Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'de tek yanlı doğalgaz arama faaliyetleri bölge barışına da tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, Rum tarafının tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge'nin (MEB) geçersiz olduğunu belirtiyor.
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Akdeniz'deki MEB sahasında Kıbrıs Adası etrafında 6 ve 12 millik karasuları olduğunu belirterek Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği MEB'in geçersiz olduğunu söyledi.
Rum tarafının Türkiye ile bu konuda anlaşması olmadığını ifade eden Atun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Türkiye arasında kalan 3. parselin Rum tarafının olmadığını, 4. 5. ve 6. parsellerin Türkiye'nin MEB'i ile örtüştüğünü kaydetti.
Atun, Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği MEB ile Türkiye'nin MEB haritasının yarı yarıya örtüştüğüne işaret ederek Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği MEB sahasındaki 4, 5 ve 6'da doğalgaz arama faaliyetlerini tek taraflı yapmak istediğini bildirdi.
"ENI sondaj gemisini geri çekmek zorunda kaldı"
İtalyan ENI şirketinin Saipem 12000 sondaj gemisini geri çekmek zorunda kaldığını anımsatan Atun, şirketlerin borsaya kayıtlı olduğunu, uluslararası firmaların münazaalı yerlere yatırım yapmak istemediğini ifade etti.
Ata Atun, Rumların Akdeniz'de çıkacak doğalgazın Kıbrıs Türk tarafıyla ortaklaşa değerlendirileceği kararı çıkana kadar bu muallak durumun devam edeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ada üzerinde 1960 Anayasası'na göre Türkiye'nin garantörlüğü var. Bir de ittifak anlaşması var. Türkiye'nin, garantörlüğü dolayısıyla Ada'ya herhangi bir saldırı olursa müdahale etme hakkı var. Askerin hala Ada'da bulunmasının sebebi 1960 Anayasası'na hala daha dönülmediği için. Uluslararası anlaşmalara tamamen uygun Türkiye'nin Ada'daki varlığı. Rumlar bu yüzden 'garantörlük kalksın, Türkiye Ada'dan elini çeksin' diyor."
Kahveci: Rumlar, Kıbrıs sorununu geriyor
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs Kampüsü Uluslararası İlişkiler Uzmanı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayriye Kahveci, Türkiye ile KKTC'nin, kıta sahanlığı ile 2011 yılında yapılan anlaşmalar çerçevesinde MEB sahasını belirlediğini söyledi.
Belirlenen parsellerin tamamen örtüşmese bile çakıştığını ifade eden Kahveci, İtalyan şirketi ENI'nin Türkiye ile çakışan parseli tercih etmemesinin dikkat edilmesi gereken bir mesele olduğunu bildirdi.
Kahveci, Türkiye'nin, KKTC ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde ENİ şirketinin 3. parseldeki doğalgaz arama faaliyetlerine müdahale ettiğini, sondaj gemisinin de dün bölgeden ayrıldığını dile getirdi.
Rum tarafının, Akdeniz'de tek yanlı doğalgaz arama faaliyetlerinde bulunmasının Kıbrıs sorununu da geren bir davranış olduğuna dikkati çeken Kahveci, "Mesele, Ada etrafında doğal kaynaklar varsa bunların aranması, geliştirilmesi, çıkarılması, piyasalara satılması süreçlerinde Kıbrıslı Türklerin söz sahibi olma meselesidir. Bu sırf Kıbrıslı Türkler için ekonomik bir kaygı değildir." ifadelerini kullandı.
Rum lideri Nikos Anastasiadis'in "Kıbrıs sorunu çözülene kadar Kıbrıs Türklerinin hakkı ortak bir fonda toplansın" açıklamasını da değerlendiren Kahveci, bunun "Kıbrıs sorunu devam ettiği sürece Kıbrıslı Türklerin bu sürecin ilerletilmesinde söz sahibi olamayacağı" anlamına geldiğini sözlerine ekledi.
Saipem 12000 Fas’a doğru ilerliyor
Öte yandan Limasol’da yakıt ikmali, teçhizat yükleme ve boşaltma nedeniyle demirli bulunan ENI şirketinin sondaj gemisi Saipem 12000’in dün sabah Fas’a doğru yola çıktığı bildirildi.
Rum haber kaynaklarına göre, keşif amaçlı gaz arama yapacağı bölgeye ikinci kez girme girişimi başarısızlıkla sonuçlanan geminin kıyıdan 17 deniz mili uzaklaştığı belirtilirken, Saipem 12000’nin 3 destek gemisi Vos Prime, Vos Purpose’un ekipman yükleme ve boşaltma ile yakıt ikmali düzenlemeleri yaptığı ifade edildi.
Gemi, 3 hafta önce Türk Donanmasına ait gemilerce 3. Parsele girmeden durdurulmuş, konu 2 haftaya yakın süre çözümsüz kalmıştı. Geçtiğimiz Cuma ikinci bir girişimi de engellenen gemi Limasol’a demirlemişti.
Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2018, 12:34