Meclis eski Başkan yardımcısı Sibel Siber sosyal medya paylaşımında, Cumhurbaşkanı’na yönelik eleştirilerini şöyle dile getirdi:

   “Bir ülke vatandaşlarının kendi devletinin yöneticilerine güven duymaması yaşam kalitesini düşüren en önemli nedenlerden biridir. Güven duygusu zarar görürse, toplumsal bağlar zayıflar, dayanışma yerine bireysel kurtuluş çabası başlar, aidiyet duygusu zarar görür. Maalesef son günlerde devletin en üst makamlarından yapılan açıklamalar bu güvensizliği iyice derinleştirmektedir.

Nüfus
Devletin başı olan Cumhurbaşkanımız kendi devletinin nüfusu ile ilgili kamuoyuna rakamlar üzerinden açıklama yapmış, Hükümet ile İçişleri Bakanı’nı, ayda 400- 500 kişiyi vatandaş yaptıkları ve 3,5 yılda vatandaş sayımızı 130. 000 artırdıkları gerekçesiyle eleştirmiştir. İçişleri Bakanımız ise yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı’nın bu eleştirisine karşılık olarak “Ayda 400-500 vatandaşlık veriliyor konusu doğru değil. Şeffaf şekilde açıklıyoruz. 130.000 vatandaş yapıldı söylemi de doğru değil. Bunu net olarak söylüyorum” demiştir. 
Nüfus konusu gibi önemli bir konuda sorun varsa, Cumhurbaşkanı Anayasal yetkilerini kullanarak gerekli çalışmalar için ilgili kurumlarla işbirliği yapabilir. Anayasa’nın 5. Maddesi: “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” demektedir. Cumhurbaşkanı’nın Anayasal yetkileri ortadayken kimseye faydası olmayan, itibarı zedeleyen bu tür popülist tavırlar yerine, sorunları işbirliği ile çözme gayreti içinde olması gerekmektedir. En üst yönetimdekilerin görevi mevcut sorunu çözecek merciye gerekli şikayeti yapmak ve işbirliği ile soruna çözüm aramaktır. Muhalefette değilseniz ve en üst yönetimdeyseniz konumunuz itibarıyla şikayet edeceğiniz mercii halkımız değildir.
Devletin en üst makamlarında oturanların kamuoyu önünde birbirini adeta yalanlayan açıklamalar yapması, Devlet ciddiyetine ve saygınlığına zarar verir, makamlar itibar kaybeder ve vatandaş kime, neye güveneceğini şaşırır.
Halkımız; kendi Devlet yöneticilerinden kurumlara güveni zedeleyen açıklamalar yerine uzlaşı ve işbirliği ile sorunlara çözüm bulmasını beklemektedir.

MTG-Salamina maçı
MTG- Salamina maçı ise maalesef tarafımızdan başarısız bir şekilde yönetilmiş bir organizasyon olmuştur. Cumhurbaşkanı'nın ta başından beri hangi sahada olacağı belli olduğu iddia edilen maça önce " giderim "sonra "gitmem" demesi tam bir hatadır. Hâlbuki spor ambargosunu dile getirmek için bu maç bir avantaja çevrilebilirdi. Katılma sözünü vermeden maçın oynanacağı saha konusu iyi organize edilmeliydi. Ara bölgede olmayacaksa Rum tarafı ve Türk tarafında iki ayrı maç organize edilebilirdi. Ama Pile'de maçın oynanacağı sahayı araştırmadan ara bölgede zannederek olumlu yanıt verilmesi sonra da yapılan hatayı anlayarak geri adım atılması... Bu şekilde yine bir dağınıklıkla birlikte uzun zamandır izlenen zig- zag’lara yeni birini daha eklemiş olduk...”