Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Avrupa Birliği’nin (AB) yıllar önce yaptığı gibi, şimdi de tarihi hata yaptığını ve Kıbrıs sorununun çözümünde katalizör etkisi olabilecek enerji konusunun, yeni bir çatışma ve gerginlik alanına dönüştürüldüğüne işaret ederek, “Bu konuda Rumların tek yanlı girişimleri yanında buna destek çıkan uluslararası aktörler de gerilimi artırıyor. Aynı yanlış devam ettirilerek tarihi bir fırsatı daha göz göre göre heba ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, Mustafa Akıncı Hürriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtladı. Son dönem dünya siyasetine bakıldığında oyun sahalarının biraz daha doğuya kaydığına işaret eden Özbey’in “Krizli ülkelerin neredeyse hepsinin Doğu Akdeniz’e sınırı olması rastlantı mı?” sorusuna cevaben Akıncı, bunun yeni bir durum olmadığına işaret etti.
“Akdeniz coğrafyası tarih boyunca hep çalkantılı bir bölge oldu” diyen Akıncı şöyle devam etti:
“Doğu Akdeniz 3 kıtayı birbirine bağlayan bir alandır. Burası tarih boyunca önemli bir ticaret yolu olması nedeniyle güç savaşlarına sahne olmuş bir bölgedir. Bu coğrafya Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı bloklarının, ideolojik temelli kamplaşmasının da sınır hattını oluşturdu. Doğu Akdeniz bugün de tarih boyunca sahip olduğu önemini koruyor. Orta Doğu zaten var olan zengin petrol yatakları nedeniyle de önemliydi. Yakın dönemde Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının mevcudiyetine ilişkin yapılan tespitler bu coğrafyanın önemini daha da artırmıştır. Bu durum güncel gerilimlerin de zeminini oluşturmuş bulunuyor”
Amerikan Jeopolotik Araştırma Kurumu’nun yıllar önce açıkladığı Doğu Akdeniz havzasının 3,5-4 trilyon metreküp doğalgaz rezervine sahip olduğuna tahminine değinen Özbey’in, “Meselenin önemini ortada ama bir de sizden dinleyebilir miyiz?” sorusunu yönelttiği Akıncı şunları belirtti:
“Bu ve buna benzer tahminler farklı kurumlar tarafından yapılmaktadır. Bugün dünyamızın iklim değişikliği nedeniyle ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına bağlı olarak yenilenebilir enerji türlerine ilginin artmasına karşın fosil yaktılar, petrol ve doğal gaz henüz önemini kaybetmedi.
Elbette yenilenebilir enerji politikalarını destekliyoruz. Doğu Akdeniz güneş enerjisi deposu. Dünyada yenilenebilir enerjinin önemi giderek daha çok anlaşılmakla birlikte, fosil yakıtlar henüz ekonomik değerini ve önemini yitirmiş değildir. Doğal gazı da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla enerji kaynaklarını sahiplenme mücadelesi de bitmiş değildir. Bundan dolayıdır ki Doğu Akdeniz’de ExxonMobil, Total, Eni gibi şirketler ve ülkeleri devrededir.
Bölgede yeni bir enerji denklemi kuruluyor. Kıbrıs Rum Yönetimi de bölge ülkeleriyle ittifaklar oluşturup Kıbrıslı Türklerle Türkiye’yi devre dışında bırakarak, denklemi tek başına kurmaya gayret ediyor. Oysa Kıbrıslı Türklerle Türkiye’yi devre dışında bırakmaya çalışmak tarihi ve coğrafi gerçekliğe aykırı bir çabadır.”
Türkiye yalnız mı bırakılıyor…
Özbey’in yeni enerji denkleminde Türkiye’nin yalnız bırakılıp bırakılmadığını sorması üzerine ise Akıncı, Türkiye’nin bazı bölge ülkeleriyle yaşadığı bazı sorunlar olduğuna işaret etti.
“Rum tarafı fırsatçılık yaparak Türkiye’den boşalan alanları kendi çıkarları doğrultusunda doldurmak amacıyla Yunanistan ile birlikte bölgede üçlü ittifaklar oluşturmaya yönelmiştir” diyen Akıncı şöyle devam etti:
“Rum tarafı Sisi yönetimindeki Mısır, Netenyahu yönetimindeki İsrail ve Ürdün ile ayrı ayrı üçlü ittifaklar kurdu. ABD’nin de son dönemde bu ittifaklara dahil olduğunu görüyoruz.
Ancak bölgedeki denklem Kıbrıslı Türkler ve Türkiye olmadan hep eksik kalacaktır. Bu adil bir durum olmayacaktır. Üstelik bu durumda bölgenin istikrara kavuşması da mümkün olmayacaktır. Eğer bir boru hattı alternatifi gündeme gelecekse, bunun en kestirme, en ucuz ve en pratik güzergahı Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaşacak olan bir hattır…”