Aytuğ TÜRKKAN
Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, aylardan beri yapmış olduğu uyarılara olumlu bir karşılık alamadığını ve sorunların çözümü konusunda geç kalındığını söyledi.
Diyalog’a konuşan Şafak Öneri, Yüksek Mahkeme’nin gündeminde binden fazla davanın bulunduğunu belirterek, Anayasa’nın 8 ile sınırladığı yargıçla, bu dosyaların kısa sürede sonuçlanamayacağını belirtti.
“Geç gelen adalet, adalet değildir” sözünü anımsatan Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, hazırladıkları Anayasa değişiklik paketiyle yargıç sayısını artırıp, daha etkin bir yargı oluşturulmasının hedeflendiğini ifade etti.
Öneri, sadece yargı konusunda oluşacak Anayasa değişiklik paketinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde referanduma sunulmasını talep ediyor. Bu çerçevede siyasi partileri ziyaret eden Öneri ve ekibi, hazırlanan paketi Meclis Başkanlığı’na iletti. Ancak bir adım atılmış değil. Diyalog’a konuşan Öneri, siyasileri uyardı, Geç kalıyoruz, zaman daraldı” dedi.
Sıkıntılar giderilmeli
Yargının görevinin adaleti sağlamak olduğunu ifade eden Yüksek Mahkeme Başkanı Şafak Öneri, “Geç gelen adalet, adalet değildir” diyerek Meclis’in yargının önünü açacak anayasal ve yasal düzenlemeler yapması gerektiğini kaydetti.
Bu çerçevede ekim ayından itibaren Meclis içinde ve dışındaki tüm aktif siyasi partileri ziyaret ettiklerini ifade eden Öneri, beş maddeden oluşan anayasa değişiklik paketini siyasilere verdiklerini ve 19 Nisan 2015’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu önerilerin halkın onayına sunulmasını talep ettiklerini anlattı.
“Ancak bu gün oldu, önerilere olumlu yaklaşan siyasilerden herhangi bir adım gelmedi” diyen ve zamanın daraldığından yakınan Öneri, siyasileri ellerini çabuk tutmaya davet etti.
Yasalar artık yeterli değil…
Mahkemelerin görevinin halkın adalet ihtiyacını gidermek olduğunu söyleyen Öneri, mahkemelerin bunu yapabilmesi için de yasal donanımlara sahip olması gerektiğini belirtti. Devletin bu noktada gerekli alt yapıyı oluşturmakla yükümlü olduğuna vurgu yapan Öneri, “İyi bir adalet yeterli sayıda yargıç, personel ve iyi bir alt yapıyla mümkündür. Bunlar olmadıkça bizim de dahil herkesin şikayet ettiği adaletin gecikmesi konusu ortaya çıkar. Geciken adalet, adalet değildir. Yasalarımızın artık yeterli değildir. Usul yasalarımız çağa pek uygun değildir. Ama esas sıkıntı hakim sayısının yetersizliği ve bina eksikliğidir. Eğer binanız, yeterli salonunuz yoksa hakim sayısı artsa da bir sonuca ulaşamayız. Duruşmayı yapmak için salon gerekir” dedi.
Kaza mahkemesinde yasal düzenlemelerle yargıç istihdam edildiğini anımsatan Öneri, kaza mahkemelerinde yargıç sayısının sıkıntı yaratmadığını ancak Yüksek Mahkeme’de anayasanın yargıç sayısını kısıtladığını anlattı.
“Binin üzerinde dava var… 8 yargıç yetersiz”
Öneri sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasamız 1985’te ilan edildi ve 30 senede bu anayasanın hiçbir maddesi değiştirilemedi. 30 sene öncesine göre dizayn edilen Anayasa, uzun zamandan beri artık güncelliğini yitirme noktasındadır ve revizyon gerekmektedir. Anayasamız Yüksek Mahkeme yargıcını 8 ile sınırlamıştır. Bizim önerimiz 7-12 arasında değişmesidir. Binin üzerinde dava var bekleyen.. Yüksek mahkeme 3’erli heyetler halinde davaya bakar. Yani iki heyetten oluşuyor şu anda Yüksek Mahkeme ve bu binin üzerindeki mahkemelere bakmaları bekleniyor. Biz yüksek mahkemenin 3 veya 4 heyet olabilecek şekilde şekillenmesini istiyoruz”
“Tüm siyasi partiler değişiklikleri benimsedi”
Yüksek Mahkeme Başkanı Öneri, referandumu neden Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirdiklerini de şu sözlerle açıkladı:
“19 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Anayasa’nın da bir referandumla değişmesi şart. Bir referandum bu fakir ülke için milyonlar demek. Bizim yaklaşımımız da Cumhurbaşkanlığı seçiminde referandumu yapmaktır. Bundan dolayı faaliyette olan tüm siyasi partilere ziyarette bulunduk. Meclis dışındaki partileri de ziyaret ettik. Bizim önerilerimiz beş maddeden oluşur. Biri yeni bir önerisidir, diğerleri Anayasa referandumunda var olan değişikliklerdir sadece küçük rötuşlar var içerisinde. Özü aynıdır. Bunlar halkın önünü açacak değişikliklerdir. Halkımızın hayır demesinin nedeni yargıdaki değişiklikler değildir diye düşünüyorum. Önce bir yasa çıkması lazım, sonra referanduma gidilebilir. Tüm partiler değişiklik önerilerinin tümünü benimsediler. Kimse bize “Uygun değildir bu öneriler” demedi. Benim algıma göre tüm partiler bu değişiklikleri kabul etti.”
“Aralık ayında Meclis Başkanı’na önerileri sunduk”
Ekim ayında ilk temaslara başladıklarını kasımda yoğunlaştırdıklarını ve aralık ayında da tüm görüşlerden oluşan önerileri Meclis Başkanı’na sunduklarını anlatan Öneri, “Bizim beklentimiz şuydu. Bunu hükümet bir öneri şeklinde tüm partilerin konsensüsüyle Meclise sunmaktı. Sadece yargı konusunda olacak bir Anayasa değişikliğinden bahsediyoruz, bunun altını çiziyorum” diye konuştu. Öneri, Anayasa değişiklik önerilerinin beş maddede toplandığını sözlerine ekledi.
“Hala adım atılmasını bekliyorum”
Tüm partiler değişikliklere onay vermişse neden hala bir adım atılmadı acaba, ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki soruya karşılık Öneri “Hangi safhadadır çalışmalar doğrusu bilmiyorum… Ben de adım atılmasını bekliyorum. Ama şunu söylemeliyim ki; geç kalıyoruz. Zaman çok daralıyor, geç kalıyoruz. Eğer samimi bir niyet varsa, bugünden tezi yok ortaya konması lazım. Özel görüşmelerimde bazı parti yetkilileri herhangi bir ilerleme olmadığını söylüyorlar… Neden adım atılmaz diye sorguluyorum, sanırım herkes birbirinden bekler… Bazı girişimler yapılacağını söyleyenler de var. Ümidimiz ve beklentimiz bir an önce meselenin ele alınıp sürüncemede kalmamasıdır. Yapılacaksa yapılır, yapılmayacaksa da uygun görmedik derler. Bunlar yasa işidir. Mahkemeyi çok aşar. O zaman biz halka anlatırız. Bizim önerilerimiz bunlardı, bir çaba içerisine girdik, kendimiz için değil, halkın beklentilerine cevap verebilmek için. Geciken adalet, adalet değildir. Bunun giderilmesi için istiyoruz bu değişikliği” dedi.
“Biz büyük bir riskin altına girdik”
Yüksek Mahkeme Başkanı Öneri, önerdikleri Anayasa değişikliğinin kendileri açısından önemini şu sözlerle anlattı:
“Sadece yargıyı ilgilendiren bir referandum, halkın yargıya güvenoyunu da ortaya çıkaracaktır. Bu değişiklikleri öneren biziz. Dolayısıyla bunların reddedilmesi demek yargıya güvensizlik demektir. Böyle bir riski göze alarak bu adımı atıyoruz. Ondan dolayı siyasilerin çekinecek hiçbir noktaları yoktur. Bu noktada zaten konsensüs talep ediyoruz. Bizim kabul etmediğimiz hiçbir şeyin içerisine konmamasını istiyoruz bir anlamda sorumluluğu biz üstümüze alıyoruz. Bu öneriler halkın, yargının önünü açacak önerilerdir. Bunların halka anlatılması durumunda herkes önemini görecektir.”
“Eylül’den sonra ben yokum”
Şafak Öneri, adalet ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak için Anayasa değişikliği istediklerini yineleyerek, hiçbir arkadaşının şahsi bir beklentisi olmadığını sözlerine ekleyerek son sözlerinde şu önemli mesajı verdi:
“Olası engelleme çabalarının içerisine şahsi menfaatları sokanlar olabilir. Bunu şimdiden deklare edeyim ki; benim emeklilik yaşım bu yılın eylül ayında dolacak. Eylülden sonra ben yokum. Bu tartışmalar yapılırken yüksek mahkemenin ve alt mahkeme yargıçlarının emeklilik yaşının yükseltilmesi konusu gündeme geldi ama tartışmadık bile. Benim ve bir arkadaşımın yaşı gelmişti. “Kendileri için talep ederler” denmesin diye bunu tartıştırmadık bile. Böylece olası kötü niyeti engellemiş olduk. Tek amacımız halkın yargıya güvenini sağlayacak değişikliklerdir.”
“Uyuşturucuda en yüksek para cezası 100 TL”
Bu arada Şafak Öneri gençleri saran uyuşturucu illetine ilişkin mahkemenin tutumuna değinerek burada da yasal mevzuattaki eksikliklere vurgu yaptı.
Öneri konu hakkında, “Uyuşturucu meselelerinde maalesef cezalandırma noktasında yasa yetersizliği var. Bir uyuşturucu meselesinde en yüksek verebileceğiniz para cezası 100 TL’dir. Burada hemen caydırıcılık konusu akla geliyor. Hakimler kararlarını açıkladıkları zaman bunun eleştirisini de yapıyorlar. Bunun düzeltilmesi lazım diye mesaj veriyorlar. Para cezası verilmemesinin sebebi bu. Bazı meselelerde veriliyor tabii…
Şahsi görüşüm şudur; uyuşturucu meselelerinde caydırıcılık ön planda olması lazım. Gram ya da kilogram çok büyük fark etmiyor. Önemli olan caydırıcılıktır. Olay hapsi gerektiriyorsa, gramına bakılmaz. Uyuşturucu büyük bir dertse toplum için, bunu önlemenin mahkemeye düşen görevi caydırıcı cezalardır” ifadelerini kullandı.
“Mahkemenin önünde kaç yolsuzluk dosyası var?”
Öte yandan yüksek Mahkeme Başkanı Öneri, yolsuzluk dosyaları ile mahkemenin ilişkisi ve bu dosyaların neden bir türlü çözümlenemediği yönünde ise “Mahkemelere bir konu gelirse ancak o zaman mahkemeler müdahil olur ve ilgili konuyu karara bağlar” dedi.
“Herkesi infial içine sokan bir olay olur, bir bakarsınız ki; “Mahkemeler ne yapar?” diye sorulur. Buna mahkemeler hiçbir şey yapamaz. Konu mahkemenin önüne gelmelidir ki mahkeme bir şey yapabilsin. Böyle bir sıkıntı var ve ben bundan çok rahatsızım, çok şikayetçiyim…” diye konuşan Öneri, sözlerini şöyle noktaladı, “Başkalarının ihmallerinin mahkemelerin üzerine yığılması ve mahkemenin eleştirilmesi çok yanlıştır. Mahkemenin önünde kaç yolsuzluk var ve dinlenmedi. Birkaç tane var. Olanlar da şu ve ya bu şekilde bir engellemeyle karşılaşılanlardır. Engelleme derken de, örneğin dosya hazırlanmaz. Veyahut da sürekli bir şekilde suçlunun suçunu kabul edeceği noktada bekletilebiliyor, tehir verilebiliyor. Bunu da en aza indirmek için çalışıyoruz.”
Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2015, 10:32