gerekir. Esas seçim sistemimiz olan “D’Hondt” sisteminin veya Kıbrıs’ta uygulandığı şekli ile “Barajlı D’Hondt” sisteminin yarattığı sorunları araştırmak zorundayız. Bunu yaptıktan sonra, dünyadaki en iyi seçim sistemini saptamaya çalışabiliriz. Bunu yaparken ülkemize en uygun ve en iyi seçim sistemini bulma ve uygulama vizyonu ile hareket etmemiz gerekir. O zaman çarpıcı sonuçlara varabiliriz. Böyle bir çalışma bizi çok yararlı sonuçlara götürebilir.
Soru 5: Sizce dünyanın en iyi seçim sistemi hangisidir?
Cevap 5: Bence en iyi seçim sistemi, en demokratik ve halkın iradesini en doğru bir şekilde ortaya çıkaran sistemdir. Ancak bunu gerçekleştiren bir seçim sisteminin ülkeyi karar verilemez ve yönetilemez hale getirmemesi gerekir. Örneğin doğrudan demokrasi temsili demokrasiden daha demokratiktir. Bu nedenle Eski Yunanda ve İsviçre’de bir süre uygulanmıştır. Fakat pratikte yarattığı sorunlar nedeniyle terk edilmiştir.
İyi bir seçim siteminde halkın oy vermesi çok kolay olmalıdır. En az oy iptal edilen yöntem nasıl olabilir diye araştırmalıyız. Maalesef bu yapılmamıştır. Dünyada seçimlerde en az oy iptal edilen ülke olmaya çalışacağımıza ve bu yönde çaba harcayacağımıza dünyada en fazla oy iptal edilen devlet olduk. 2016 değişikliğinden sonra iptal edilen oy oranı çok artmıştır. Bu durum, hatalı bir yöne gittiğimizi ve demokrasiden uzaklaştığımızı gösteriyor.
Bir taraftan halkın iradesini en iyi şekilde ortaya çıkarmak için yöntem aramalı, diğer taraftan gereksiz sorunlarla devletin yönetilemez hale gelmemesi için özen gösterilmelidir.
Soru 6: KKTC de karşılaşılan sosyal ve siyasal sorunları çözmek için Başkanlık Hükümet şekline geçilmesi öneriliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Türkiye’de Başkanlık Hükümet şekline geçildi. Bizim de aynı yolu izlememiz doğru olmaz mı?
Cevap 6 : Hayır katılmıyorum. Kanımca Türkiye’de Başkanlık hükümet şekline geçilmesi ümit edilen sonuçları doğurmayacaktır.
Bunun yanı sıra Türkiye’nin koşullarının bizden oldukça farklı olduğu dikkate almalıyız. KKTC için en uygun ve en iyi seçim sistemi ile hükümet şeklini Türkiye’den bağımsız olarak aramayıp bulmalıyız.
KKTC de Başkanlık Hükümet şekline dönülmek istenmesinin nedeni ülkemizde yaşanan sosyal ve siyasal sorunlara parlamenter sistemin neden olduğunun zannedilmesidir. Halbuki araştırınca sorunların hükümet şeklinden çok seçim sisteminden kaynaklandığını görürüz. Kuşku yok ki Başkanlık hükümet şekline geçmenin de siyasal ve sosyal yaşamımıza etkisi olacaktır. Ancak bu değişiklik ümit edilen sonuçları doğurmayacaktır.
Şunu da eklemek gerekir. Bir kanıya göre KKTC de meydana gelen tüm olaylar Türkiye Hükümetlerinin etkisi altında gerçekleşmektedir. Özellikle olumsuz gelişmelerin Türkiye Hükümetlerinin önerisi üzerine yapıldığı yönünde bir tanıtım yapılmaktadır. Böylece kendi sorunlarımızı tartışıp doğru yolu bulma sorumluluğundan kurtulmamız istenmektedir. Benim kişisel deneyimim ciddi bir çalışma yapıp bilinçli bir görüş ortaya koyduğumuz zaman Anavatan yöneticilerinin buna saygı gösterdiği şeklindedir.
Yazdığım “Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları” isimli kitapta hukuk alanında Türkiye’yle olan temaslarımızı anlattım. İlk zamanlarda Anavatan Yöneticileri hukuk sistemimizi değiştirmemizi ve Türkiye hukukunu Kıbrıs’a getirmemizi öneriyorlardı. Kıbrıs Türk hukukçuları bu görüşün doğru olmadığını anlatınca ısrarlı olmadılar. Hatta Sn. Bülent Ecevit Türkiye yargısında reform yapılmasını önerirken KKTC de uygulanan Anglosakson hukuk sisteminin örnek alınabileceğini ifade etmiştir. Bu nedenlerle ülkemize en uygun seçim sistemi ile hükümet şeklinin hangisi olduğunu özgürce araştırmamız ve tartışmamız gerekir. Bu konularda sorumluluğu başka tarafa atmamız ve koşulları çok farklı olan Türkiye’deki gelişmeleri örnek göstererek gözü kapalı izlememiz doğru olamaz.
(Devam edecek)