Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’de Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen “Uluslararası Dinamikler Işığında Kıbrıs Müzakereleri ve Geleceği” konulu programda yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununda kendisinden önceki liderlerden itibaren sağlanan uzlaşmaların üstüne binayı tamamlama hedefiyle yola çıktığını, bu kapsamda BM'nin temsilcisiyle 15 Mayıs'ta ilk müzakerenin başladığını söyledi.
Akıncı, Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen “Uluslararası Dinamikler Işığında Kıbrıs Müzakereleri ve Geleceği” konulu programda yaptığı konuşmanın ardından, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Basında yer alan Türk tarafının dörtte bir oranında nüfusu kabul ettiği ve bunun gerçek olup olmadığı yönündeki soru üzerine Akıncı, “Kıbrıs Rumlarıyla Türklerinin nüfusunu nasıl sabitleyebilirim ki? Yani herkesin yatak odasına bekçi mi dikeceğim. Böyle bir şey olabilir mi? Ama böyle bir haber çıktı ne yazık ki ve buna da inanan insanlar oldu. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar kendi doğal akışları içerisinde nüfusları neyse o” dedi.
Bu süreçte kabul ettirdikleri çok önemli bir şeyin olduğunu anlatan Akıncı, şu anda kim KKTC vatandaşıysa hepsinin “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” vatandaşı olduğunu dile getirdi.
Mülkiyette ilerleme var…
Mustafa Akıncı, mülkiyet üzerinde de ilerlemelerin olduğunu, toprak ve garanti, güvenlik konularının en sona bırakıldığını anlatarak, aleni bir müzakere yürütülemeyeceğini aktardı.
Uzlaşmanın iki tarafın da yararına olacağını ifade eden Akıncı, “Uzlaşma olacaksa hem alma hem verme olacak. Bunun başka yolunu bulmadı insanlık” dedi.
Akıncı, sürecin sonunda finansman faktörünün önemli olacağını vurguladı.
“Cansız çocuk bedenleri sahile vuruyor”
Bunda ortak yarar olacağını anlatan Akıncı, "Bir elektrik kablosuyla Türkiye ile Kıbrıs'ı bağlayabiliriz. Bütün Kıbrıs Türkiye üzerinden AB'ye de belki Ortadoğu'ya da bağlanabilir. Bir düşünün Kıbrıs'ı... Doğalgaz ve su borularının, elektrik kablolarının ortasında ağlarla çevrelenmiş bir ada. Ortak yarar, kazan-kazan durumu ve karşılıklı bağımlılık, ekonomik çıkar dengeleri üzerine yeni bir anlayış. Bu olabilir mi? Olabilir. Bu örneğe de ihtiyacımız var" değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs'ta bir çözümün Türkiye ile AB yolcuğunun devamına katkı yapacağını kaydeden Akıncı, son olarak yaşanan Türk-Rus gerginliğin de AB yolculuğunun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Garantörlük konusu…
Garantörlük konusuna da değinen Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evet artı garantörler de olmalı. Çünkü güvenlik ve garanti anlaşmaları, iki toplumun yaptığı anlaşmalarla ilgili. 3 garantörün elbette bizimle ilgilendiği, kendi adamızdan bahsediyoruz. Bizim de fikrimiz olmalı ama 3 tane garantörün uluslararası bir anlaşmasıdır o. Sadece Yunanistan'ın 'Ben bundan çekildim' demesiyle bitebilecek bir olgu değil. Her üçünün de iki toplumla da anlayarak bir ortak noktada buluşmasını gerektirecek. Ancak ben toprak anlamında da bu tür bir toplantı istiyorum. Garantörler olsun demeden. Eğer biz haritaları başlarsak konuşmaya şimdiki formatla konuştuk, evimize gittik, ertesi gün manşetlerdedir. En son raddede konuşulacak olan konudur harita, toprak, köy adı, şu, bu neyse. Yapacağımız ve en son her şeyi bitireceğiz öyle çıkacağız odadan. Başka çaresi yok bunun.”
“40 yıldır burada yaşayan insanlar”
Akıncı, “Gelecek açısından da olaya baktığımızda benim bu söylemimin aslında Türkiye için de en doğru yol olduğu noktasıdır. KKTC'de kendi kendine yeten, kendi kendini yönetmesini beceren, kendi kurumlarının sahibi, demokratik şekilde bu işleyişini yürüten bir yapı görmesi, Türkiye açısından da daha sevindirici olur diye düşünmekteyim. Ben bu üslup içerisinde, aynı çerçevede hareket etmeye devam ediyorum. Bunun çok da doğru bir yol olduğu kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 11 Aralık 2015, 09:54
uzun süredir konuştuğu en doğru kelime. ne olacak yani 25 yıl sonra fazlalık varsa denizemi atacaklar.