Girne’ye bağlı Çatalköy’deki villasına giderken otomatik silahlarla düzenlenen saldırı sonucu hayatını kaybeden Halil Falyalı (53) cinayeti davasının Türkiye ayağındaki duruşmalar da başladı.
Cinayetin KKTC ayağında tutuklu olan sanıklar Veysel Sare, Musa Çiçek ve Ömer Tunç hakkındaki yargı süreci geçtiğimiz hafta başlarken, Türkiye’de tutuklu bulunan aralarında Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez kardeşlerin olduğu 6 sanık dün adliyeye çıkarıldı.
Söylemez çetesinin lideri sanık Mustafa Söylemez, “Kimseyi öldürmedim. Öldürülmesine azmettirmedim. Yardımcı olmadım. Kıbrıs polisi yoğun baskı altında kaldı zannediyorum. Muhtemelen uçaktaki kişilerin GBT’sine bakıp beni suçladılar” dedi. Sanık Mehmet Faysal Söylemez ise “Hayatımda Kıbrıs’a gitmedim. Mağdur edildim” iddiasında bulundu.
Özge Falyalı’yı avukatı temsil etti
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanıklar Mustafa Söylemez, Mehmet Faysal Söylemez ve Abdurrahim Çelik, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, Ender Yıldız ve Cengiz Şener de salonda hazır bulundu. Tutuksuz sanık Metin Süs ise duruşmaya katılmadı. Halil Falyalı’nın eşi Özge Falyalı’yı ise avukatı temsil etti.
Suçsuz olduğunu söyledi
İlk savunmayı Mehmet Faysal Söylemez yaptı. Söylemez, “Hayatımda Kıbrıs’a gitmedim. Sanıklardan sadece Mustafa’yı kardeşim olması dolayısıyla tanırım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Mağdur edildim. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim” dedi.
Suçu yıkmak için beni seçtiler
Sanık Mustafa Söylemez ise 2 suçla itham edildiğini anlatarak, "Örgüt kurma suçunu işlemedim. Ne yönettim ne de örgütümün üyesi vardır. Hiç tanımadığım insanlarla nasıl örgüt kurabilirim? Ağabeyim Mehmet Faysal Söylemez ve sanık Metin Süs dışındaki sanıkları sadece adliyenin nezaretinde gördüm. Hiç kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürmesi için azmettirmedim, yardımcı olmadım. Sanırım Kıbrıs polisi yoğun baskı altında kalmış, gerçek faili bulmak uzun süreceğinden alelacele bu yolu seçmişler. Baktılar sabıkalı, suçu yıkmak için beni seçtiler." diye konuştu.
Sanık Söylemez, Kıbrıs'ta kendisi adına kiralandığı belirlenen bir araçta çok sayıda kullanılmış eldiven, su şişesinde DNA'sı ve araç içinde atış artığına rastlandığı iddiaları üzerine şunları söyledi:
"O aracı 5 günlüğüne kiraladım. Orada usul öyledir. Havalimanına varınca aracı orda bırakırsınız. Su şişesinde benim DNA'm çıkabilir, normaldir. Bu nasıl suç delili olarak değerlendiriliyor? Eldiveni oraya polis koymuştur, atış artığını da. O araçla birçok kontrolden geçtim. Eğer böyle eldiven olsaydı kontrol yapan polisler kör müydü de kontrolde görmeyeceklerdi? Bu eldiven falan sahte deliller. Bu suçun bana yıkılmasının ana sebebi sabıka kaydımdı. Kıbrıs polisi son 2 senedir Türk vatandaşlarının sabıka kaydını görebiliyorlar. Baktılar kim var, ben varım, bana yıktılar."
Halil Falyalı'yı hayatımda hiç görmedim
Sanık Mustafa Söylemez, Özge Falyalı’nın avukatının "KKTC'ye ne kadar sıklıkla gidersiniz, en son ne zaman gittiniz?" sorusu üzerine, Yakın Doğu Üniversitesinde hukuk öğrencisi olduğunu, en son okulla ilgili Kıbrıs'a gittiğini öne sürerek, "Bunlar (Falyalı) çok zengin. Aileden para koparmak için yalancı tanık tutulmuş. Halil Falyalı'yı hayatımda hiç görmedim. Telefonda dahi görüşmedim. Ortak bir işim olmadı, olamaz da." iddiasında bulundu.
11 sayfalık savunma gönderdim
Sanıklardan Abdurrahim Çelik ise SEGBİS aracılığıyla savunma yapmak istemediğini ifade ederek, daha önce mahkemeye 11 sayfalık savunma dilekçesi gönderdiğini, bunun dikkate alınmasını istediğini bildirdi.
Kıbrıs'a tatil amaçlı yalnız gittim
Çelik'in ardından savunması alınan sanık Ender Yıldız, iddianamede belirtildiğinin aksine kimse adına telefon kartı almadığını, buna ilişkin görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını ifade etti.
Sanıklardan Abdurrahim Çelik'in iş ortağı olduğunu öne süren Yıldız, "Çelik, kafemize zaman zaman gelip giderdi. Ortak baz vermemiz ve iletişimizde olmamız normaldir. Kıbrıs'a tatil amaçlı yalnız gittim. Ömer abinin (Tunç) orada olduğunu sonradan öğrendim. Görüştük, birkaç gün de onun evinde kalmamı istedi. Oteldeki tatilim bitince birkaç gün Ömer abinin evinde tatil yaptım evime döndüm. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." diye konuştu.
Hakkımdaki ifadeler çelişkili
Sanık Cengiz Şener, iddianamede, olaya dair Kıbrıs'ta açılan davanın sanığı Veysel Sare'yi kaçak yollarla Kıbrıs'a gönderdiğinin iddia edildiğini belirterek, "Hakkımdaki ifadeler çelişkili, bu olayda suçsuzum. Yüce mahkemenizin adaletine bırakıyorum kendimi." dedi.
Bize göre hiçbir delil toplanmadı
Savunmaların ardından söz alan Falyalı ailesinin avukatı Muhammed İkbal Şakiroğlu, sanıkların cezalandırılmasını talep ederek, Kıbrıs'taki yargılamaya da gittiğini kaydetti.
Müvekkillerine "Söylemezler ile alışverişiniz oldu mu?" diye sorduğunu ancak tanımadıklarını öğrendiğini anlatan Şakiroğlu, "Aile, sanıkları tanımadıklarını söylüyor, sanıklar da olayla bir ilgilerinin olmadığını söylüyor. Olayın Söylemezler'le bir bağlantısı yoksa olayın ardında birileri vardır. Mahkeme bu araştırmaların içine girmeli. Bize göre hiçbir delil toplanmadı. Kıbrıs'taki ve Türkiye'deki delil araştırma usulü çok farklı. Oradaki dosyaların tamamı gizlilik içeriyor. Savcılıkta 12 klasör var. Dinlenmiş 200'den fazla tanık ve 159 kamera kaydı var. Türkiye'ye gönderilen ekspertiz raporlarıyla ifadeler arasında çelişkiler var. Ayrıca bazı şüphelilerle ilgili savcılığın ayırma kararı var. Soruşturma devam ediyor. Önemli isimler de var. " diye konuştu.
KKTC’den evraklar istenecek
Mahkeme heyeti, sanık Metin Süs hakkındaki adli kontrol tedbirinin, diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Bir sonraki duruşmada sanık Süs'ün savunmasının alınmasını ve Kıbrıs'a müzekkere yazılarak olayla ilgili soruşturma ve kovuşturma evraklarının istenmesine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.