Sonuç CEVİZCİ
Kuzey Kıbrıs’ın hemen tüm köyleri gibi Alaniçi sakinleri de siyasilerin sorunlar karşısındaki duyarsızlığından şikayetçi. Tahıl üretimi ve hayvancılık açısından önemli bir köy olan Alaniçi’nin üreticileri, özellikle hayvanlarda ciddi hastalıkların yaşandığını belirterek, hükümetin bu konuda acil önlem almasını bekliyor.
Brucella’nın yanı sıra Scrapie, Tüberkloz gibi hayvan hastalıklarından yakınan üreticiler, “Bunlarla baş edebilecek durumda değiliz. Devletin bu hastalıkları kontrol altına almaması yüzünden hem bizler mağdur oluyoruz, hem de tüketicilere sağlıklı ürün sunamadığımız için üzülüyoruz” diyor.
Alaniçi sakinleri, sorunlar karşısında duyarsız kalan tüm siyasilere, “Seçim zamanı bölgemize gelmeyin” mesajı gönderiyor.
Alaniçi sakinleri Diyalog TV’de yayınlanan Halk Meclisi Programında hem sorunlarını anlattı hem de siyasilere mesaj gönderdi.
Programda söz hakkı alan köylüler şunları söyledi:
Cemal Yıldız / Alaniçi Muhtarı:
Köyümüzde öncelikli acil sorunlarımız köye suyu temin eden boru asbesttir ve devamlı patlıyor. Kanser vakaları çoğaldı köyümüzde. Anavatandan su gelmeden önce 8 günde su alırdık aday su geldi boru patlar yine susuz kalıyoruz. Diğer bir sorun ise ağıllar bölgesinde elektrik olmaması. Köyümüzde hayvancılık yapan kişiler var, Mağusa bölgesinde tek elektrik olamayan bölgedir ağıllar. Bir depo yaptılar içi boş, ağıllara giden boru da yok. Hayvancı ilkel su taşıma yöntemi ile idare ediyor. Seçimler geliyor görecekler bizi, oturmasınlar koltukta çıksınlar gezsinler köylünün sorunlarını dinleyip sorun bulsunlar. Küçükbaş hayvancılık yapılır daha çok yeni yetişen gençler yatırım yapar bunun için. Elektrik su problemi çözülürse gençler de hayatlarını şekillendirip yatırım yapar.
Hüseyin Filo:
Küçükbaş hayvancılık yapmaktayım modern bir ağılım vardır. Soğuk sisteme geçtik ama 6 yıldan beri soğuk süt satamadım. Elektrik yok mazot ile koyun sağıyoruz kazancımızı mazota veriyoruz. Hükümetin yanlış politikaları var. Süt elde edene teşvik verilmeli ki 1 ton yerine 2 ton süt elde etsin. Rezerve araziler var fakir fukara hayvanlarına tarla almak istiyor ancak hükümet vermiyor, çiftçiye veriyor. Küçükbaşı teşvik ederken tarlayı da ver eksin ve kalkınsın. Hükümet yapmak hükümetçilik değil. Zavallı hayvancı neler çekiyor…
Mustafa Küçük:
Küçükbaş hayvancılarda büyükbaş sorunu olan scarpi ve pala Tüberküloz belası var. Beli büküldü hayvancının bu hastalıklardan. Hiçbir şekilde mücadele edilmiyor bununla ve hayvan sayısı azalmaktadır. Kendi imkanlarımla güneyden aşı alıyorum ve hayvanlarımı aşılıyorum. Hiçbir devlet desteği yok.
Sertaç Yalçın:
Burada biz kırsalda kaldık. Seçimden seçime adamımsın kazanırsak iştesin, kredi gelecek vaatleri ile bu ülke ve köyler 40 senedir idare ediliyor. Biz de bu sisteme uyuyoruz maalesef. Seçimler geliyor yine gelecek siyasiler halk aman sesimi çıkarmayım da çocuğum sınavsız torpilsiz işe girsin düşüncesinde. Dairelerde her gün memur pompalanıyor. Güç halkın elindedir, isterse yönetime müdahale eder, meclisi değiştirir ve bu hak etmediğimiz yaşananları değiştirir. Gizlenen gerçek bizim aynamızdır, kimse şikayet etmesin.
İbrahim Küçüker:
Mağusa’da oto yedek parça işi yapıyorum, İngiltere’den parça getirip satıyorum. Güney Kıbrıs’a bin sterline bir konteyner gidiyor, bize 2 bin 500 STG’ye geliyor. Rum kesiminde hiçbir gümrük ödenmiyor ama biz 15-18 milyar gümrük ücreti artı indirme ücreti veriyoruz. Gümrükte ödüyoruz KDV’sini, gümrüğünü ancak bir malı birisine satarken faturada yine artı KDV veriyoruz. Vergi dairesine sordum “Niçin gümrüğü ödenmiş parçayı sattığım zaman KDV ödüyorum” diye, cevap olarak, “Bunun içine girdin merhaba dedin artı KDV vereceksin demektir, vergi dairesinin işi budur” dediler. Ben 30 yıl İngiltere’de kaldım, yılsonu hesaplanırdı eğer fazla KDV ödediysen geri verirlerdi. Burada hiçbir sistem yok, hiçbir iş düzenli gitmiyor.
Hasan Muhtaroğlu:
Arsa istedik ama bize vermiyorlar, Serdar Denktaş’ın oğluna ve Eroğlu’nun kızına veriyorlar. Bana Kıbrıs’ı versen ailemi vermezdim. Biz konuşurken lazım istifa etsinler. Şehit ailesi nedir? Şehit çocuğu nedir? Atlılar, Muratağa, Sandallar’da bu gibi insanlar çok var ama hiç biri arsa alamadı.
İbrahim Nizamoğlu:
Buzluk aldım 2005 yılında. Soğuk zincir zamanı buzluk o zamanda beri içeride yatıyor. Tarım Bakanlığı’nı bekliyoruz yer versin de kuralım ama biz emekli olduk. Sütümüzü çalıyorlar 1,80 kuruştan öderken 80 kuruş ödüyor 45 kuruş çalıyor. Kime anlatalım? Hayvancılık öldü artık, bir taraftan kasap bir taraftan bakanlık bir taraftan nakliyeci çalıyor.
Oğuzhan Karabardak:
Asrın projesi asrın çilesi oldu. Köyümüzün kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Sular kesildiğinde borularımız eski olduğu için sürekli patlamaktadır hava alır ve su geç gelir, bu aşamada taşıma su ile hayvanlarımızı sulamaktayız. Köyümüzde 2011’de sosyal konut kırsal kesim arsaları dağıtıldı bugün oldu halen daha ev yapan gençler evlerine gidemiyor.
Hüseyin Olgunay:
Hayvancının derdi çilesi bitmez. Sabahtan ilk olarak sütçü çalar bizi ikinci kurum üçüncü imalatçı. Bu yağma düzende usandık artık. Geçmiş dönemde rezerv araziler örgüt başkanı dahilinde dağıtılıyordu. Bu tanıdıktır buna verelim, bundan alalım ötekine verelim diyerek dağıttılar. 70 yalında kocakarı oğlu polis alınır hayvancıdan veriliyor kocakarıya. E nasıl yapacak kadın o işi? Polis oğlu yapacak. Adam devletten arazi alıyor, 25 yıllığına nerede olduğunu bilmiyor.
Mustafa Naimoğluları:
Acaba bu köyleri belediyelere bağlayarak hata mı yaptık doğru mu yaptık? Köylerin oyunu alarak belediye başkanı oluyorsunuz köylü asbestli borular kullanıyor. Belediye başkanı iseniz köylüyü yanınıza alıp sesinizi duyuracaksınız. Köyde kaldırım yokmuş, ne yaptılar köylere. Halkı düşünmek insan odaklı olmaktır belediyecilik. Ağıllar bölgesinde elektrik yok e ne yapıyorlar. İnsanlar nasıl süt sağsın hayvanına baksın. İşbirliği şarttır.
Sermet Beyazhasan:
Hayvancılık yapıyoruz elektrik yok, borular patlar ortalık su dolar, yol yok. Bu köy belediyeye bağlıdır ama belediye hissedilecek hiçbir şey yok. Kapatsınlar belediyeleri muhtarlıklara versinler hizmet satın alsın daha iyi hizmet olur belki o zaman.
Abdurrahman Muhtaroğlu:
Sularımız 160 gündür akmıyordu. Suyumuz sidik gibi akıyor günlerdir. Üç tane hava ocağı var burada hepsini de şahıslar aldı. Geçmiş kaymakama dedik ki yollarımız çok kötü onu olsun yapsınlar bize. Yeni belediye başkanına gittik yolumuzu döksün diye. Elçiliğe gittik. Hiç bir şey yapılmadı. Rezerv araziler içerden kiralanıyor. Memurlar vardır dışarda eşlerine kiralarlar köylü olmayan kişiler başka köylerden giderek yüzlerce dönüm arsaları icar ederler ve o köylü gençler dışarıda kalıyor.
Mustafa Küçük:
Küçükbaş hayvancılarda büyükbaş sorunu olan scarpi ve pala tüberküloz belası var. Beli büküldü hayvancının bu hastalıklardan. Hiçbir şekilde mücadele edilmiyor bununla ve hayvan sayısı azalmaktadır. Kendi imkanlarımla güneyden aşı alırım ve hayvanlarımı aşılarım. Hiçbir devlet desteği yok. Brucella taraması vardı hükümetin yaptığı küçükbaşta öyle bir hastalık yok. Şov olsun diye yaptılar. Hem koyun hem keçilerim var. Keçi sütünü alan yok anne sütüne en yakın süt olarak nitelendiriliyor. Oğlak eti en güzel et ama arayan yok. İthal izni gelmeye çalışılıyor ki küçükbaş hayvancı batsın. Önlem alırlar belki ama sanmıyorum.
Asım Akansoy :
Tarımsal araziler dediğimiz rezerv arazileri ile ilgili belirtilen adaletsiz hassasiyet son derece haklıdır. Kimi kişilere yapabilirliğine bakılmadan kendi mesleğinin ne olduğu sorulmadan bu araziler verilmektedir ve büyük adaletsizlik vardır. Bu sorunun bir an önce çözümlenmesi gerekir. Kırsal kesim arazileri ile ilgili başbakan bin kişiye daha peşkeş çekeceğiz dedi. Belirli yasal düzenlemeler çerçevesinde dağıtılması gereken yerlerdi buralar.
Kenan Akın
Bugünkü 40 yıldır süregelen şikâyetler devam ediyor. Kişi ayrımcılığı, basiretsizlik devam ediyor. Oğlumu kızımı işe alan iyi partidir görüşü. Bu ülkeyi daha güzel günlere taşıyacak plan ve projeler bakılmadan ilerlendi. Hepimizin kabahati var. Kamp - Der başkanıyım, 81 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Yeniboğziçi belediyesine kaynak sağlamak amacıyla yapılmış bir bölgedir. Yıllar içerisinde belediye başkanları bakmadı. Mağusa denizi Kıbrıs’ın en temiz sularına sahiptir, bugüne kadar kolibasil bulunmadı. Çarpık yapılaşmalar var bölgede sebebi de belediyelerdir.
Erkut Şahali
Alaniçi bu ülkenin tahıl ambarıdır. 16975 yılında Kıbrıslı Türkler devletle tanıştı ve o gün adaletsizlikle de tanıştık. Rumdan kalanı bölüşürken benden olan olmayan düzeni üzerine kuruldu. Benden olan mal alacak, puan alacak işe girecek zihniyeti hakim oldu. Bu sisteme Çomak sokmaya çalışıldı ancak olmadı. Kıbrıs Türk halkının beklentileri hükümeti görmek istediği biçim kemikleşti ve kaldı. Oluşan adaletsizliklerin temeliydi bugünler.
Hüseyin Angolemli:
Tarım ve hayvancılık denilince akla Alaniçi geliyor. Göz ardı edemeyeceğimiz bir yer burası. “Yapmayacağın sözü verme kardeşim” demeliyiz siyasilere. Özal dedi ki memleket kurak havaya atacak param yok o yüzden yapılan yardımları süspansiyonları azaltın dedi. İtirazı olan var mı dedi. Birisi çıktı dedi ki kabul edemeyiz bu elbiseyi çünkü bize boldur dedi. Biz seçiyoruz beğenmedik değiştireceğiz o zaman. Asbest konusunu meclise götüreceğim ve konuşacağım. Deveye sormuşlar boynun neden eğri demiş ki neren doğru ki bizde şu anda öyle bir durumdayız. Her alanda şikayetler var.
Güncelleme Tarihi: 12 Haziran 2017, 10:21