Güney Kıbrıs makamlarının, 9 Temmuz’da, Kıbrıslı Türk üreticileri dahil etmeden “Hellim/Hallouminin coğrafi işaret tescil çalışmalarıyla” ilgili olarak Avrupa Birliği’ne (AB) başvuruda bulunması, Sanayi Odası’nın tepkisine neden oldu.
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, dün bir basın toplantısı düzenleyerek, Sanayi Odası’nın konu hakkındaki rahatsızlıklarını dile getirdi.
Bu süreçte, Kıbrıslı Türk üreticiler tarafından tescile karşı 8 ayrı itiraz dosyalandığını kaydeden Çıralı, Rum Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın itirazları ve talepleri dikkate almadığını, Kıbrıs Türk Sanayi Odası(KTSO), Koop-Süt ve diğer itiraz eden Kıbrıslı Türk üreticilerin “Kıbrıs Cumhuriyetinde” faaliyet göstermediği ve ikamet etmediği gerekçesi ile itirazlarının değerlendirilmediğini kaydetti.
Kuzey Kıbrıs’ta ve Türkiye’de “Hellim/Halloumi”yi Kıbrıs adasını kapsayacak şekilde tescil ettiren KTSO’nun yaptığı itirazların en önemlisinin, Kıbrıs sorununa çözüm bulunana kadar hellim üretimlerinin denetlenmesinin KTSO’ya devredilmesi olduğunu söyleyen Çıralı, KTSO olarak taleplerinin, “Protokol 10 çerçevesinde Yeşil Hat Tüzüğü’ndeki malların ticaretinde KTTO’ya verilen yetkinin bir benzerinin hellim denetimleri konusunda Odaya verilmesi” olduğunu belirtti.
Güney Kıbrıs makamlarının tescile karşı yapılan itirazlar içerisinde özellikle denetleme konusunda talepleri reddetmesinin, Kıbrıslı Türklerin ekonomik olarak zarar görmesine neden olacağını kaydeden Çıralı, “Yüzyıllardır ortak olarak ürettiğimiz bu üründen Kıbrıslı Türkleri mahrum edecek olan bu gelişmeden başta hayvancılar ve hellim üreticileri olmak üzere nüfusun %16.5’inden fazlası direkt olarak olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.
“Türk üreticiler yok sayılmakta”
Çıralı konuşmasında “Kıbrıslı Türk üreticiler bu konuda yok sayılmakta ve Hellim’in Kıbrıslıların ve bu adada yaşayan herkesin ortak kültürel bir ürünü olduğu gerçeği görmezden gelinmektedir” ifadelerini kullandı.
Toplam ihracatta hellimin payının %25’le yaklaşık 30 milyon dolara denk geldiği göz önüne alındığında, Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve kültürel anlamlarda tekrar cezalandırılmasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Çıralı, özellikle, ‘Ortak Metin’ sonrasında müzakerelerin yeniden başladığı ve güven yaratıcı önlemlerin konuşulduğu bu hassas dönemde, adanın her iki tarafındaki siyasilerin yaşanması muhtemel bu tür krizlerin önlenmesine yönelik iyi niyetli inisiyatif almaları gerektiğine inandıklarını kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 26 Temmuz 2014, 10:06