Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs; Doğu Akdeniz’de belirlenen yeni petrol yataklarının kullanımı ve bu çerçevede ortak deniz mıntıkasının belirlenmesi konusunda uzlaşıya vardı.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah el Sisi veRum lideri Nikos Anastasiadis'in imzasıyla yayımlanan ‘Atina Deklerasyonu’ , Kıbrıs’taki doğal gazın değerlendirilmesi ve boru hatlarının Yunanistan üzerinden geçmesini öngörüyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı Kıbrıslı Türkleri ve garantör ülkelerden Türkiye ile İngiltere’yi dışlayan, hatta Türkiye’yi hedef alan 3’lü stratejik ortaklığa karşı Ankara, Londra ve Kuzey Lefkoşa’nın nasıl bir tepki vereği merak ediliyor.
İlk sözü Çipras aldı
Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) liderleri Doğu Akdeniz'deki enerji çalışmaları ve terör konusunda görüşmek üzere bir araya geldi.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah el Sisi ve GKRY lideri Nikos Anastasiadis'in katıldığı üçlü toplantının ardından "Atina Deklarasyonu" adı altında ortak bir açıklama yayımlandı.
Yunanistan Başbakanı Çipras, toplantı sonundaki ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, üçlü görüşmede Doğu Akdeniz bölgesinde yeni hidrokarbon yataklarının tespit edilmesiyle bölgenin enerji haritasında meydana gelen gelişmelerin ele alındığını belirtti.
Doğalgaz konusunda işbirliği
Toplantıda, Kıbrıs doğal gazının değerlendirilmesi ve enerji boru hatlarının Yunanistan üzerinden geçmesiyle ilgili meselelerin de görüşüldüğünü belirten Çipras, "Ayrıca, üç ülkenin deniz mıntıkalarının uluslararası hukuk çerçevesinde, mümkün olan yerlerde belirlenmesinin hızlandırılmasını konuştuk. Bu işbirliği, üçüncü ülkelere karşı ya da başka ülkelerin dışlanması mantığı ile yapılmadı" dedi.
Çipras, toplantıda üç ülke arasında her alanda işbirliğinin hızlandırılması konusunda anlaşmaya varıldığını ve bundan sonraki toplantının Kahire'de yapılmasının kararlaştırıldığını belirterek, bu kapsamda dışişleri bakanlıklarınca koordine edilecek daimi bir işbirliği mekanizması oluşturulması konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.
Es Sisi, Atina'daki toplantının, üç ülkenin ortak işbirliğine sarsılmaz bağlılığının bir ifadesi olduğunu belirterek, toplantıda alınan kararlar için minnet duyduğunu ifade etti.
1967 sınırlarına dayalı Filistin devleti
Toplantıda, Filistin sorununa yönelik olarak da 4 Haziran 1967 kararları temelinde bağımsız bir devlet oluşturularak adil bir çözüm bulunmasının ihtiyaç olduğu konusunda görüş birliğine varıldığını belirten Sisi, Kıbrıs’ta, BM kararları temelinde Ada'nın birleşmesi kapsamındaki çözüm çabalarını desteklediğini kaydetti.
Anastasiadis ise, Atina'daki toplantının başarılı bir toplantı olduğunu ifade ederek, toplantı sonunda imzalanan deklarasyonun uluslararası hukuku, güvenliği ve barışı vurguladığını belirtti.
Akdeniz'de tespit edilen hidrokarbon yataklarının bölgede geniş çapta bir işbirliği için olumlu yönde rol oynayabileceğini ifade eden Anastasiadis, "Enerji kaynakları her kesin ihtiyacını karşılayabilir" dedi.
Öte yandan, üçlü toplantı sonunda imzalanan deklarasyonda, Yunanistan, Mısır ve GKRY’nin, Deniz Hukuku Sözleşmesi temelinde deniz bölgelerinin belirlenmesiyle ilgili aralarındaki müzakereleri hızlandırmayı kararlaştırdığı belirtildi.
Zohr bölgesindeki doğalgaz yatakları
Doğu Akdeniz'de, Mısır'ın MEB'inde yer aldığı belirtilen Zohr bölgesindeki doğal gaz yatakları dahil olmak üzere, tespit edilen yeni enerji kaynaklarının bölgenin barış ve istikrarı için katalizör rol oynayabileceği ifade edilen deklarasyonda, şöyle denildi: "Bölgedeki ülkelerin sabit uluslararası hukuk ilkeleri temelinde katılımlarıyla bu amaca daha iyi hizmet edilebilir. Üç ülkenin de altında imzası bulunan BM’nin Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin evrensel özelliği tanınarak, üç ülke arasında deniz bölgelerinin belirlenmesiyle ilgili sürüncemede bulunan müzakereleri hızlandırmayı kararlaştırdık"
Terör konusuna da atıfta bulunulan bildiride, uluslararası terörün dünya barışı ve güvenliği için görülmemiş bir tehdit oluşturduğu ifade edilerek, üç ülkenin uluslararası toplumun terörle mücadelede hedefli ve toplu faaliyetlerine olan desteği vurgulandı.
Deklarasyonda, "Tüm terör olaylarını kınıyoruz ve bütün ülkelere bu tehdit ile fiilen ve sonuç verici şekilde mücadele etmeleri ve başlıca destekçilerinin ortaya çıkması için, güvenlikle ilgili meselelerdeki işbirliğini hızlandırmaları çağrısında bulunuyoruz. Bu kapsamda, uluslararası ittifakın, Daeş ve uluslararası hukukun öngörülerine göre diğer terör örgütlerine karşı olan toplu çabalarını desteklediğimizi onaylıyoruz. Yabancı savaşçı akınının durdurulması ve İslam Devleti'nin Daeş propagandası ile terör örgütlerine ekonomik ve askeri yardımların engellenmesine yönelik çabaların güçlendirilmesinin ihtiyaç olduğunu vurguluyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Filistin meselesine değinilen bildiride, üç ülkenin Filistin'de, "Başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 devletinin sınırlarının devamı olan bağımsız ve egemen bir devlet şeklindeki çözümü desteklediği" belirtildi.
Doğu Kudüs'te tarihi statüleri olan tüm mukaddes yerlere saygılı olunması gerektiğine vurgu yapılan bildiride, sığınmacı kriziyle ilgili olarak da, artan mülteci akınlarına karşı, bunun nedenlerine odaklanacak ve Suriye'deki çatışmaları durduracak toplu bir çözüme ihtiyaç bulunduğu kaydedildi.
Bildiride, "Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz ve Viyana sürecine katılanların imzaladığımız anlaşmanın ruhuna aykırı hareketlerden kaçınmaları gerektiğine inanıyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Üçlü toplantıda ayrıca, Libya, Irak, Lübnan ve Yemen'deki gelişmelerin de ele alındığı belirtilen deklarasyonda, bu ülkelerdeki yasal liderlerin ülkelerinde istikrarın sağlanması ve terörle mücadele konusundaki çabalarının desteklendiği kaydedildi.
Güncelleme Tarihi: 10 Aralık 2015, 10:20