Çiğdem AYDIN-Hüseyin ABRAŞ
Bir zamanlar Kıbrıs denince akla narenciye, narenciye denince de Güzelyurt gelirdi. Kıbrıs’ın sarı altını olarak ünü dünyaya yayılan narenciye, özellikle son yıllarda uygulanan yanlış politikalar nedeniyle hem eski ününü kaybetti hem de bölge insanını ekonomik anlamda ciddi bir açmazın içerisine sürükledi. Diyalog muhabirleri konu hakkında, Güzelyurt bölgesinde; narenciye üretimi, taşıması ve ihracatı ile geçimini sağlayan kesimin sektör temsilcilerinin görüşüne başvurdu.
Güneyliler Sönmez Kamyoncular Birliği Başkanı Savaş Aydın, Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu ve Kıbrıs Türk Narenciye İhracatçılar Birliği Gökhan Saraç, narenciyede devlet politikası olmadığından dert yandı. Sektör temsilcileri, bölge halkının sorunlarının herkes tarafından bilindiğini, çözüm önerilerinin sürekli olarak masada durduğunu fakat yıllardır hem kendilerinin hem de bölge halkının kendi kaderine terkedildiğini savundu.
Sektör temsilcileri ne dedi...
“İç nakliyecilik çöktü”
Savaş Aydın (Güneyliler Sönmez Kamyoncular Birliği Başkanı )
“Nakliye işi tamamen durmuştur, kamyonlarımız üç ay çalışır geriye kalan 9 ay kontak açmayız. Öyle bir duruma geldik ki kamyonlarımızın tekerleklerini yaz aylarında güneşten korumak için onları kartonlarla örtüyoruz. Bizlerin bu hale gelmesinde hükümetlerin aldığı kararlar etkili oldu. Bizde hükümetler, kendi memleketlerindeki üreticileri, iş gücünü destekleme politikasını sadece vaat ederler ama icraata gelince de batırma eylemine geçerler. Bizim sektör için konuşacak olursak, dönemin hükümeti 1990’lı yıllarda aldığı bir kararla ülkedeki bütün işletmelere kendi kamyonlarını gümrüksüz getirme izni verdi. Gümrüksüz kamyon ithali kararından sonra bizlerin beli büküldü. Onlar kendilerine devletin tanıdığı imtiyazla hareket etmeye başladı, bizler de kendi kamyonlarımız olduğu halde onların yanında bu kez şoför olarak çalışmaya başladık. Bu imtiyazın nedeni ise sanayiciyi teşvik olarak açıklandı. Beton Firmaları, taş kırma firmaları, mermer parke firmaları aklınıza gelebilecek tüm firmalar kendi kamyonlarını getirdiler. Muhafiyetleri 3-4 bin sterlindir. Hal böyle olunca dediğim gibi sektör çöktü, iş sahibi iken işçi olduk ama dahası da var, bizim kamyonlarımız olduğu için bizler iş veren olarak kayıtlıyız ve sosyal sigortalarda yatırımlarımızı kendimiz yapmakla beraber 9 ay işsiz olmamıza rağmen yine ödemelerimiz devam ediyor. Toplamda 200 civarında kamyoncu vardır. Güzelyurt, Asil Nadir’in gidişinden sonra çöktü. Sadece taşımacılık değil bütün sektörler etkilendi. Bizlerin bir tek talebi vardır, hükümet bir defalığına karar alsın bizlere de kamyonlarımızı yenileme fırsatı versin, gümrükten muhafiyet getirsinler, bir defalık bizlerde kamyonlarımızı yenileyelim. Bugünkü koşullarda evimizi geçindiremiyoruz. 8 bin TL kazanırız üç ayda tabi bu değişkendir ama bu yılki kadar kötü bir dönem de olmadı.”
“Üretimde devlet politikası yok”
Ali Alioğlu (Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı)
“Bu yıl üretim iyi gitti.130 bin tonluk bir rekoltemiz var. Üretimde iyi gittik ama satışında, ticaretinde yine fiyasko yaşadık. Son 40 yılın en kötüsünü yaşıyoruz şimdi. İlk kez bir önceki yılın fiyatının altına düştük, 350 TL tonu idi bir önceki yıl bu yıl 270 TL’ye tonunu sattık. Tüccarların arasında ne yazık ki bir iki tüccarın eline kalan bir sektör içinde boğuluyoruz. Birlik binamızın telefonu kesikti açtırmak için nerdeyse 10 gün bekledik, durumumuzu bundan daha iyi izah edemem herhalde. Tarım sektöründe dünyada ciddi politikalar vardır, yaşanan sıkıntılar otuturlur ve ilgili kişilerle planlı bir şekilde üretim yapılması ve üreticinin denetlenmesi aynı zamanda desteklenmesi için gerekli planlamalar yapılır, ama bizde bu yoktur, hükümetler ellerini bile kıpırdatmıyyor. Sektörün desteklenmesi için bizde 2000’li yıllarda harekete geçilmiştir, o zaman doğrudan gelir desteği sağlanması için karar alındı ama onu da bizim hükümetlerimiz ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Dönüm başına 2006 –2007 yılında 240 TL veriliyordu onu da bizlere iki taksitte ödüyorlardı. O zamandan bu zamana kadar masraflarımız artmasına rağmen ödemelerde bir düzenlemeye gidilmedi. 2008 yılında hükümet desteği bir anda 160 TL’ye düşürdü dönüm başına . Bizim yaptığımız tesbitlerde 2007 yılında doğrudan gelir desteği 240 TL iken o dönem dolar karşısında her geçen gün Türk lirasının eridiğini gördük ve 2014 yılına geldiğimizde ise dönüm başı doğrudan gelir desteği yine 200 TL oldu. Normalde bugünün koşullarında bizlere 400 TL dönüm başına doğrudan gelir desteği vermesi gerekir. Bizlerin girdi maliyeti bir yılda 2.500 TL’ye tekabül eder bu bizler için ciddi bir mağduriyettir. Geçtiğimiz yıl hükümetin elektriğe yaptığı yüzde 30’luk okkalı zamla, otomatiğe bağlanan akaryakıt zamlarıyla, kimyevi ve zirai ilaçlara yapılan zamlarla ve amortismanlara gelen dolar kurlarından dolayı yansıyan fiyatlarla, sektör batma noktasına gelmiştir. Üretici sayısı artıyor, babadan oğula geçen bir iş yapısı vardır üretici sayısı artmasına rağmen dönüm miktarı artmıyor toprak aynı toprak. Bu yıl 15 bin ton ürün dalında kaldı. Cypruvex denge unsuru olması gerekiyor ama bu denge unsuru olmakla yakından uzaktan alakası kalmamıştır. Devlet yetkilileri uzun yıllardır sisteme göre değil kendilerine göre sistem kurarak yaklaşmışlardır bizlere.
“Bin 500 dönüm narenciye bahçesi kesildi”
Güzelyurt halkının yüzde 50’si üretimden geçinen insanlardır ve ne yazıkki basiretsiz bir şekilde hükümetler 2014 yılından sonra bir çok üreticiyi daha üretimden koparmıştır. bin500 dönüm narenciye bahçesi kesildi, 10 bin dönüm bahçe tuzlu suyla sulanıyor, ülke genelinde 35 bin dönüm bahçe bulunuyor ve bizim hükümetimiz bu sektör için 7 milyon Tl bütçe ayırıyor, işte üretime verilen önem budur. 135 bin ton üretim yapıldı, bunun 114 bin tonu ihraç edildi. Türkiye’ye ve üçüncü dünya ülkelerine ihraç için de hükümet ton başına 150 dolar teşvik verdi, 15 bin ton ise iç piyasaya verildi. Üretici iç piyasadan ton başına 270 Tl alabildi, burada görülmesi gereken tek şey tüccarların üreticilerin sırtından kazanmış olmaları, devletin de seyirci kalmasıdır ne yazık ki .”
“Bahçelerin yüzde 50’si tuzlandı”
Gökhan Saraç (Kıbrıs Türk Narenciye İhracatçılar Birliği)
“Bizim ihracatımızı etkileyen en önemli faktörler üretimden kaynaklı elbette. Öncelikle kalite ürün olması gerekiyor, bu kapsamda tatlı su olması şart ama bahçelerin yüzde 50’si tuzlandı. Suyun kalitesi olmadığı zaman elbette ki ürünün kalitesdi de düşüyor. Bakım yok, üretici gerçek manada ektiği ürünün bedelini alamaz noktaya geldi. 83 bin ton ürün bu yıl bedellendirildi. 33 bin ton tüccar aldı , 40 bin ton Cypruvex, 40 bin ton ise dalında kaldı. Üretici devlete verdiğinin ve dalında kalan malın karşılığını alamadı. Alamadığı gibi su borcunu, gübre borcunu ödeyemedi. Yeni dönem için çok zorlanmaktadır üreticiler. Güzelyurt Asil Nadir’den sonra çöktü, bir de buna ABAD kararları eklenince üretim ve ihracat ciddi bir sekteye uğradı. Valencia o dönemde birçok yere ihraç edilebiliyordu. Şimdi yapamıyoruz, en azından o dönem kadar çünkü artık onlar da üretiyor bizde rekolte eskiye oranla iyice düşmüştür.
“8 yılda, 150 bin tondan 80 bine düştü”
Son 8 yıl içinde narenciye 150 bin ton’dan 80 bin tona düştü. Bu şekilde giderse tahminim 2 yıl içinde 50 bin tona düşer. Umudumuz tamamen Türkiye’den gelecek olan suya bağlandı. Bizlerin ihracatında olması gereken bir başka unsur da ürünlerin çeşitlendirilmesi konusudur. Yeni çeşitler olmalıdır ve zamana yayarak bunu hayata geçirmek şart oldu, gelişen dünya koşullarına başka türlü ayak uydurmak mümkün değildir. Mevcut valencia ağaçlarının yeni pazarlara açılama yöntemiyle, çeşitlendirilerek girmesi gerekiyor. Ne yazık ki bu konuda da üretiyi teşvik eden yok, olmadığı gibi Tarım Bakanlığının da bu yönde bir girişimi yoktur. CTP hükümete geldiğinden beridir bizlerle bir kez bile resmi makamlarda görüşmemiş, görüşalışveişinde bulunmamıştır.
“2 yıl içerisinde üretici yok olacak”
Biz ihracatçılar olarak kendilerine bir şura oluşturma teklifinde bulunduk, bu şurada sektörün de sorunları göz önünde tutularak bir takım projeler üretelim dedik ama buna da yaklaşmadılar. Çok ciddi söylüyorum eğer birşeyler yapmazsak 1-2 yıl içerisinde üreticiler yok olma noktasına gelecektir. Yaşanan bir başka sorun da teşvik konusundadır. Teşvik primleri doğru ve zamanında açıklanmalıdır.”
Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2014, 09:53