banner564

Yarım asırlık sorun ‘artık bitmeli’

Kıbrıs Türk siyasetinde 5 önemli isim, Diyalog’un ‘Neden Çözüm’ sorusuna yanıt verdi

Yarım asırlık sorun ‘artık bitmeli’
banner598

Züleyha KARAMAN

   Kıbrıs Türk siyasetinin önemli isimlerinden Ferdi Sabit Soyer, Mustafa Akıncı, Tahsin Ertuğruloğlu, Mehmet Çakıcı ve Alpay Durduran, Diyalog gazetesinin “Neden Çözüm’ sorusunu yanıtladı.

   Ferdi Sabit Soyer, her iki tarafın da çok ciddi ekonomik sıkıntı yaşadığına dikkat çekerek “bunun nedeni Kıbrıs sorunudur” derken, Mustafa Akıncı, her iki toplumun da gelecek belirsizliğinden kurtulması için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini söyledi.

   Tahsin Ertuğruloğlu “Çözüm, Kıbrıs Türklerine yönelik 50 yıldır uygulanan haksızlığın sona ermesidir” dedi. Alpay Durduran ise mevcut sorununun Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra bütün bölgeyi ve dünyayı ilgilendiren bir sorun olduğuna dikkat çekti. Mehmet Çakıcı da “belirsizliğin ortadan kalkamsı için sorun çözülmelidir” dedi.

   Önemli siyasetçilerin “Neden Çözüm” sorusuna yanıtları şöyle:

 

Ferdi Sabit Soyer:

   Kıbrıs’ın her iki tarafında çok ciddi ekonomik sorunlar var. Bu ekonomik  sorunlar her iki tarafı da büyük sıkıntıya sokmaktadır. Bunun nedeni Kıbrıs sorunudur. Dün, güneyde kısmi bir ekonomik rahatlık varken, dönemin Baf Metropoliti olan şimdiki Başpiskopos 2. Hrisostomos Annan Planı’na ‘hayır’ çağrısı yaparken, ‘çözümle birlikte biz aç Türkleri mi doyuracağız’ demişti. Bugün güneyde çok büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Aynı şekilde kuzeyde.

   Güney Kıbrıs ciddi ekonomik kriz içindeyken bizde siyasi ve taşıma suyla oluşan  ekonomik ortama bakarak dönemin UBP hükümeti ve bazı siyasetçiler, ekonomi bakanları, Cumhurbaşkanı, Kıbrıslı Rumlara çağrı yaparak ‘gelin size yardım edelim, Türk Lirası kullanın’ diyorlardı. Bugün biz, bu ekonomik krizin acısını yaşıyoruz. Ama her iki tarafta bu ekonomik krizin bedeli halklara, çalışanlara, emekçilere  ödettirilmeye çalışılırken milyarlarca dolar askeri  harcamalarda tüketilmeye devam etmektedir. Her iki taraf da kendi halkları acı çekerken, silah tüccarlarına, muhtelelif çevrelere kaynak harcamaktadır. İşte Kıbrıs sorunu bunun için çözülmelidir.

   Türkiye ve Yunanistan’ın yaşadığımız coğrafyada ayrı ayrı hedefleri vardır ama bu ekonomik konjektörde ortak olarak yararlanacakları pek çok imkanlar vardır. Kıbrıs sorunu bunu da zehirlemektedir. Bunun için Kıbrıs sorunu çözülmelidir.

   Her iki taraf da demokratik yaşam, devlet ve hukuk düzeni çözümsüzlük şartlarında öteki toplumu  baskılama kültürü nedeniyle, despotik, evrensel hukuk kurallarının dışında bir yapıyla şekillenmiştir. Çağdaş, evrensel hukuk normlarına, insan haklarına, AB prensip ve ilkelerine göre her iki tarafta demokrasinin kurumsallaşması, hukuk düzenin yerleşmesi, anayasal yurttaşlık varlığı kimliğinin her türlü milliyetçi önyargıdan  uzak, insani temelde şekillenmesi için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerekiyor.

   Kıbrıs sorunu aynı zamanda Ortadoğu’da Doğu Akdeniz’de yaşanan ve gittikçe felaket haline dönen etnik, dinsel, mezhepsel çatışmalar nedeniyle çözülmelidir.

   Kıbrıs Rumlar ve Kıbrıslı Türkler adanın etrafında ve içinde olan bütün doğal ve insani zenginlikleri ortaklaşa paylaşmaları için  sorun çözülmelidir. Aynı zamanda Avrupa’nın, bölgenin ve dünyanın Doğu Akdeniz’de barışa gitmesi için Kıbrıs sorunu çözülmelidir.

 

Mustafa Akıncı:

   Kıbrıs sorunu en başta bu topraklarda yaşayan insanlar için çözülmeli. Gelecek belirsizliğinden iki toplumun kurtarılması için de çözülmeli

   Gelişmeleri, insan buruk bir sevinçle iziliyor. İnsan faktöründen çok doğal gaz-petrol faktörü gündemde, bu da işin bir gerçeği. Dilerim ki, bu doğal kaynaklar öncelikle bu adanın toplumları için kullanılsın.

   Kıbrıs sorununun çözümü için 10 yıl önce Avrupa Birliği (AB) önemli bir dinamikti. Ne yazık ki bu dinamik doğru dürüst işlemedi. Daha doğrusu yanlış değerlendirildi. Gereken çözüm motivasyonunu, örneğin Rumlar için yaratmadı. Onlar, ‘nasıl olsa biz AB’nin içindeyiz, niye çözüme evet diyelim’ dediler. O zaman ‘AB’nin içinde Kıbrıs sorununu daha rahat çözeriz’ diye düşündüler ama aradan 10 yıl geçti. Şimdi görünen dış dinamik, doğal gaz, petrol, İsrail’in doğal gazı, bunların Türkiye üzerinden de taşınabilmesi halinde daha ekonomik olabileceği gibi gerçekler.

   Tabi Kıbrıs sorununun çözümünü yeniden gündeme getiren bu konuların dışında bir olay daha var; o da özellikle Güney Kıbrıs’ın AB’nin içinde olmasına rağmen yaşadığı çok ciddi ekonomik sıkıntılardır. Geçen 10 yıl içerisinde AB’ye girmiş olmanın bir çıkış yolu olmadığını Rumlar da görmüş ve anlamış olmalıdırlar diye umut ederim.

   Türkiye de Yunanistan ile ilişkilerini geliştirmek istiyor. Gün gele AB’nin içinde çok daha uzun vadesi olsa da yerini alabilmeyi umut ediyor. Bunlar da ek motivasyonlardır ama AB dinamiğinden çok öyle görünüyor ki Doğu Akdeniz’in doğal zenginlikleri bir dinamik yaratmış durumda.

   1963’den itibaren sayarsak Kıbrıs sorunu ortaya çıaklı 50 yıl geçti. Her sorun gibi Kıbrıs sorununun da bir gün bitmesi gerekiyor. Bunda geç bile kalındığı düşüncesindeyim. Dilerim  bu defa gerçekten her iki taraf için de yararlı bir çözüme ulaşılır.

   Bu noktada, altını çizmek istediğim en önemli husus şudur; bir ortak metin imzalandı. Bilinen bir sırdır, ‘biz hazırladık’ deniyor ama yani dış etkenler olamasaydı herhalde kolay kolay  bu ortak metinde uzlaşılmazdı diye görüyorum. Ama şunu söylemek ihtiyacındayım, dış etki ile bir ortak metin hazırlanmış olsa da vayahut sonuçlanmasında etkili olmuş olsa da unutulmamalıdır ki, bulunacak olan herhangi bir çözüm dış etkilerle yaşamaz, yaaştılamaz. Mutlaka Kıbrıs’ın insanları, Kıbrıs’ın her iki toplumu bulunacak olan çözüme inanmalı, içlerine sindirmeli, onun sürdürülebilir olması için mutlaka çaba harcamalıdırlar. Yani 1960’larda olmayan şimdi olmalıdır, eğer sürdürülebilir bir çözümden bahsediyorsak. Bu anlamda daha işin başında, yani daha bu günlerde, sadece liderliklerin değil, ya da sadece garantör ülkelerin değil, her iki toplum özellikle sivil toplumun, medyanın mutlaka ve mutlaka çok daha aktif biçimde olayın içinde olması lazım. Belli bir gizlilik elbette olacaktır, ama her zamankindan çok daha şeffaf bir sürecin yaşanması gereklidir.   

 

Alpay Durduran:

   Kıbrıs’ta çözüm gereklidir, çünkü bir sorun vardır. İki toplum arasında diye söylenen ama aslında Türkiye ve Yunanistan ve bütün bölgeyi ve dünyayı ilgilendiren sorundur. Kuzey Kıbrıs gayrimeşru durumda kalmıştır. Kuzey Kıbrıs diye bir şey zaten tarihte yoktu, sonradan yaratıldı. Bunların düzenlenmesi şart, yoksa bunun getirdiği bütün sıkıntıları Kıbrıs Türkleri çekmeye devam edeceklerdir.

   Kıbrıs sorununun çözülmesi, yeni bir yapının yaratılması gerekir. Ortak bildiride, iki tarafın liderleri dedikleri kişiler, onlar, statükonun kabul edilemez olduğunu söyleyerek başladılar konuşmaya. Demek ki bu statüko değiştirilemelidir, bu bir ihtiyaçtır. Bazıları, Rum tarafı niçin barış-anlaşma istesin demektedir. Halbuki onların da buna ihityacı vardır. Herkesin barışa ihtiyacı vardır. Bu statüko nedeniyle Kuzey’de bir yapı oluşmuştur bu yapı Türkiye’nin burayı kontrol etmesini getirmiştir. Sadece Türk Lirası’nın burada kullanılması Kuzey Kıbrıs’ta bir para politikası uygulama olanaklarını ortdan kaldırmıştır.

   Serbest pazar ekonomisine geçildiği zaman; ki yine Türkiye’nin isteği ile geçilmiştir, ekonomiyi denetleyecek tek  önemli unsur olan para politikası  elimizden alınmış bulunuyor. Kıbrıs’ın birleşmesi ile bu da ortdan kalakcak. Aynı zamanda Kuzey Kıbrıs ateşkes şartlarında yaşamaktadır ve hukukumuz da ona uygun şekildedir. Olaganüstü mahkemeler vardır, çok önemli bölümü de askeri yasak bölgedir, bunların da halledilmesi gerekmektedir.

   Bir de deniz ekonomik alanları eklenmiştir buna. Kıbrıs’ın münhasır ekenomik alanındaki petrol ve doğal gazdan yararlanabilmenin ön koşulu da yine Kıbrıs sorunun çözümü olmaya başlamıştır.

Türkiye bu ekonomik alanı Kıbrıs’la kendi isteğine göre paylaşmak istemektedir. Bu konu, Kıbrıs sorunu çözülmeden bir savaş nedeni bile olabilir. Bundan kaçınmak içinde anlaşma şarttır.

   Bu statükonun  oluşması sırasında bir çok insanın hakları ihlal edilmiştir. Bu hak ihlalinin giderilmesi için yurttaşlarının vijdanların kararına bağlı bir çözüm şartır.

 

Tahsin Ertuğruloğlu:

 

   Herkesin kafasındaki sorun da farklı, çözüm de farklı. Çözüm, Kıbrıs Türklerine yönelik 50 yıldır uygulanan haksızlığına sona ermesi demektir.

   Hangi soruna çözüm bulacağız. Kıbrıs sorunu deyince sanki herkesin üzerine mutabakat sağladığı bir Kıbrıs sorunu mu var? Öyle birşey yok. Rum’a göre farklı, bizde siyasi partilerin kendine göre farklı bir Kıbrıs sorunu var.

   Kıbrıs sorununu çözelim de hangi sorunu çözeceğiz, kimin sorununu çözeceğiz. Rum’a göre sorun olan bize göre çözüm. Bize göre çözüm olan Rum’a göre çözüm.

   Herkes, çözüm kolay olacak havasına kapıldı; çözüldü, çözülüyor, bitti, bitiyor. Neyi çözüyorlar, kime göre sorunu çözüyorlar, kimin sorununu çözüyorlar.

   Dogal kaynakların çözümü tetekilediği yorumları sadece spekülatifdir, bana göre kimse için politik tarafını  bilmiyor. Herkes kendine göre spekülasyon, yorum yapıyor, sanki her şeyi biliyorlarmış gibi. Laf ebeliğiyle milli dava yürütülmez. Ben Rumların, her iki tarafın da kabul göreceği bir anlaşama imzalaycağını öngörmüyorum. Çünkü  karşı tarafı iyi tanıyorum.

   Bu müzakerelerin başlamsını herkesten  fazla biz istedik. Çünkü, bir an önce artık Rumların aklını başına koymayacağı  ve iki tarafın da kabul edecebileceği bir anlaşmaya evet deme noktasına gelmeyeceklerini düşündüğüm için bir an önce, artık bu 50 yıldır başarısızlığı kanıtlanmış  müzakere sürecinin artık bir yere varamayacağının ortaya çıkması adına, müzakerelerin başlamasını arzuladım. Başılıyor olması da benim için iyi ama bu ‘anlaşmayı sağladık, sağlıyoruz, pürüz kalmadı, pürüz varsa bile petrol dağal gaz var onun için herkes boyun eğecek, kırmızı çizgilerinden vazgeçecek, devletinden vazgeçecek ve bir anlaşma sağlanacak’ gibi hayal ürünü senaryolara katılmıyorum. Bu sürecin sonunda da bir şeyler değişecek, ama bu iki taraf bir anlaşma imzalayacak ve artık mutlu bir evliliğe gireceğiz, yok öyle bir şey.

 

Mehmet Çakıcı:

   Gelecek belirsizliğinin ortadan kalkması için Kıbrıs sorunun çözümü gereklidir. İnsanlarımızın dünya ile entegrasyonu için, hem ülkemiz kalkınması için, hem ekonomik durumun iyileşmesi için, hem ambargoların kalkması için Kıbrıs sorununun çözümü bizim için çok önemlidir.

   Siyasi, sosyal, ekonomik sorunlarımızın dengelenebilecek bir yapıya kavuşması için de Kıbrıs sorununun çözümü önemlidir.

   Dün olduğu gibi bugün de Mehmet Çakıcı olarak Kıbrıs sorununun çözümünü destekliyorum ve bu kez bir sonuca varılmasını diliyorum.

   Kıbrıs sorunu daha uzun yıllar bu şekilde çözümsüz kalamaz.

Güncelleme Tarihi: 17 Şubat 2014, 01:17
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner582

banner608

banner628

banner473