2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, katıldığı bir televizyon programında çeşitli konuları değerlendirdi. Siyasi hayatı hakkındaki soruları yanıtlayan Talat, kendisinin siyasete amatör olarak başladığını, öğrenci gençlik örgütlerinde, CTP Girne İlçe Örgütü’nde, sonraları CTP MYK’da görevler üstlendikten sonra, milletvekili olmadan 1994 yılında CTP Genel Başkanı Özker Özgür’ün kendisini Eğitim Bakanı olarak atamasıyla profesyonel siyasete girdiğini anlattı.
Annan planı dönemi
Son yirmi yıldaki siyasi hayatını değerlendirirken, Annan Planı döneminde ortaya konan çalışmalardan, çatışmalardan ve uzlaşılardan söz eden Talat, bu dönemin Kıbrıs Türk tarihindeki önemini anlattı. Kendi görevi döneminde sadece Kıbrıs sorununa yoğunlaştığının hatırlatılması üzerine Talat, iç siyasete ve ekonominin sürdürülebilir olması gibi iç konulara yeterli mesai harcamadığının doğru olduğunu, ağırlıkla Kıbrıs sorununa zaman harcadığını ve Başbakanlığı döneminin dış dünya ile temaslar da dahil olmak üzere çok yoğun geçtiğini anlattı.Referandumdan hemen sonra izolasyonların kaldırılması, AB ile daha yakın ve doğrudan ilişkilerin kurulması, Rum tarafının çözüme cesaretlendirilmesi siyasetinin yürütüldüğünü ifade eden Talat, bu sayede ekonominin de büyüdüğünü ve refah seviyesinin tarihteki en hızlı artışının yaşandığını hatırlattı.
En büyük olumsuzluk
Bir soru üzerine Talat, Kıbrıs sorununun her zaman BM Güvenlik Konseyi’nin gündeminde olduğunu, 2004 yılına kadar da her zaman Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’nin suçlandığını, ancak Annan Planına “evet” dendikten sonra Kıbrıslı Türklerin dünya nezdindeki itibarının büyük ölçüde iade edildiğini anlattı. Talat, “Tüm olumlu gelişmelere rağmen uluslararası hukuk bağlamında değişiklik yaşanamadı ve halen en büyük olumsuzluk Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuk içinde olmamasıdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun seçilmesinden sonra Kıbrıslı Türklerin kazanımlarını hemen kaybetmediğini söyleyen Talat, bunun sebebinin, Eroğlu’nun “görüşmelere Talat’ın bıraktığı yerden devam edeceğim” demesi olduğunu savundu.
Hiçbir yakınlaşma olmadı
Bir başka soru üzerine eski Rum Lider Hristofyas ile bir buçuk yıl görüştüklerini, bir çözüme ulaşılmadığının doğru olduğunu, ancak 31 yakınlaşma kağıdı hazırlandığını belirten Talat, Eroğlu döneminde ise hiçbir yakınlaşmanın olmadığını öne sürdü ve bu gerçeğin dünyanın gözünden kaçmadığını belirtti. Şu anda kendisine gelen bilgilere göre son zamanlara kadar Kıbrıslı Türklere kısmen de olsa destek olan İngiliz ve Amerikalıların dahi Rum tarafının yanına geçtiğini savunan Talat, “Bu durum son derece vahim bir ortamı ifade ediyor. Rum tarafı da isterse çözüm olur demekle uluslararası desteği yanımızda tutamayız. Bizden beklenen aktif olmak ve çözümü zorlamaktır. 2004-2010 yıllarında olduğu gibi” dedi. Talat, başka bir değerlendirmesinde, Rum halkında ortaya çıkmaya başlayan çözüm iradesini güçlendirmek için buna katkı koymanın yollarının aranması gerektiğini kaydetti.
Bir başka soru üzerine Talat, Türkiye’de meydana gelen değişikliklere bağlı olarak Kıbrıs sorununda bir değişiklik beklemediğini kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2014, 09:18