Son dönemde sık sık havale geçiren ve sol tarafında güç kaybı yaşayan 27 yaşındaki Danyel Yousuf’a Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen tetkiklerde beyin tümörü teşhisi konuldu. Yousuf, beynindeki 6 santimetre büyüklüğündeki tümörden, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Doç. Dr. Özgür Çelik ve Dr. Hüsnü Koşucu tarafından “Uyanık Beyin Tümörü (Uyanık Kraniotomi)” tekniği ile gerçekleştirilen operasyonla kurtuldu.
Hekim deneyimi ve yüksek teknolojik donanım gerektiren Uyanık Beyin Tümörü (Uyanık Kraniotomi) ameliyatı, dünyada sayılı merkezde uygulanabiliyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen operasyon ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir ilk olma özelliği taşıyor.
Kalıcı hasarların önüne geçiliyor
Hasta ile iletişim halinde gerçekleştirilen Uyanık Kraniotomi; hareket, konuşma, güç kaybı gibi beyin fonksiyonlarını etkileyen sinirlerin korunmasını amaçlıyor. 27 yaşındaki Danyel Yousuf da Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen 2 saatlik operasyonla beynindeki tümörden herhangi bir fonksiyon kaybına uğramadan kurtuldu.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Özgür Çelik başkanlığında gerçekleştirilen uyanık beyin tümörü ameliyatı, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Hüsnü Koşucu, Nöroloji uzmanı Dr. Nurhak Demir, Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanları Dr. Yeşim Taşeli ve Dr. Arda Yaman’ın da yer aldığı kalabalık bir hekim kadrosu ve ameliyathane ekibi tarafından gerçekleştirildi.
Doç. Dr. Özgür Çelik, tümörün beyinden çıkarılması sırasında Uzm. Dr. Nurhak Demir ile koordineli çalıştıklarını, cerrahi işlem devam ederken hastanın nörolojik durumunun sürekli takip edildiğini, yapılan muayenelerle hastanın sol kol ve sol bacaktaki hareket yeterliliğinin sürekli değerlendirildiğini söyledi. Yaklaşık 2 saat süren ameliyat sonunda vücudun sol tarafını hareket ettiren beyin bölgesinden yaklaşık den 6 santimetrelik tümör başarıyla çıkarıldı.
Uyanık beyin tümörü ameliyatının, tümörün çıkarılması sırasında beynin zarar görmesini ve hastada kalıcı hasarlar oluşmasını engellemek için uygulanan sofistike bir teknik olduğunu söyleyen Doç. Dr. Özgür Çelik, “Bu ameliyatı, genel anestezi risklerinden korunmak için bölgesel anestezi uygulamalarıyla yapılan işlemlerle karıştırmamak gerekir. Uyanık ameliyat genel anestezi altında yapılan ameliyatlardan kat ve kat daha risklidir. Uyanık beyin tümörü ameliyatı ile işlem sırasında hasta nörolojik açıdan sürekli muayene edilir, fonksiyonel beyin dokusu haritalandırılarak, beyin fonksiyonları anlık değerlendirmelerle korunur. Böylece tolere edilemeyecek kalıcı ağır hasarların oluşma riski en aza indirgenir” ifadelerini kullandı.
Hasta ve doktor iletişim halinde kalıyor
İnsan kafatası derisi, kemiği ve beyin zarı ağrı lifleri içerirken, beyinde ağrı lifi bulunmuyor. Bu ameliyat total skalp bloğu (kafatası cildinin tamamen ağrısız hale getirilmesi) denilen özel bir işlem uygulandıktan sonra başlıyor. Ameliyatın beyin zarı açılana kadar olan kısmında hastanın konforunu sağlamak için kişi oldukça yüzeysel bir anestezi ile uyutuluyor. Beyin zarı açıldıktan sonra hasta uyandırılıyor. Doç. Dr. Özgür Çelik, “Beyin içerisinde işlem yaparken ağrı ve acı hissedilmez. Bu nedenle ameliyat sırasında hasta uyanık haldedir. Konuşması, kol bacak hareketleri takip edilir. Ameliyat sonrası konuşma bozukluğu ve felç gibi risklerle karşı karşıya kalma riski en aza indirgenir. Beyin içi işlem tamamlandıktan sonra cerrahi katmanların kapatılması aşamasında ise hasta yeniden uyutulur” diyor.
Sayılı merkezde yapılabiliyor
Uyanık beyin tümörü ameliyatları, dünyada üst düzey ameliyatlar sınıfında kabul ediliyor. Bu ameliyat tekniğinin dünyada sayılı merkezde yapılabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Özgür Çelik, “Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde bu ameliyatları gerekli ve uygun hastalarda rutin olarak uygulamaya başladık. Bu ameliyatlar sırasında, tümörle sağlam beyin dokusu arasındaki sınırı belirlemede nöronavigasyon, güçsüzlük gelişme ihtimali olan kas gruplarının elektrofizyolojik olarak takibine olanak sağlayan nöromonitörizasyon ve tümörün beyinden çıkarılmasını kolaylaştıran ultrasonik aspiratör teknolojilerini kullanmaktayız” dedi.
Anestezi verilmiyor
Uyanık beyin tümörü ameliyatı hastaya genel anestezi vermeden yapılan beyin ameliyatı anlamını taşıyor. Yöntem fonksiyonel beyin bölgelerinin gerçek-zamanlı ve tam olarak haritalanmasına olanak sağlayarak, ameliyat sırasında özellikle kalıcı felç ve konuşma bozukluklarının gelişme riskini en aza indirgiyor. Bu nedenle özellikle motor alan ve konuşma merkezinde yerleşen tümörlerin cerrahisinde genel anesteziye göre daha üstün özel bir yöntem olarak kabul ediliyor. Uyanık beyin tümörü ameliyatının kararı titiz bir değerlendirme sonucunda veriliyor. Ameliyat öncesinde çok detaylı radyolojik incelemeler yapılıyor. Özellikle çekilen fonksiyonel MR görüntüleriyle, tümörün fonksiyonel beyin bölgeleri ile olan ilişkisi ortaya konuluyor. Bu doğrultuda cerrahinin uyanık kraniotomi tekniği ile yapılıp yapılmayacağına karar veriliyor. Fonksiyonel bölgede yer almayan tümörler için uyanık kraniotomi tercih edilmiyor. Ameliyat sonrası fizik tedavi desteği de alan ve kendi başına yürüyebilir hale gelen Danyel Yousuf, sol kolunun da kuvvetlenmeye başladığını söyledi. Yousuf, ameliyatı ve ameliyat sonrası tedavisiyle ilgilenen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi doktor, hemşire, fizyoterapist ve tüm sağlık personeline teşekkür etti.
Foto>ydü
DAÜ araştırma görevlileri Devrim Şahin ile Achiri Emmanuel Slovakya’da uluslararası konferansa katıldı
İkisi de sunum yaptı
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi araştırma görevlileri, Slovakya’da gerçekleştirilen “Sınırlara Dönüş” konferansına katıldı. DAÜ’den verilen bilgiye göre, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlileri Devrim Şahin ile Achiri Emmanuel, Bratislava kentinde bulunan Ekonomi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansta, “Avrupa Birliği’nin (AB) Sınırları ve Komşulukları” paneli ve “Orta Avrupa ile Doğu Avrupa’da Göç ve Politika” panelinde sunumlar yaptı.
Bölgesel uzlaşı ve iş birliği şart
2000’li yıllarla birlikte ortaya çıkan küresel ekonomik kriz, ulus ötesi terör, küresel demokratik gerileme ve kitlesel mülteci akını gibi zorluklara değinen Şahin ve Emmanuel, Rusya’nın Ukrayna ve Gürcistan savaşlarının temelinde yatan Moskova’nın Eski-Sovyet coğrafyasında iktidar belirleyici rol ve küresel enerji hegemonyası iddiasının mevcut sorunlara tuz biber ektiğini belirtti. Şahin ve Emmanuel AB’nin Moskova’nın politik baskı aracı olarak kullandığı Rus enerji tekelini kırabilmesi ve enerji kaynaklarını çeşitlendirebilmesi için “AB 2030 İklim Hedefleri”ne uygun bir şekilde fosil yakıt yerine yenilenebilir enerjiye geçişin ve bu bağlamda Akdeniz’de öngörülen Ortadoğu-Afrika-Avrupa Kıtaları elektrik şebekelerini birbirlerine bağlayacak denizaltı enerji nakil hattı projesinin büyük önem kazandığına dikkat çekti. AB’nin hedeflerinin sağlıklı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için bölgesel uzlaşı ve iş birliğinin şart olduğunu sözlerine ekleyen Şahin ve Emmanuel, Doğu Akdeniz’e en uzun kıyılara sahip Türkiye’nin enerji projelerinden dışlanması halinde Ankara’nın Moskova ile iş birliğini güçlendireceğini vurguladı. Şahin ve Emmanuel Suriye’de bulunan üsleri ile artık Doğu Akdeniz’de varlığı iyice hissedilen Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşmasının, Avrasya’da Moskova ile Batı arasında yaşanan rekabet ve kutuplaşmaların Doğu Akdeniz’e taşınması manasına geleceğini iddia etti.