Çok büyük beklentiler ile gidilen Cenevre`de siyasi anlamda sonuç tam anlamı ile duvara tosladı.
Hatırlıyorum biz hep Rumlardan bir adım önde olacağız deniliyordu hep. Öyle de olmuştu, Güneyli Komşular öyle bir çaresizliğe doğru sıkıştırtmıştı ki; BM Genel Sekreteri Guterres bile Kıbrıs Türkü`nün haklılığını belgelerine koyarak ifade ediyordu. Bir yandan anlaşma istemeyen Rumlar, hatta Crans Montana`da masadan koşa koşa kaçan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti üzerine tek taraflı yatanlar, bir yandan da uluslararası platformda siyasi ve ekonomik anlamda tecrit edilen, yalnızlaştırılan ama gittikçe haklılıkları anlaşılmaya başlanan Kıbrıslı Türkler. 2017’deki masadan kaçış ve Federasyon tezi Anavatan Türkiye ve KKTC olarak artık rafa kaldırılmış ve iki ayrı devlet olarak Cenevre`ye gidileceğini belirttiler. Tarafımızca hazırlanan altı madde resmi olmayan görüşmeler nezdinde BM `ye verildi. Veridi verilmesine de iki ayrı devlet oturmak şartı ile bundan böyle görüşmelere devam edileceği ve BM beş daimi ülkesi tarafından bunun kabul edilmesi şartına bağlanan diğer maddeler ise tabiri caiz ise “havada kaldı”. Tarafların anlaşma yönünde adım atılamaması ve ortak zemin oluşmamasından dolayı ikinci günün sonunda herkes kendi evinin yolunu tuttu. Böylece Annan Planı’ndan sonra hep anlaşma isteyen taraf olarak adım atan ama cezalandırılan, bunun karşılığını göremeyen Türk tarafları, Rumların lobileri karşısında yine Sarayönü`ne doğru yola koyuldu. Doğu Akdeniz konjonktürü, bulunan hidrokarbon yatakları, vs. karşısında değişen bu uluslararası hamle doğru mu, yanlış mı oldu bunu zaman gösterecek. Fikrimi sorar sanız? Ben bu federasyondan kaçan taraf olma fikrine olumlu bakmıyorum. Neden mi? Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türkü KKTC gerçeğini otuz sekiz yıldır dünyaya anlatamıyor da ondan. Yine anlatamayız, anlamayacaklar, anlamak istemeyecekler. Olan ise Kıbrıslı Türklere olacak. Üç garantör devletten biri olan İngiltere Kıbrıs Türkü üzerindeki ambargoyu kaldırır ve direk uçuşları başlatır ise işte o zaman yepyeni bir dünya kurulur. Ancak öyle anlayacağınız.
Pandemi koşulları acımasızca Adanın Kuzeyini etkilemekte ve bizler büyük bir ekonomik ve siyasi çıkmaza doğru gidiyoruz. Biraz Dünya ve özellikle seyahat endüstrisini masaya yatırmak istedim. Yaptığım araştırmalar ışığında ise geçen yıl Haziran ayında turizm açılır diyenlere inat ben sezon kaybedilir demiştim, haklılığım meydana çıktı. Şimdilerde ise pandeminin beklenenden daha derin yaralar açacağı inancı ile yaptığım saptamaları belirtmek istiyorum. Pandemi ile birlikte içine girilen süreç tüm sektörler üzerinde olumsuz olduğundan seyahat endüstrisini temelden değiştirecek bir ortama girildi.
2021 yılında potansiyel turistlerden elde edilecek gelir, aşı pasaportu, kısıtlamaların rahatlaması, yasaklanan yurt dışı seyahatlerin ne zaman, nasıl açılacağı gibi seyahat endüstrisinin görünen haklı olarak ivedi çözüm bekleyen güncel sorunları. Hadi gelin adım adım gidelim.
Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan pandemi önlemleri kapsamında 29 Nisan 2021 perşembe akşamı 19.00’dan başlayıp, bayram sonrası 17 Mayıs Pazartesi günü saat 5.00'e kadar sürecek şekilde tam kapanmaya geçileceğini ilan etti. Bunu ilan ederken de; aslında bizim adamıza tamamı ile zaman kaybı olan bileklikli, kapalı devre turizm olayını da dolaylı olarak taca atmış oldu. Bakmayın siz Charter uçuşlar bundan etkilenmeyecek denildiğine. Seyahat etmek psikolojik bir tüketici davranışıdır. Güneyli tesislere araba ile ve uçak ile yapılan seyahatler Kuzey Kıbrıs`a planlanan seyahatlerin bu sürede yerini almıştır. Bu dönemi evinde kapalı olarak geçirmek istemeyen iç turizme yöneltilmiş durumda Kuzey Kıbrıs `a değil maalesef.
Uluslararası havacılık sektöründe durumlar nasıl?
Okuduğum kadarı ile Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) dünyadaki yaşanan son Covid-19 varyantlarının etkileri ve son gelişmeler üzerine 2021 yılı beklentilerini revize etti.
IATA’nın ortaya koyduğu yeni (passanger) 2021’de yolcu sayısının 2.4 milyar kişi olarak gerçekleşebileceğini açıkladı. Özellikle havacılık sektörünün de 2021'de 47,7 milyar dolar olarak gerçekleşmesinin beklendiği belirtiliyor.
2021’in revize edilen beklentiler ile ilgili somut açıklamalarda bulunan IATA Genel Direktörü Willie Walsh, “Bu kriz, herkesin beklediğinden daha uzun ve daha derin. Hükümetlerin getirdiği seyahat kısıtlamaları, uluslararası seyahat için temelde yatan güçlü talebi azaltmaya devam ediyor” dedi.
Walsh, 2021'de uçakla seyahat etmesi beklenen tahmini 2,4 milyar insana rağmen havayollarının 2020'de gereksindiği 149 milyar dolara ek olarak 81 milyar dolar nakit paraya daha gereksinimi olduğunu belirtiyor.
2019 yılın passanger yani yolcu sayısı 4,5 milyara yakın olarak gerçekleşmişti. Aradaki fark nerede ise 2 milyar yolcudan daha fazla.
Dev hava yolları bir bir tükeniyor
Almanya’nın ulusal bayrak taşıyıcı firması olan Lufthansa, geçmiş yazılarımızda belirtmiştim devlet ve AB tarafından dokuz milyar Avro destek görmesine rağmen içine girdiği krizi aşamadı.
Lufthansa yılın ilk çeyreğinde bir milyar Avro zarar açıkladı.
Luhthansa’nın Mart 2020'de uluslararası hava trafiğinin neredeyse çökmesinin ardından bir önceki yılın aynı çeyreğine göre 2,12 milyar Avro kayıp ile karşı karşıya geldiği kayıtlara geçmiş durumda.
Büyük bir ihtimalle Yıllık Genel Kurul Toplantısında 5,5 milyar Avro’luk yeni öz sermaye (likidite) sağlanması isteneceği belirtiliyor. Şahsi kanaatim bu paranın verilmeyeceği ve Lufthansa`nın da büyük ihtimalle konkordato ilan edeceği yönünde. 2019 `da 4 milyar 536 milyon TL kar elde eden THY, 2020 sonunda 5 milyar 588 milyon TL net zarar açıkladı. Aynı şekilde Pegasus Hava Yolları ise KAP (Kamu Aydınlatma Platformu`na) 3 milyar 200 milyon TL net zarar açıkladı.
Türkiye turizm pazarı ne durumda?
Rusya’nın bayrak taşıyıcı firması Aeroflot’un yan kuruluşu Pobeda'nın Antalya uçuşlarını bir Hazirana kadar iptal etmişti. Daha sonra yeni iptaller geldi ve S7 havayolunun Türkiye'ye tüm uçuşların Ağustos ayına kadar iptal etme kararı tüm Türkiye turizm sektörünü bir anda darmadağın etti. Eğer süre gerçekten Ağustos ayına kadar uzatılır ise, büyük bir çöküntü yaşanacak.
Bir başka örnek verecek olursak; Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, tur operatörlerine 1 Haziran'dan sonraki dönem için Türkiye ve Tanzanya'ya tur satışı yapmamaları çağrısında bulundu.
Golikava: “Durum karmaşık, özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nde basit değil. Sokağa çıkma yasağıyla ilgili olarak hareketi kısıtlama konusunda dâhili kararlar ürettiler.
Yetkililer karar verene kadar, Türkiye ve Tanzanya'daki epidemiyolojik durumu değerlendiren nihai bir karar verilinceye kadar, bugünkü turların yetkililer karar verene kadar tur operatörlerimize durdurmaları yönünde çağrı yapıyorum” dedi.
Belki çok karamsar bir tablo çizdim ama ülkemiz için süratle aşılanma sürecini tamamlayıp tüm dünyaya adeta destinasyon olarak “Covid FREE Zone” sloganı ile pazarlamaya başlanması her şeyden önemli bir hale geldi.
Turizm Hayattır.