Seda-Devrim Yılmaz çiftinin, arkadan gelen bir aracın çarpması sonucunda hayatını kaybetmesi sosyal medyada sert tepkilere yol açtı. Çok sayıda vatandaş, trafikte yaşanan cinayetleri kınayan yazılar yazdı.

  İşte bunlardan bir kısmı:

Çok üzgünüm
Osman AKÇIN:

Mısmıl yollarımızın olmayışı, bariyerlerin olmayışı, altyapı yetersizliği ve bu lanet olası eksikliklerden dolayı insanlarımızın ölmesini kendime yediremiyorum...
Hazmedemiyorum...
İçimde, bunları düzeltmek adına haykıramadığım sınırsız bir enerji, bir vatandaş olarak hiçbir halt yiyemediğim için de derin bir suçluluk duygusu...
Çok üzgünüm...
Kaybettiğimiz canlarımıza Tanrı’dan rahmet, ailelerine de sabırlar dilerim...
Lütfen kendinizi bu bubi tuzaklarıyla dolu yollardan koruyunuz!

Ateş düştüğü yeri yakıyor
Ayşegül Özmen GARABLİ:
Bir trafik cinayeti daha!
Giden gencecik anne- baba ve yapayalnız kalan iki yavru.
Neydi suçları?
Her şeyin kontrolü altında olduğunu sanan bir başka sorumsuz sürücü mü?
Yollar mı?
Hava şartları mı?
...
Sebep ne olursa olsun trafik şakaya gelmiyor. 
İhmale gelmiyor. 
Yapay bir özgüvene gelmiyor.
Sorumsuzluğa gelmiyor. 
Hadi şimdi aşırı hızın verdiği saçma sapan haz, alınmayan önlemler, sorumsuzca hareketler bu iki masum canı geri getirsin.
Kalan iki masum yavruyu teselli etsin.
Aynı acıyı yaşayan başka iki masum yavru daha yeni taburcu olmuştu hastaneden.
İki tane daha eklendi bu acı travmaya.
Peki ne uğruna?
Hadi bir kez daha, bu iki masum insana da mekanları cennet olsun deyip, kalan iki yavruya "acıyıp" sonra devam edelim sorumsuzluklarımıza.
Ateş de düştüğü yeri yakmaya devam etsin.

Yazık oldu
Murat ŞENKUL:
Dümdüz yolunda giden insanlara, biri gelip arkadan çarpıyor ve suçsuz kabahatsiz insanlar oracıkta can veriyor.
Bu insanlar bugün Yılmaz çifti oldu, yarın biz olmayacağımızın ne garantisi var?
Yazık, suçsuz günahsız yollarda yitip giden insanlarımıza.

Yine trafik cinayeti 

Erdal SÜREÇ:
Sadece insan gibi yaşamak istiyoruz diye yazmış bir dost…
Ama yok… Yollarda bile her gün ezilen insanlarını seyreden bir anlayışla yönetilen bu diyarda yaşamak bile imkânsız… 
  Daima olduğu gibi ateş sadece düştüğü yeri yakacak...

Savaşta bu kadar kaybımız olmadı

Ender Denktaş VANGÖL:

Bu toplum trafikte kaybettiği kadar savaşlarda kaybetmedi... Bu acıyı yaşayan tüm ailelere sabır dilerim. Çünkü o başlar, bu acının sonrasında kolay kolay sağ olmuyor… Yapılacak şey en çok ve nerede kazaların daha fazla olduğunu saptamak, ışıklandırma, denetim ve tespit... Bu kadar yıldır zorsa bu, o kimler ve nasıl tespit edilerek konumlanmış, "Radar"ları da tekrar gözden geçirin. Kimisi çalışır durumda değil, bazısı da hiç trafik kazası olmayan yerlere konulmuş... Mağusa yolu adım başı "Radar", Güzelyurt yolu ise muamma. Yerleri mi yanlış, işlevi mi!!! Bu acıların dinmesi için çaba gerek, gerek ki baş sağlığıyla geçiştirilmesin. Çünkü geçmiyor.

Ömür boyu hapislik gerektirir
Turgay GEZEN:

Yollarımızın fiziki alt yapısı can ve mal güvenliği açısından eksikliklerle doludur. Bunu bilmeyen yoktur. Bu konular defalarca konuşuldu, söylenmesi gereken ne varsa söylendi. 
Yani daha başka ne söylenebilir ben bilmiyorum. 
Canlar gittikten sonra zaten ne söylesek boş. Toplum olarak çok üzüntülüyüz, fakat ateş da en fazla düştüğü yeri yakıyor. 
Bana göre cinayet gibi bir kaza yaşandı ve pırıl pırıl iki genç insanımızı kaybettik. Onlara Tanrı’dan rahmet, kederli ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Kaza için, 'cinayet gibi' diyorum çünkü, önünüzde giden bir araca son sürat arkadan çarpmak ve kendi yolunda giden masum insanları hayatlarının baharında hayattan koparmak, ya da buna vesile olmak ne demektir?
Evet, gidenler artık geri gelmeyecek ama kederli ailelerin acılarının da bir nebze olsun dinmesi için kazaya sebebiyet veren bu şahsın hastaneden taburcu olduktan sonra cinayetten yargılanması ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılması benim şahsen en büyük beklentimdir.