Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik yanıltıcı anketler yapıldığın kaydederek, seçimlerin “spor toto” gibi bir bahis oyunu olmadığına dikkat çekti.

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, katıldığı bir televizyon programında Kıbrıs sorunu ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda açıklamalarda bulundu.

Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili vatandaşlara çağrı yaparak, şunları söyledi:

 “Siz kimi desteklerseniz güçlü olan, kazanacak olan odur. Acaba kim kazanır diye tahminde bulunup ona göre oy verilmez. Bazı rakamlar açıklayarak halkı yanıltmaya çalışanlar olduğu aşikar ancak dünya değişiyor, artık herkes herşeyin farkındadır. Sandığa girdiğimizde elimizde olan oy hakkı bir tahminde bulunmak için değil, kazanacak olanı belirlemek içindir. Seçmen, seçimi belirleyendir, tahminde bulunan değildir. Kimin kazanacağını tahmin etmeye çalışmak gereksiz ve boşa bir yönlendirmedir. Kimin kazanmasını isterseniz, ona destek verirsiniz ve kazanır. Kendi iradenizi de ancak bu şekilde yansıtabilirsiniz. Günü geldiğinde adaylar arasından en iyisini siz seçin.

Bu seçimde vatandaş, geçmiştekinden farklı olarak kararı kendisi verecektir, vatandaş, kendisi belirleyecektir. Güven duymadığı siyasi parti yöneticilerinin sözlerine göre oy verecek olsaydı geçtiğimiz yıl yapılan referandumda siyasi partisi evet demesine rağmen kendisi anayasa değişikliğine hayır demezdi.”

“Kendi kendimizi yönetebilmeliyiz…”

Kudret Özersay kendisine yöneltilen soru üzerine, Türkiye ile ilişkileri de ele alarak şu açıklamaları yaptı.

“Bir Kıbrıslı Türk olmaktan gurur duyuyorum. Türkiye ile olan ilişkilerimizin tam anlamıyla rayına oturduğunu, sağlıklı bir zeminde ilerlediğini düşünmüyorum. Bizim seçmiş olduğumuz siyasiler Kıbrıs Türkü’nü Türkiye yöneticilerine şikâyet edercesine anlatmaları ve buraya gelince de ‘Türkiye izin vermedi’ diyerek, Türkiye’yi de Kıbrıs Türkü’ne şikayet etmeleri çok ciddi bir sorundur.

Kıbrıslı Türkler olarak kendi kendimizi yönetme konusunda ortaya koyacağımız taleplerin hayat bulması için bir an önce sahip olduğumuz kurumlara çeki düzen vermemiz gerekir, çalışanın ve hak edenin hakkını alabileceği, partizanlığın ve adam kayırmacılığın önüne geçilen bir mekanizma yaratmamız artık kaçınılmazdır.”