Hitit Üniversitesi ve Çorum Belediyesi'nce Devlet Tiyatro Salonu'nda düzenlenen "Kıbrıs Sorunu" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC'nin, çok önemli bir stratejik noktada bulunduğunu ve Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıs Türk halkının, kendi kendini yönetmesinin bir mekanizması olarak ortaya çıktığını söyledi. Talat kendisine yöneltilen, "Gelecek yıl yapılacak KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacak mısınız" sorusuna da, "Bu benim verebileceğim bir karar değil. Ben bağımsız aday çıkacak değilim, bağımsız bir kişi değilim. Sonuçta bir siyasi liderim. Beni desteklemesi muhtemel güçlerle birlikte ancak bunun kararını verebilirim. Olabilirim de olmayabilirim de. Bunun için henüz erkendir diye düşünüyorum" diye yanıt verdi.
KKTC’de bir devlet var
KKTC'de halen çalışmalarını yürüten ve bütün fonksiyonlarını yerine getiren bir devlet olduğunu belirten Talat, ancak devletin, uluslararası aktör olamayan bir yapıda bulunduğunu vurguladı.
KKTC'nin uluslararası hukukun dışında tutulduğu için bazı imkanları elde edemediğini ancak buna rağmen bir miktar iyileştirmeler olduğunu ifade eden Talat, şunları kaydetti:
"Ekonomik durum daha iyi duruma geldi, ulusal gelir bir miktar arttı, dünyadaki kabul edilebilirliği arttı ama nihai sonuca ulaşamadı. İşte bu süreç, bizim izolasyonlardan kurtulma sürecimizdi, o kavgayı verdik, nispeten başardık ama tam anlamıyla istediğimiz noktaya ulaşamadık. İlerlemeler oldu. Artık FİFA harekete geçti. Kıbrıslı Türklerin çözüme 'evet' dediğini, Kıbrıslı Rumların 'hayır' demesi nedeniyle futbolda izolasyon altında olduğunu o nedenle buna bir çözüm bulunması gerektiğini, iki tarafın futbol federasyonlarını davet ederek konuştu ve buna bir çözüm bulunmasını istedi. Kıbrıslı Türklerin 'evet' demesi nedeniyle Amerikalılar, İngilizler artık Kıbrıslı Türk Başbakanı, KKTC'nin eğitim bakanını, dışişleri bakanını makamında ziyaret ederek görüşmeye başladılar ve daha bunun gibi bir kısım iyileştirmelerle karşılaştık. Mali Eylem Görev Gücü kuruluşu, Kıbrıs Türk bankalarını 'muhtemel kara para aklayıcıları' listesinden çıkardı. Daha önce o listedeydi. Bunun gibi bir kısım iyileştirmeler yaşadık ama bunlar tabii ki nihai sonuç değildi."
"Çözüm hayati derecede önemlidir"
Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Birliği'ne girmesi nedeniyle duran müzakere sürecinin şu anda yeniden başladığını dile getiren Talat, şöyle devam etti:"Kıbrıs Rum tarafının biraz da Kıbrıs Türk tarafının hangi noktadan başlayacağımızla ilgili belirsiz düşünceleri var. Bunlar yavaş yavaş yerli yerine oturacak ve bu süreç de bir noktaya doğru ilerleyecek, evrilecek. Bunu hep birlikte göreceğiz. Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıslı Türkler için, hayati derecede önemlidir çünkü Kıbrıslı Türkler uluslararası alanda tecrit edilmeye devam edildikleri takdirde çok ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Kıbrıs Türk toplumunun geleceği belirsizdir. İnsanlar yatırım yapmaktan, ekonomik alanda çaba ortaya koymaktan uzak durmaktadırlar, imtina etmektedirler." Talat, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtladı.
"Sorununun görüşülmedik hiçbir şeyi yoktur"
Talat, "Cumhurbaşkanlığı kampanyası süresince 'Kıbrıs sorununu 3 ayda çözeceğim' demiştiniz. Neden çözemediniz" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı kampanyası süresince hiçbir zaman 'Kıbrıs sorununu 3 ayda çözeceğim' diye bir şey söylemedim. Kıbrıs sorununun görüşülmedik hiçbir şeyi yoktur. Eğer iki lider ve ekipleri, oturup bir araya gelirse örneğin başka bir ülkede ya da büyük bir tatil sitesinin içerisine yerleşirse 3 ayda çözer. Ben de çözerim. Ama iki taraf da bunu hedefleyecek. Ancak öyle olur. İşte işin püf noktası burada."
" 31 tane yakınlaşma kağıdı..."
"Kendisine 'yoldaş' olarak hitap ettiğiniz Dimitris Hristofyas ile 2 yıl müzakere süreci yönettiniz ancak sorunu çözemediniz. Bu kadar yakın ilişkileriniz olmasına rağmen bunun ana temelleri, gerekçeleri neydi" sorusu üzerine Talat, şöyle konuştu:
"Çünkü Hristofyas'ın kendi iç sorunları vardı. Ortağı çözüm istemiyordu. Korka korka hareket ediyordu. Ortağını yanında tutmak istiyordu. Yavaş yavaş, ona hazmettire hazmettire adım atmayı öngörüyordu. Korkunun ecele faydası olacağını zannediyordu. Uzun uzun çok konuştuk bunları. Baş başa görüşmeler yaptık. Kendisine, 'eğer böyle giderse ve 1,5 yılın sonunda çözüm ufukta görülmezse benim seçimi kaybedeceğimi arkasından da kendisinin seçimi kaybedeceğini' çok söyledim. Ama onun da iç sorunları vardı. Sebep budur, zaman yetmedi ancak biz 31 tane yakınlaşma kağıdı hazırladık. Bu, Kıbrıs müzakere tarihinde ilktir. Bundan önce hiçbir zaman müzakerelerde iki taraf konuşup, 'şu konularda anlaştık' diye bir evrak hazırlamadı. En çok yaptıkları bir paragraf, yarım sayfa... Biz 31 tane yakınlaşma kağıdı hazırladık ki bu 150-200 sayfadan oluşuyordu. Ama yetmedi, zamana ihtiyacımız var. Benim gibi onun da dört elle sarılmaya ihtiyacı vardı. Sebep budur."
Güncelleme Tarihi: 24 Nisan 2014, 01:03