Züleyha KARAMAN
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, askerlik süresinin kısaltılmasının, güvenliği sağlamak için daha çok Türk askerinin adaya gelmesi demek olduğunu belirterek, “Benim istemediğim bir şey bu. Bunu önerenler herhalde bunu istiyor” dedi.
Diyalog’un sorularını yanıtlayan Talat, öneriyi yapanların, “Kıbrıslı Türkler savunmadan tamamen çekilsin, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) bütün savunmayı devralsın” demek istediğini söyledi ve bu yöndeki girişimlere tepki gösterdi.
“Bunu yapacaklarına Güvenlik Kuvvetleri’ni lağvetsinler, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korusun’ desinler. Bunu söylemeye utanıyorlar ama bu önerileri yapabiliyorlar”diyen Talat, bu yöndeki çalışmaları hayretle karşıladığını söyledi.
Parayı kim verecek?
Profesyonel askerliğin de kaynak sorunu olduğunu belirten Talat, “Parasını kim verecekmiş, önerenlerin parası mı var, kaynak mı buldular, gösteriyorlar mı. Bu olacak şey değil” ifadesini kullandı.
“Biz askerlik yapmayalım da Türk ordusu bizi korusun” demenin yanlış olduğunu vurgulayan Talat, “Eskiden biliyorum Güvenlik Kuvvetleri’nin kontrolünde bulunan bölgeler gittikçe daraldı, şu anda çok az bölge Güvenlik Kuvvetleri’nin kontrolünde. Sınırların hemen hemen hepsini Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri koruyor, bunu önerenler gerçekleri görmüyor mu” diye konuştu.
Hükümete eleştiri
Koalisyon hükümetinin henüz halkın beklentilerin, yerine getiremediğini ve yapması gereken çok iş olduğunu kaydeden Talat, ekonominin çok kötü olduğunu, önceliğin ekonomi olması gerektiğini söyledi.
Ekonomiyi büyütme gayreti içinde olunması gerektiğini ifade eden Talat, ülek insanının bir akıl tutulası yaşadığını da kaydetti.
Ankara şok yaşadı
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun Ankara ziyaretinin geç kalınmış bir ziyaret olduğunu belirten Talat, seçim sonrasında KKTC’deki her şeyin Ankara’nın istediğinin tam tersine geliştiğini ve oluşan durumdan Ankara’nın ‘birazcık’ şok yaşadığını söyledi.
Türkiye’nin gereksiz yere KKTC’deki iç siyasete müdahale ettiğini dile getiren Talat, “Ankara birazcık şok yaşadı, buradaki gelişmelerle. Tepki de ortaya koydu anladığım kadarıyla, o nedenle bu davet gecikti. Ama sonuçta halkın iradesidir, halkın iradesine kimse karşı çıkamaz” dedi.
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Diyalog’un güncel konulara ilişkin sorularını söyle yanıtladı:
Soru:Güney Kıbrıs’ya yoğun bir ekonomik kriz yaşanıyor, KKTC’de de özellikle dövizin artışıyla kriz derinleşiyor. Bu durum çözümü nasıl etkiler?
Talat:Çözüm olsaydı ne Kuzey’de ne Güney’de bu kadar olmazdı, bu gayet açık. Bu durumun, çözümü olumlu yönde etkilemesi lazım normalde. Ama bu biraz da liderlerin becerisine, siyasi güçlerinin becerisine bağlı. Sadece iki lideri kastetmiyorum, liderler derken, partiler ve diğer toplum liderlerinden bahsediyorum, sivil toplumda dahil olmak üzere.
Soru:Uzunca bir süredir köy gezileri yapıyorsunuz, Nisan 2015’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik halkın nabzını mı tutuyorsunuz, halktan ne tür bir tepki alıyorsunuz?
Talat:Seçimlerde aday olsam da olmasam da sonuçta ikinci cumhurbaşkanıyım. İkinci cumhurbaşkanı evine kapanamaz, böyle bir hakkı yok zaten. Halk onu bir dönem, hemde Kıbrıs Tük tarihinin en önemli dönemecinde çok önemli görevlere getirdi. Daha önceki bakanlıklarımı saymıyorum, Annan Planı gündemdeyken halk beni, en kıritik aşamada başbakan yaptı, sonra cumhurbaşkanı yaptı. Şimdi ben artık bu görevde değilim diye halktan tamamen kopacağım! Böyle bir şeyi ben düşünemem. Bu hiç bir zaman olmayacak.Yani, aday olsam da aday olmasam da olmayacak. Aday olmazsam ben yine devam edeceğim.
Soru:Ama köy ziyaretleriniz aday olacağınız yönünde yorumlanıyor?
Talat: Yorumlanabilir. Benim adaylığım şunlara bağlıdır; çözümün bana ihtiyacı var mıdır? Onun için ‘Sayın Eroğlu çözerse ben aday değilim onu desteklerim’ dedim.
Aday gibi konuştu
Soru: İhtiyaç olup olmadığı neye göre ortaya çıkacak, belirlenecek?
Talat: Şuna göre, çözüm elde edilirse ihtiyaç olmaktan çıkacak.
Soru:Demek ki size ihtiyaç var, ufukta çözüm gözükmüyor?
Talat: Şuan itibariyle gözükmüyor.
Soru: O zaman aday mısınız?
Talat: (Burada gülerek cevap verdi)Henüz değil, onu son güne kadar, makul döneme kadar izlemek lazım. İkincisi halk istiyor mu, benim bu göreve gelmemi. Bu da çok önemli. Yani ikinci cumhrubaşkanı olarak ben eğer halkın benim bu göreve gelmemi istemediği bir izlenim edinirsem niye aday olayım. Halk beni o göreve getirdi, yaptım yapacağımı! Demek ki onun ötesinde bana ihtiyaç yoktur derim, köşeme çekilirim. Ama benim köşem evde oturmak değil, hobilerim var, hobilerimi yerine getiriyorum zaten, ama halkla da teması kesmedim ve kesmeyeceğim.
Soru: Halkla temas sırasında, gördüğünüz ilgiden sizi isteyip istemediklerini anlıyorsunuzdur.
Talat: Benim gördüğüm, hemen hemen bütün insanlar, çözüm konusunda beni, bu konuyla ilgili, bu konuyu misyon edinmiş birisi olarak görüyorlar. Sorularından, davranışlarından bunu anlıyorum. 2015’e daha vakit var. 2014’ün başındayız, üstelik seçimler Nisan 2015’de. Önümüzde 1 yıl 3 ay var. Dolayısyla o makul bir zamana kadar, herhangi bir şey yapmadan ve Kıbrıs sorununun çözümü için katkıda bulunabilirsem, bulunmaya çalışarak devam edeceğim. Sonra düşüneceğiz.
Hükümet henüz halkın beklentilerini yerine getirmedi
Soru: CTP-DP-UG hükümetinin icraatları sizi tamnin ediyor mu, beklentileriniz nedir, hükümet ne yapmalı?
Talat:Kötü şeyler yapmadılar diyebilirim. Ama halkın beklentilerini de şuana kadar yerine getirmiş değiller. Yapılacak çok şeyler var. Meclis bir takım çalışmalar yapıyor, bazı yasalar geçiriyor, ama yapacağı daha çok iş var, yasalar bakımından. Ama bunun yanısıra hükümetin de yapacağı çok iş var.
Soru: Neler yapmalı, öncelik ne olmalı?
Talat: Ekonomi çok kötü. Öncelik ekonomi. Yani kamu görevlilerinden çok esnafın durumu çok kritik. Ama o da kamu görevlileri ile bağlantılı. Eğer kamu görevlilerin alım gücü düşerse esnaf çalışamaz. Aylardır memurlara doğru dürüst artış yapılmadı, en son şimdi yapılıyor. Önemli olan kamu görevlilerinin alım gücünü yükseltmek, daha doğrusu toplumun bütünün alım gücünü yükseltmek ki bu da serbest çalışan esnaf ve zanaatkara, küçük işletmeye olumlu olarak yansısın, tabi büyük işletmelere de. İnsanların alım gücü yükselirse, gerek sanayi tesilerine, gerekse tüccara, sanayiciye tümüne, büyük, küçük üreticiye, hayvancıya, çiftçiye yansıması olumlu olur. Alım gücü yükselmeze bu ekonomik sıkıntı devam eder gider.
Soru: Hükümetin ekonomiyi iyileştirmesi için ne yapması gerekiyor?
Talat: Hükümetin ekonomide, üretimi teşvik edecek konuları gündeme getirmesi lazım. Bu da Türkiye ile bir iş birliğini gerektirir. Zaten Türk Lirası kullanıyoruz ve bizden kaynaklanmayan nedenlerle Türk Lirası değer kaybetti, dolayısıyla Türkiye ile işbirliği yapmadan bu konuda adım atmak mümkün değil. Son zamanlarda Türkiye ile yapılan temaslar, başbakanların görüşmeleri önemlidir diye düşünüyorum.
Soru:Hükümet ortaklarının uyumunu nasıl buluyorsunuz?
Talat: Onu yakından bilmiyorum. Benim en büyük sıkıntım hükümetlerde, her bir bakanlığın, o bakanın ve o partinin ‘kurtarılmış bölgesi” gibi görülmesiydi ki sanki o durum devam ediyor gibi bir hissim var. Partizanlık değil, partilerin kendi bakanlıklarını kendilerinin görmesi, yani bütün hükümetin değil, kendi partilerinin. Parti sanki orada faaliyet yürütüyor, sanki öbür bakanlıklar yok, onların icraatları önemli değil gibi.
Türkiye gereksiz yere müdahale etti
Soru:Başbakan Yorgancıoğlu’nun Ankara ziyaretinin çok geç gerçekleşmesi, Ankara ile bu hükümet arasında ‘soğukluk olduğu’ şeklinde yorumlandı.
Talat: Geç kaldığı doğrudur. Türkiye gereksiz yere buradaki iç siyasete müdahale etti. Özellikle Ulusal Birlik Partisi (UBP) döneminde. Tabi bunu UBP davet etti, o ayrı konu. UBP davet etti, Ankara da bu yanlışı yaptı. Her şey Ankara’nın istediğinin tersine gelişti. Her şey. Bu da gösteriyor ki; halk bu yaklaşıma rağbet etmiyor, halk bu yaklaşıma karşıdır. İşte Ankara birazcık şok yaşadı, buradaki gelişmelerle. Tepki de ortaya koydu anladığım kadarıyla, o nedenle bu davet gecikti. Ama sonuçta halkın iradesidir, halkın iradesine kimse karşı çıkamaz.
Soru:Ankara randevusu, seçim sonrası burada oluşan yapıya tepki olarak mı gecikti?
Talat: Hepsi, en baştan itibaren adın, adım adım bu noktaya kadar geldi. Benim izlenimim tepki yönünde.
Yapılan protokole uyacaksın
Soru: İmzalanan ekonomik protokol var, seçim öncesi CTP de, DP de protokolü eleştirdi. Başbakan Yorgancıoğlu, geçen Aralık ayında ekonomik protokolle ilgili mutabakat zaptı imzaladı, bu konduki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorusunuz?
Talat: Elektrikleri ilgili bazı düzenlemeler yaptılar ve mutabakat zaptı imzaladılar. Başka çare varmıydı ki?. Yani devletin devamlılığı var. Yapıldı bir protokol o protokole uyacaksınız tabiki. Yani siz ‘ben o protokole uymam’ diye gelirseniz ve protokolü lağvederseniz o zaman kendi yağınızla, kendi ciğerini kavuracaksanız, buyurun yapın. Ben bunu o günlerde de söyledim, seçim kampanyası sırasında da söyledim; kimse protokolü iptal edeceğiz diye yola çıkmasın, edemez dedim. Ancak revize eder. Zaten CTP’de revize edeceğiz dedi. Revizede nasıl olur, iki tarafın mutabakatı ile olur. Diğer taraf ‘hayır’ derse yapamazsınız.
Askerlik tartışmaları
Soru: Askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili tasarı meclis komitesinde görüşülmeye başlandı. Askerlikle ilgili görüşünüz nedir?
Talat:Şu an görüşüldüğü için bir şey söylemem mümkün değil ama prensip olarak ben şuna bakıyorum; burada Güvenlik Kuvvetleri’nin ihtiyacı önemlidir. Güvenlik Kuvvetleri’nin ihtiyacı buna cevaz verir mi vermez mi? Cevaz vermiyorsa askerliği kısaltmak demek güvenliği sağlamak için daha çok Türk askeri demektir.
Soru: Bu istenilen bir durum mu?
Talat: Benim istemediğim bir şey bu. Bunu önerenler herhalde bunu istiyor. Bunu savunanlar ve bunun bayraktarlığını yapanlar bunu istiyor; Kıbrıslı Türkler savunmadan tamamen çekilsin, Barış Kuvvetleri (KTBK) bütün savunmayı devralsın. Bunu yapacaklarına Güvenlik Kuvvetleri’ni lağvetsinler, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri bizi korusun’ desinler. Bunu söylemeye utanıyorlar ama bu önerileri yapabiliyorlar. Ben hayretle karşılıyorum doğrusu.
Soru:Profesyonel askerlikten de bahsediliyor?
Talat: Parasını kim verecekmiş, önerenlerin parası mı var, kaynak mı buldular, gösteriyorlar mı? Bu olacak şey değil. Bu sağduyulu, ülke sorumluluğuna sahip insanların yapabileceği bir şey değil. Askersiz Kıbrıs hepimizin arzusudur da ona erişebilmek için Kıbrıs sorununun çözülmesi lazım. Ama bugün o olmadığına göre ‘biz askerlik yapmayalım da Türk ordusu bizi korusun’ demek yanlış. Benim söylediğim o. Ama eskiden biliyorum Güvenlik Kuvvetleri’nin kontrolünde bulunan bölgeler gittikçe daraldı şuanda çok az bölge Güvenlik Kuvvetleri’nin kontrolünde. Sınırların hemen hepsini Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri koruyor, bunu önerenler bunu görmüyor mu?
Soru: Ülkede Euro kullanımına geçilmesini konuşanlar da var...
Talat: Ben ekonomist değilim. Euro’ya geçmek eğer bir günde olacak bir şey ise ve Türkiye’nin bunun için destek olmasını istemeye gerek yoksa geçilsin. Ama ‘Türkiye bize bundan sonra para bozdur da Euro gönder’ diyeceksek o zaman onu Türkiye’ye sormak lazım. Euro yollar mı yollamaz mı...Bunu ekonomistler konuşsun. Ekonomistlerden bunu destekleyen birini son zamanlarda duymadım.
Bu ülke insanı bir akıl tutulması yaşıyor
Soru:Halka mesajınız nedir?
Talat:Halk eğer ekonomik krizden kurtulmak isterse, benzinin pahalı olmamasını isterse, elektriğin pahalı olmamasını isterse çözüme odaklanmalıdır. Yani benzine zam kaçınılmazdı, döviz fırlamışken. Dövizle aldığınız bir şeyi aynı fiyatta tutamazsınız.Yakında elektirk de zamlanacak, zam yapılmasın demek yanlıştır, tabiki zamlanacak, çünkü petrolle üretiliyor. Elektriğe zam yapılmamasını istiyorsanız, ya Kıbrıs sorunu çözülerek, işte Euro kullanımına geçeceksiniz ya da, çözümlenemiyorsa,Türkiye’den elektrik getirme projesi hazırlayıp, Türkiye’den ucuza elektrik getireceksiniz, başka çareniz yok ki.
Elektrik zamlanmasın demek, kurum daha da borçlansın, fazilerini de biz ödeyelim demektir. Şu anda hala malliyetin altında elektrik satıyor, bunu istemek kimin haddine. Bunun yanında başka şeylerde aynı. Süt fiyatları artmış, süt ürünleri imalatçıları isyan etmiş. Onlar kendi çerçevelerinde haklı, ihracat yapacaklar ama ihracatı zaten dövizle yaparlar. Döviz yükseldi. Haa Türk Lirası ile yapacaklar, aynı fiyata sütü alacaklar peki farkı kim ödeyecek, hayvancı mı ödeyecek. Hayvancı öderse o zaman o hayvancı hayvancılık yapar mı, sen sütü nerden bulacaksın. ‘Hükümet süvbansiye etsin’ derseniz hükümet parayı nerden bulacak.
Olurmu ya böyle şey! Bir akıl tutulması yaşıyor bu ülke insanı, ben onu görüyorum. Halbuki doğru olan şudur; ekonomiyi büyütelim gayreti içinde olacağız, Kıbrıs sorununu çözelim gayreti içinde olacağız. Kıbrıs Türk tarafını çözüme yönelteceğiz. Çözüm için daha hızlı, daha güçlü hareket etmeye yönelteceğiz, başka yapacağımız bir şey yok.
Güncelleme Tarihi: 02 Şubat 2014, 03:30