Geçtiğimiz Cumartesi günü Diyalog’ta yer alan ‘İnönü’de tel gerginliği’ başlıklı habere, Nidai Mesutoğlu’ndan açıklama geldi. Mesutoğlu, haberde sadece bir tarafın görüşlerinin yansıtılmasına tepki göstererek şöyle dedi:
“Söz konusu tarla babam merhum Şeref Mesutoğlu'na aittir. Bu tarla 2008 yılına kadar muhabirinize şikayetçi olanlar tarafından yıllarca kullanılmıştır. İnşaatlar için tüm malzemeler bu tarlaya indirilmiş, inşaat makineleri yıllarca bu tarla içinde kalmıştır. Bu bizim iyi komşuluk ilişkilerimiz içinde devam etmiştir. 2008 yılında kardeşim Ayhan Mesutoğlu ile ben bir karar verdik. Bu tarlayı sebze yetiştirmek için tellemek istedik. İzin alarak kuyu da kazdırdık. Sıra tellemeye gelince daha önce bu tarlayı kullanan komşularımız hak iddia etmeye başladılar. ( Bu koşularımız ile sınırımız yoktur) Her girişimimizde polisi arayarak izinsiz telleme yapıyoruz diye polis çağırdılar. Bir orta yol bulmak için onlarla görüştük. Mevcut yola hiçbir şekilde müdahale yapmayacağımızı söyledik. Bu iyi niyetimiz karşılık bulmadı. Mimmari proje çıkardık. Vize aldık. Mağusa Kaymakamlığından izin aldık. Mevcut sınırlarınıza telleme hakkı elde ettik. Yine itiraz ettiler. Biz de daha fazla uğraşmamak için iyi niyet göstergesi olarak yola hiç dokunmadan , kimseye engel olmayacak şekilde tellemeyi ve duvarı yaptık . Fasıl 96'ya göre köylerde sınırınıza duvar çekebilir ve telleme yapabilirsiniz. Bu yasadan doğan hakkımızı kullanırken itirazlar yine başladı. Kaldırım payı bırakmamız istendi. Bunu da sineye çekerek duvarmızı geriye çektik. Tüm bunları köyde yaşayan yaşlı ve hasta annemizin daha fazla taciz edilmemesini ve üzülmemesini düşünerek yaptık. Bu iyi niyetimiz Dörtyol Polisi, Mağusa Kaymakamlık görevlilerinin bilgisinde oldu.
Ne yazık ki komşularımız elinden oyuncağı alınan çocuklar gibi davranmaya başladılar. Artık tellenmiş tarlayı istedikleri gibi kullanamıyorlardı. Bunun öfkesiyle tarlaya bira şişeleri, çöp çantaları, kola kutuları atılıyor bazan da duvarımızın inşaat demirlerine geçiriliyordu. Annem ve kardeşim bunların kimler tarafından yapıldığını görmüşler ama polise ıspatlamayacaklarını düşünerek bildirmemişler. Bu durum karşısında İnönü Belediyesi Başkanı SayınAli Öncü'ye 30/12/2010 tarihli bir dilekçe yazılmış ve gerekenin yapılması talep edilmiştir. Bu dilekçeye yazılı olarak bir cevap verilmediği gibi hiçbir girişimde de bulunulmamıştır.
2014 yılı mayıs ayında babamızın vefatı sonrası resmi ölçüm yapılmış ve sınırlarımız belirlenmiştir. Yine komşularımızın şikayeti nedeniyle Mağusa Kaymakamlığı da ölçüm yaptırarak yolun sınırlarını tespit etmiştir. Bu arada şunu da belirtmemde yarar var. Ölçümler uydu aracılığı ile yapıldığında da klasik metotlarla yapıldığında da aynı çıkmıştır. Bu durumu İlgili daireden doğrulatabilirsiniz. Ne ilginçtir ki yapılan ölçümler sonucunda şikayetçi olan komşularımızın yola tecavüz ettikleri de görülmüştür.
Bizim aile terbiyemiz ve aldığımız eğitim yasa ve kurallara uymamızı gerektirir. Bu nedenle yaptığımız her şey yasalara uygundur. Devletin kamulaştırma hakkına da saygı duyuyoruz. Ancak devletten beklentimiz öncelikle kendi yoluna sahip çıkmasıdır. (Fasıl 83) Sonra kamulaştırma için proje hazırlasın. Bu projenin gereği olarak kamulaştırma yapacaksa he iki taraftan adaletli olarak yapsın. Unutulmamalıdır ki kamulaştırma kamu yararı görüldüğü durumlarda yapılır. Kişi yararı amacıyla kamulaştırma yapılamaz. Tek taraflı yapılacak kamulaştırmaya tüm gücümüzle ve karşı çıkacağımızı bilmenizi isterim.
Kimse bize "hoşgörü " ve "iyi niyet " dersi vermeye kalkmasın. Biz bu kadar yıl yapılanlara karşı sabırla dayanmışsak iyi niyetimizden ve hoşgörümüzdendir. Haber olmak için "köpek ısırmak" niyetinde değiliz. Ancak kimseye de "Köpeksiz köy bulup değneksiz gezmelerini" tavsiye etmeyiz.”
Güncelleme Tarihi: 10 Kasım 2014, 09:49