Doğuş Özokutan ÇİFTÇİOĞLU
Demokrat Partisi (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, hükümetin, kendisine yönelik yürütülen bir kampanya sonucunda çöktüğünü savundu.
Ülkede siyasetin hiçbir dönemde bu kadar kirlenmediğini çünkü hiçbir dönemde bugün olduğu kadar çamur atmanın siyasetin ana unsuru olmadığını söyleyen Denktaş, “Gerçek anlamda aklanmaya ihtiyacı olanlar, siyasi çıkarları doğrultusunda, başkalarını çamur atarak, ‘kirli’ gösterme siyaseti güderek kendilerini ‘temiz’ olmakla ilişkilendirmeye çalışanlardır” iddiasında bulundu.
Serdar Denktaş, DP Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısında, istifasıyla sonuçlanan süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
“Dürüst siyaset polisliğine soyundu”
Serdar Denktaş, istifasıyla ilgili geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Başbakandan “bu hükümetin devamı halinde Meclis içerisindeki oyumu hükümet lehine kullanacağımı; görevden ayrılmamla birlikte tüm icraatlarımın denetlenmesini, bir yayın organında çıkan ‘haberi’ kullanarak savcılıktan dokunulmazlığımın kaldırılması için girişimde” bulunmasını “hassasiyetle” talep etiğini anımsattı.
Denktaş, “Bu talebin nedeni, sadece kendime güvenim değil, aynı zamanda ‘dürüst siyaset polisliği’ne soyunarak aslında kendisine verilen görevi yerine getirmek için bahane arayan birisinin elinden oyuncağını almaktı. Bu hamleyle birlikte içinden geçilen zor süreci daha da zora sokacak yeni bir hükümet oluşturma zaman kaybını engelleme, var olduğu söylenen ‘güven bunalımı’ gerekçesini geçersiz kılmaktı” dedi.
Yeni bir hükümet kurulmasının zaman kaybettiren bir süreç olduğunu kaydeden Denktaş, “Halkın refahını yükseltmek amacı ile hareket ettiğini iddia edenler böylesi zorlu bir dönemde böylesine sorumsuz davranamaz. Bu bilinç içinde yılların tecrübesi ile yaratmaya çalıştığı bahaneyi ortadan kaldırarak kendisine verdiğim hizmete devam fırsatını heba etmesi açıklanabilecek bir olay değildir” dedi.
Hukuksal süreçler devam ediyor
Serdar Denktaş, uzun bir süreden beridir, bir grup yayın organında ve sosyal medyada kendisine yönelik “karakter katili” olarak niteleyebileceği, sistematik saldırılılar, itibarsızlaştırma kampanyası, iftiralar ve haksız suçlamalar yer aldığını kaydetti.
Denktaş, bunların bir kısmıyla ilgili başlattığı hukuksal süreçlerin devam ettiğini ancak, bunlarla ilgili süreç devam ederken başka saldırılara maruz kaldığını söyledi.
“Halkın Partisi zayıf halkaydı”
“Hükümet bozuldu bozuluyor”, “Yeni hükümet haftaya”, “Türkiye falanca kişi ve partileri istemez”, “Türkiye iki partiyle görüştü bu iş bitti” şeklinde sık sık haberler yapıldığına işaret eden Denktaş, “Tek elden yönetilir gibi sistematik bir hal alan bu haberlere konu olan koalisyon ortağı her zaman aynı kişiydi. Halkın Partisi belli ki koalisyonun zayıf halkası olarak belirlenmiş ve hükümete onun üzerinden yıpratma kampanyası yapılmaktaydı” dedi.
Serdar Denktaş, dörtlü koalisyon hükümetinin daha yapabileceği çok iş olduğunu ve birçoğunun sadece Bakanlar Kurulu kararına kalmış hususlar olduğuna işaret etti.
Denktaş, “Yani icaraat, önlem devam etmekteydi. Şimdi her şey durdu. Hayat devam ediyor ama döviz iniyor, kalkıyor; borsa dalgalanmaya devam ediyor. Biz ise olmayan sorun yaratarak oyun içinde oyun oynatılmaya ve bu şekilde oyalanmaya devam ediyoruz” dedi.
Her üniversiteye verilen kadar arazi…
Rauf Denktaş Üniversitesi’nde öğrenimin başladığını kaydeden Denktaş, Lefkoşa Surlar içini, gerek kira, gerekse satın alarak büyük bir kampüs haline getirmeyi amaçladıklarını ancak bu girişim yavaşlatıldığını kaydetti. Denktaş, kampüs gerekir denildiğinde, her üniversiteye verilen kadar arazi bu üniversiteye de kiralandığını ancak inşaat izni istendiğinde “yol yok, veremeyiz” denildiğini belirtti.
Bakanlar Kurulu’na bir önerge götürdüğünü, tüzük hazırlanması kriter belirlenmesi görevinin Kudret Özersay’a verildiğini kaydeden Denktaş, “Hiçbir şey yapılmadı ama hayat devam ediyordu. Hazine malları yasasınca Maliye Bakanı’na verdiği yetkiyi kullanarak gerekli planlamanın yapılması ve izinlerin alınabilmesi için 10 yıllık kiralama yapmak suretiyle zaman kaybını engelledim” dedi.
Serdar Denktaş şöyle devam etti:
“10 yılda 100 milyon yatırım yapacaksanız bunu kira süresi 10 yılda yapamazsınız. O nedenle Bakanlar Kurulu önergesi halen kurulda beklemektedir. Bahse konu kiralama yapıldığından beri Ulaştırma Bakanlığı ile yol projesinin hazırlanması ve inşaatı yapılarak kamu yolu olarak devredilmesi için görüşmeler yapılmaktaydı ve son aşamasına gelinmişti. Bu ülkede Rauf Denktaş Üniversitesi çalışmaları benim dönemimden önce başlamış ve müracaatlar yapılmıştı. Ben Bakan olarak görevimi yaptım, soyadım Denktaş olmasaydı bu izin verilmeyecek miydi? O nedenle bu bahaneyi kabul etmiyorum.”
“Zil takıp oynayanlar oldu”
Çeşitli nedenlerle Türkiye’den para akışının dörtlü koalisyon hükümeti döneminde sağlanamadığını kaydeden Denktaş, “Siyaset alanında buna sevinenler, neredeyse zil takıp oynayanlar oldu. Uçağa binerek Türkiye'ye gidip kendi kaynağımız kullanmamızı bile engellemek isteyenler oldu” dedi.
Denktaş, “14 ayı bu hükümette olmak üzere neredeyse 3 yıldır Maliye Bakanlığı görevini sürdürmekteyim. Özellikle bu hükümet döneminde Maliye Bakanlığı olarak çektiklerimizi bir ben bir de bürokrat arkadaşlarım bilir. Deyim yerindeyse 14 aydır kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurduk” ifadelerini kullandı.
“Türkiye bana ters bakıyorsa…”
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerine mi hazırlanacaksınız?” sorusu üzerine Denktaş “O noktaya yaklaşmak üzereyiz. Haziranı beklemekteydim. Önümüzdeki günlerde parti kurullarını toplayıp, niyetimin ne olduğunu önce onlarla paylaşıp, sonra gerekli açıklamaları yaparım” ifadelerini kullandı.
“Bazı kesimler sizin Türkiye tarafından istenmeyen adam ilan edildiğinizi söyledi, bu konudaki düşünceniz nedir?” sorusu üzerine Denktaş “Eğer Türkiye bana ters bakıyorsa buradaki arkadaşlarımızın müzevirliği nedeniyledir” dedi.
“Benim büyüdüğüm evde Türkiye aşkı vardı”
Denktaş “30 yıl içinde istenmeyen adam konusu yükseltilerek seslendirildi. Türkiye’ye gönül itibariyle benden daha yakın, daha bağlı biri olduğunu sanmıyorum. Kimisi Türkiye’yi para koparılacak yer olarak görebilir, kimi geleceğin teminatı olarak görebilir, kimisi de çıkarı doğrultusunda davranır. Benim büyüdüğüm evde, Türkiye aşkı vardı. Ben böyle bir kör âşık durumundayım. Bu fazla sevgi mi itiyor? Çünkü bazen olur, ilişkilerde fazla yakınlık gösterirsiniz, uzak tutar karşınızdaki sizi. Gerçekten Türkiye beni istenmeyen adam ilan etti mi? Ben böyle bir ilan duymadım ama basınımıza göre, muhaliflerime göre durum bu” ifadelerini kullandı.