banner564

Onlar şimdi nerede ne yapıyor

Parlamento dışında siyaset çalışmalarını sürdüren Sonay Adem, hükümetin icraatlarını pek başarılı bulmuyor ve yolsuzlukların üzerine gidilmediğini söylüyor “Değişim erken olmalı”

Onlar şimdi nerede ne yapıyor
banner598
Çiğdem AYDIN
   Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gazimağusa eski milletvekili Sonay Adem, seçimleri neden kaybettiğini ve CTP içerisinde yaşanan son gelişmeleri Diyalog Gazetesi’ne değerlendirdi.
   “Hesap sorulması” yönünde son 4 yıldır mecliste dile getirdiği ve bazı çevrelerce ‘öfkeyle’ karşılanan mücadelesinin bir sonucu olarak seçimi kaybettiğini savunan Adem, kaynağı belirsiz paraların hesabını sormanın CTP’nin görevi olduğunu söyledi.
   Genel seçimler sonrasında CTP içerinde oluşturulan araştırma komisyonlarını da eleştiren Adem, “Böyle komisyonların kurulmasını gereksiz buluyorum. Sadece MYK üyelerinin elinde bulunan raporlar nasıl basına sızar. Ben MYK üyesi olsam derhal istifa ederdim” diyerek tepkisini dile getirdi.  
   “Son seçimi, diğer bütün seçimlerden farklı yorumlanmaya muhtaç bir seçim olarak değerlendiriyorum” diyen Sonay Adem, en başarısız milletvekillerinin yeniden seçildiğini, iş yapan vekillerin ise meclise giremediğini iddia etti. Siyaseti bırakmaya niyeti olmadığını, kurduğu ofiste çalışarak parasız da milletvekilliği yapılabileceğini göstermek istediğini ifade eden Adem, seçim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.

CTP’de yeni siyaset yok
   CTP içindeki ‘yeni siyaset’ söylemlerini de eleştiren Adem,  “Kimse kusura bakmasın ama parti içerisinde yeni siyaset ortaya koyan birini görmedim” dedi. Adem, “Şu anki hükümeti başarısız buluyorum. CTP, ‘yolsuzlukların üzerine gidilecek’ demişti, şu ana kadar bunu göremedim “ diyerek, hükümete eleştirilerde bulundu.
   Adem, Diyalog muhabirinin sorularını şöyle yanıtladı:
   
Soru: CTP’de Genel Sekreter, Genel Başkan’a karşı yarışıyor. Bu durumu, CTP’nin geleneklerini de göz önünde bulundurarak değerlendirir misiniz ?  
   Adem: Eski siyaset ve yeni siyaset diye bazı şeyler tabi ki kamuoyunda tartışılıyor. Bazı yazarları okuyorum, CTP’yi tahlil ettiklerini sanıyorlar. Aslında elma ile armutları karıştırarak yazılıyor o yazılar. Örneğin, Türkiye’de siyasi partileri takip eden ve onlar hakkında yorumlar yazan yazarları sık sık okuyorum. Gerçekten çok güzel tahliller yapıyorlar ama bizim küçücük ülkemizde ne yazık ki öyle değil. Kimse kusura bakmasın ama CTP içerisinde yeni siyaset ortaya koyan birini görmedim. Bu kadar açık ve net söylüyorum çıktı birileri ve ‘biz işte bu yeni nesille yeni siyasetle ortaya çıkıyoruz’ yok öyle bir şey.
   Üç dört yıldır geliştirilen ve bazı medya organları tarafından da desteklenen ‘yaşlılar gitsin’ propagandası yapılıyor. Bizim Cumhurbaşkanı 75-76 yaşında Cumhurbaşkanlığı yapıyor, hatta seçime yönelik entrika da yapılıyor Demokrat Parti- Ulusal Güçler (DP- UG) ve UBP içerisinde tekrar aday olsun diye. Bu konular konuşulmazken işte 57 yaşlarda olan CTP‘lilerin yaşlandığı ile ilgili bir kampanya yürütüldü, şimdi tam zamanıdır bence Asım Akansoy‘un aday olması, çok iyi oldu. Şimdi liyakadı Asım bey görecek, kim liyakatlıdır değildir göreceğiz. Yani bugüne kadar işte ‘yaşlılar gitsin’ diyerek propaganda yürütenlerin  işte örneği ve önlerinde bir alternatif var. Genç bir siyasetçi arkadaşımız CTP ‘nin Genel Başkanlığına aday olmuş, hade bakalım şimdi tam zamanıdır.” 
Soru: Siz Asım Akansoy’u neden destekleyeceksiniz ? 

Adem: Arkadaşların bugüne kadar gerçekleştirdikleri değerlendirmeler çerçevesinde genç bir siyasetçi olarak ben Asım’ı destekleyeceğimi net bir şekilde söylemek istiyorum. İkincisi Sayın Özkan Yorgancıoğlu bazılarının söylediği çerçevede ‘iki tane seçim kazandı onun için başarılıdır’ görüşünü doğru bulmadığımı da söylemek isterim. CTP iki tane seçimde de Lefkoşa Türk Belediyes’ini kazanmış, bu son milletvekilliği seçimlerinde de birinci parti çıkmıştır. CTP’nin aldığı oy oranları ekonomik ve sosyal koşullara uygun bir oy oranı olarak değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum. Hükümetin bugüne kadar olan performansını da, doğrusunu söylemek gerekirse, çok da başarılı bulmuyorum. Bu açıdan değişimin daha erken olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü her geçen gün CTP’nin alehine olabileceğini değerlendiriyorum.” 

Komisyon talep etmedim ama konuştum
   Soru : CTP içerisinde sürekli araştırma komisyonları kuruluyor?  CTP sürekli  kendi  içerisinde kendini araştırır noktaya gelmiş gibi görünüyor. Bir sol bir partiye uygun mudur?


  Adem: Elbette şunu açık söyleyeyim seçimler nedeniyle herhangi bir araştırma komitesi kurulmasını ben talep etmedim, ben seçimi kaybettim. Bir çok oyunlar oynandı Mağusa’da, fakat ben asla böyle bir talepte bulunmadım. Ama arkadaşlar soruşturmak istediler, bu komisyona görüş vermek konusunda terredüt gösterdim, ancak arkadaşlar çok ısrar edince bende görüşümü beyan ettim. Kendini mağdur hisseden de hissetmeyen de bu raporun dışarıya sızdırılmasını hoş karşılamadı. Bu doğru bir yaklaşım değildi. Özellikle bu kadar disiplinli bir partinin bununla övünen bir partinin bir raporunun gazetelerde çıkması gerçekten şüphe götüren bir olaydır. Yani herşeyini kamuoyunda tartışan bir partinin bile böyle bir vakası yoktur, olmamıştır. Bu açıdan durumu değerlendirdiğimizde ortaya tuhaf bir durum çıkıyor, bunun üzerine de parti meclisi ‘kim çıkardı bunu ortaya’ diye başka bir komisyon kurmuştur ki bunun doğru olmadığını düşünüyorum, karşı çıktım ve oyumu ‘hayır’ verdim. Çünkü sadece MYK üyelerinin elinde olan bir raporun kamuoyuna sızması ile ilgili bir araştırma komisyonu kurulması abesle iştigaldir. Ben MYK üyesi olsaydım o MYK’da durmaz istifa ederdim. Ben birşey çıkacağını sanmıyorum  o işten. Bana göre zaman kaybı, tabi komisyon toplanırsa !”

Farklı bir seçim oldu

   Soru : Sizce KKTC’de yapılan erken  Genel Seçimi neden kaybettiniz? 


   Adem: Her insan seçime katılır , seçime katılan her birey seçimi kaybedebilmeyi göze alarak katılır. Önemli olan seçimlerde yurttaşın özgür bir şekilde oyunu kullanarak, kendisini temsil edecek, gerek partilere gerekse bireyleri belirlemesidir. Bu son gerçekleştirilen seçimler kendi  içinde diğer bütün seçimlerden farklı yorumlanmaya muhtaç seçimler olarak tarihimize geçti. Çünkü bir kere sağlıklı olarak siyasetin ölçülebilir kriterlerini ters yüz eden sonuçların ortaya çıktığına inanıyorum. Sebebi de seçim öncesi, başta ben olmak üzere Tempobet genel olarak siyasi partiler, sivil toplum örgütlerinin genel olarak bir görüşü vardı ki, ülkede doğru gitmeyen birşeyler var; KKTC’de bunca zaman oluşan meclislerin en başarısız döneminin yaşandığı bir durum ortaya çıkmıştır. Yasalar doğru dürüst çıkmamış, meclis gerektiği oranda toplanamamış, denetim görevinin yapılmasına ne yazık ki Ulusal Birlik Partisi (UBP) kendi  içerisindeki sorunlar nedeniyle fırsat verdirtmemiştir...En başarısız olarak addedilen bireyler ne yazık ki en üst sıralarda seçimleri kazanmışlardır. Mecliste önemli katkı sağlayan, gerek yasalar gerekse denetim anlamında görev üstlenen milletvekilleri ise ne yazık ki bu seçimlerde iyi bir sonuç alabilmiş değiller. 

Seçim yasası değişmeli
   Her siyasi parti açısından bu seçim sonuçları ciddi bir analize tabi tutulmalıdır. İlk olarak seçim sistemi artık toplumu kucaklayabilecek noktadan uzaklaşmıştır. Bu seçimlerden önce de konuşulan ama bir türlü siyasi partiler içerisinde dar grupculuğu hedef alan kesimlerin davranışları nedeniyle geçirilen bir seçim yasasının her seçim bölgesi çerçevesinde düzenlenmesi artık kaçınılmazdır. 
İkincisi de aslında toplumda ekonomik ve sosyal ilişkilerde önemli değişiklikler yaşanıyor. Ekonomik ve sosyal ilişkilerin değişmesi nedeniyle sağdaki ve soldaki siyasal partiler içerisinde en büyük partiden en küçük partiye kadar huzursuzluklar var.
   
UBP zehir CTP panzehir
   UBP’yi geçmişten bugüne kadar konumlandıracak olursak, ‘devleti kuran parti’ olarak görülmesinin yanısıra, esas itibariyle ekonomik ve sosyal ilişkiler çerçevesinde konumlandırmamız gerekirse maalesef ganimet huryasının üzerine konumlanmış, onun sözcülüğünü günümüze kadar yürüten ve aşırı milliyetçi bir uslup takınarak, Kıbrıs konusunda da çözümsüzlüğü kendine redakte ettiği bir yapı içerisine gelmiştir. 
   CTP ise bunların tersi, emek eksenli politikalar yürütüyor. Yani kısaca şöyle tarif edecek olursak; UBP zehir ise CTP panzehirdir. Günümüzde ise o geçmiş yapıda önemli sarsıntılar var. Ülkemizde ekonomide gittikçe önemli bir daralma varken, bu daralma yanısıra bazı ilişkiler içerisinde geçen, 1990‘larda ortaya çıkan ve gittikçe palazlanan yeni bir sermaye kesimi var. Ne yazık ki bazı sol gruplar da bu sermaye kesiminin sözcülüğüne malesef soyunmak istemektedirler. 
 
Soru : 1990‘lardan beri ortaya çıktığını iddia ettiğiniz sermaye gruplarının sözcülüğünü yapan sol gruplardan bahsettiniz, CTP bunlardan biri mi ? 


   Adem:Ben burada  Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni kastetmedim”
    Soru: CTP içerisinde bazı gruplar mı ?” 
   Adem: Onu herkes anlar...Bu çerçevede olayı
değerlendirdiğimizde yeni ilişkiler içerisinde malesef siyaseten birey olarak konumlandırılmak gerekirse, bunu partimizden ayrı düşünmek mümkün değil. CTP’nin en önemli özelliklerden bir tanesi de yolsuzlukların üzerine gidilmesini savunan bir siyasi hareket olmasıdır diye düşünüyorum. Yani temiz siyaseti öne çıkaran bir parti olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz bu kötü 4 yıl içerisinde aslında vurgu yapılan ve çeşitli çevreler  tarafından da öfkeyle karşılanan hesap sorulması konusuyla ilgili olarak yürütülen mücadelenin sonuçlarından bir tanesi, benim seçimi kaybetmemin esas nedenlerinden birisi olarak değerlendirilebilir. 
   Şu andaki hükümetin, temel görevlerinden bir tanesinin yolsuzlukların üzerine gidilmesi olması gerekirken, bu konuda adım atılmaması bence çok manidardır . O zaman başta ben olmak  üzere belli çevreler şu soruyu sormada haksız sayılırlar mı; seçim  öncesi oluşan ittifak devam mı ediyor ? Bir kere benim en tabii hakkımdır, bu toplumun ezici çoğunluğunun da hakkıdır insanlar farklı çerçevede oy kullanmış olabilirler ama kaynağı belirsiz trilyonların hesabını sormak CTP’nin göreviydi sanırım. Bunu geçiştirmek mümkün değildir. İlgili banka kara para aklama nediyle bir kaç ay önce 2.48 milyar dolar cezaya çarptırılmıştı, bu bizim üzerinde durduğumuz kaynağı belirli olmayan paranın üzerine gidilmesinin ne kadar zaruri olduğunu açık ve net bir şekilde göstermektedir. Benim beklentim hükümetten, hiç bir şey yapmadan öncelikli olarak yolsuzlukların üzerine gitmesidir. Mecliste bunları çok sıraladık tekrar etmeye gerek yoktur. Meclis tutanakları ne söylediğimizi açık ve net bir şekilde göstermektedir bunların üzerine aktif bir şekilde gidilmesini  istiyorum takip ediyorum, benim gibi kamuoyuda takip ediyor. 

Karma çetesi oluşturuldu
   Soru : Seçim öncesi Gazimağusa için nasıl bir seçim stratejisi yürütüldü ? 


   Adem: Bütün bu söylediklerim, Gazimağusa’da seçim öncesi oluşturulan ve bizim onu da ‘karma çetesi’ olarak nitelediğimiz siyasi tavrın netleşmesini çok daha açık bir şekilde ortaya seriyor. 
   Soru: KKTC siyaseti size ne öğretti?


   Adem:Siyaseti sadece milletvekiliği olarak değerlendirmek ve o kalıplar içerisinde kalarak belli sonuçlara ulaşmak bizi doğru bir noktaya götürmez diye düşünüyorum. Elbette kendi içerisinde milletvekili olmanın, parti yöneticisi olmanın, herhangi bir yönetici vasfınızın olmadığı koşullarda dahi ayrı ayrı insan hayatında biriktirdiği belli deneyimler vardır.  Ben CTP içerisinde bir çok görev yaptım ve CTP tarihi içerisinde genel anlamda siyaseti süzgeçten geçirebileceğim bir deneyim elde ettiğime inanıyorum. Şuna vurgu yapmak isterim ki, insan geriye dönüp baktığında bireyler bazında katkı yapmamız bakımından olayı değerlendirmeye değil, toplumsal olaylara konulan katkının ne olduğuna bakmak gerekir. Bu konuda gerek partime gerekse bu ülkenin gelişmesinde karınca kararınca katkı yaptığıma inanıyorum.
   Soru: Aktif siyaseti bırakmayı düşünüyor musunuz ? 
   Adem: Siyaset bırakılamayacak kadar büyük ve her zaman insan ihtiyaçlarını belirleyen bir faktördür diye düşünüyorum. Dolayısıyla bir insan aklının kestiği günden itibaren ölene kadar siyasetin içinde olmalıdır, çünkü gönüllü ne tür hareket olursa olsun hepsi siyasi sonuçları olan davranışlardır. Bu açıdan ‘siyaseti bıraktım’ demek kötü bir şeydir.”
   Soru: O zaman, aktif siyasete devam edeceksiniz...
  Adem: Evet devam edeceğim. 
  
Kira katkılarla ödeniyor
   Soru: Kullandığınız ofiste ne yapıyorsunuz? 
   Adem: Şu anda içerisinde bulunduğumuz ofis siyasi çalışma ofisimizdir, yani siyasi bürodur. Buranın kirasını arkadaşların katkılarıyla ödüyoruz, bu çerçevede aktif olarak siyasi faliyetlerin içinde yer almak için bir çaba içerisindeyim. Bazı insanlara da ders vermek için bu büroyu açtım. Sebebi şu, sanki milletvekilliği parayla yapılan bir iş olarak değerlendirilerek küçümsenmeye çalışılıyor, milletvekilliğinin aslında para alınmadan da yapılabileceğini göstermek istiyorum. Burada yürüttüğüm faaliyetlerde, bir milletvekilinin yapması gereken ne varsa yapıyorum, bir tek Meclis Genel Kurulu’na taşıyamıyorum. Sonay Adem geçmişte partisi ve yurttaşlar için nasıl çalışırsa, aynı tempoda çalışıyorum. O açıdan kendimi çok rahat hissediyorum. Köylere gidiyorum, insanlarla konuşuyorum, çok da çağrı alıyorum. Bir program dahilinde geziyorum, sorunlarını not alıyorum ve yardımcı olmaya çalışıyorum, bu şekilde 24 saatimi dolduruyorum.” 

Güncelleme Tarihi: 06 Aralık 2013, 15:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474