Teoman TURAN
Kuzey Kıbrıs’ta 7 Ocak 2018 tarihinde yapılacak Milletvekilliği Erken Genel Seçimlerinde Cumhuriyet Meclisine girmek için yarışacak kadın adaylar, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşlerini Diyalog’a anlattı. Sağ partilerin kadın adayları, Tayvan modeli Kıbrıs Türk Devleti ve KKTC’nin yaşatılması fikrini ortaya koyarken, solun adayları federal çözüme destek verdiğini açıkladı.
UBP’nin kadın adaylarından Hatice Özler Şahin, Kıbrıs Sorununun Tayvan Modeli ile çözülebileceğini ifade ederken, Emete Gözügüzelli ise federasyon görüşmelerinin bittiğini, yeni modelin adının da Kıbrıs Türk Devleti olabileceğini kaydetti.
CTP’nin adaylarından Filiz Besim, federasyon görüşmelerine mutlaka devam edilmesi gerektiğini ifade ederken, Ülkü Taşseven de Kıbrıslı Rumlarla birlikte, federal çözüme ulaşıncaya kadar çalışılması gerektiğini dile getirdi.
HP’den aday olan Ayşegül Baybars ile Refik Rogers ise aynı görüşü ortaya koyarak, federasyon temelli bir yapı olması gerektiğini vurguladı.
DP’nin adaylarından Aslı Babayiğit Cansız, çözüm olmasa da KKTC’nin devamı için çalışılması gerektiğini dile getirirken, Nihal Sofu da BM nezaretinde görüşmelere başlama taraftarı olduklarını söyledi.
TKP Yeni Güçler adayları Seval Oyaltan ile Güller Karamalli, eşit ve adil bir anlaşma için görüşmelere devam edilmesi gerektiğini ifade etti.
TDP adaylarından Yeşim Dede de çözüm için federasyonu işaret etti. YDP adaylarından Şeyda Yılmaz, Tayvan modelini bir alternatif olarak gördüğünü ifade ederken, Arzu Pürtül de Yılmaz ile aynı görüşü paylaştı.
Kadın adaylar ne dedi?
Hatice Özler Şahin (UBP):
Federasyon görüşmelerine devam edilmemelidir. KKTC bağımsız bir devlettir; bir Türk devletidir. Bakınız Kıbrıs Rum tarafı da bir Elen devletidir ve Anavatanı olan Yunanistan ile organik bağları bulunmaktadır. Ayni zamanda AB ile de müzakereler sürdürülebilir ve KKTC'nin AB içindeki statüsü idame ettirilebilir. Türk tarafı hep "B Planımız var" dedi. Bu B Planını devreye sokmak lazım. Yapılan açıklamalara bakıldığında bu planlardan birinin Tayvan Modeli olabileceği ifade edilmektedir. Ancak bu durum ortamı kaosa sürüklememelidir. Neticede KKTC vatandaşları AB vatandaşlığını aldılar ve bu haklarını kaybetmeyecekleri de bir formülle adım atılmalıdır. Bu nedenle Tayvan Modeli bu ihtiyaca cevap verebilecek niteliktedir. Halkların kendi geleceklerini tayin –self determinasyon- hakkı da dikkate alındığında Tayvan, Kosova ve benzer modellerin incelenmesinin önemi daha da netleşir. Elbette Tayvan B planının tek alternatifi değildir. Kosova modeli ile bir C planı, hatta diğer örneklerle D, E planları da üretilebilir.
Cumhurbaşkanı ve başbakan ve yardımcısının örtülü ödenek kullanması kesinlikle devam etmemelidir. Trafik cezaları ve uyuşturucu cezaları yetersizdir. Artırılmalıdır. Ancak bu suçların ülkemizde işlenmesini en aza indirgeyecek sistemlerin de oluşturulması şarttır.
Emete Gözügüzelli (UBP):
Federasyon görüşmelerinin Crans Montana’da net bir şekilde nihai süreç olduğu belirtilmesine karşın halen bunu tartışmaya açmak bile süreci ne kadar uzaktan değerlendirildiğinin göstergesidir. Federasyon görüşmeleri bitmiştir. Kıbrıs Türkü’nün ne mayası bozuk ne de, Helen duruşuna teslim olacak kadar şuursuzdur. Bu süreçte Kıbrıs Türk Devleti adı altında dünya ile entegre olmaya kendini hazırlamalıdır.
KKTC’nin sahip olduğu bir devlet var, egemen bir devlet var. Uluslararası hukuka göre kurulan bir Devlet var. Bundan sonraki süreçte Kıbrıs Türkü başkalarının değil, Anavatan ile istişare içerisinde kendi modelini inşa ederek kendisine en uygun modeli belirleyecektir. Bu modelin adı da Kıbrıs Türk Devleti olacaktır kanaatindeyim.
Eğitim ve sağlıkta tam güne geçilmesi mesele değildir. Mesele her iki sahada var olan eksikliklerin düzenlenmesini sağlamaktır. Tam güne geçmekten daha ziyade, sistemin düzelmesi gerekmektedir. Altı doldurulmadan tam güne geçiş olamayacağı için, önce sistemin kendi içindeki aksaklıkların düzeltilmesi gerekmektedir. UBP olarak sağlık alanında anavatan desteği ile güzel adımlar atıldı. Seçildiğim zamanda, eğitim ve dış politika üzerinde projelerim bulunmakta. Bu projeler üzerinde partimle birlikte çalışarak, tam gün eğitim ve ilgili alanlarda stratejik eylem planı çerçevesinde çalışılacaktır.
Örtülü ödenek devlet çıkarları için kullanılmaya devam etmeli. Şeffaf ve hesap verilebilirlik niteliğini hiçbir zaman kaybetmemelidir.
Ülkü Taşseven (CTP):
Aslolan bu ada üzerinde yaşayan toplumlar ve bu toplumların bugünlerini ve geleceklerini barış ve adalet içerisinde yaşayabilmeleridir. Adamızın geleceği ve yalnızca Kıbrıslı Türklerin değil Kıbrıslı Rumların da kendi kendilerini yönetmeleri, diğer halklarla eşit kabul edilmeleri, birlikte üretip, uluslararası arenada özne olabilmeleri için federasyon tek çözümdür. Ülkemizde kapsamlı bir çözüme ulaşana kadar yok olmamak için, KKTC’nin süregelen yolunda değil, içerisinde bulunduğumuz sistemi değiştirerek, daha fazla adaletin hâkim olduğu, üreten ve tüm komşu ülkelerle olan ilişkilerinde haysiyetli durabilen bir yönetim ve toplum için vakit kaybetmeden değişmeli ve ilerlemeliyiz. KKTC için Tayvan modeline destek vermem. Cumhuriyetçi Türk Partisi federasyonu yalnızca bir model veya çözüm için örnek bir formül olarak savunmuyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi, bugün sağdaki politik partilerin bile artık diline dolamak zorunda olduğu Federasyona ve söz verdiği çok kültürlülüğe yürekten inanmakta ve savunmaktadır. Barış, bu adaya ancak, birlik ve dayanışma ile gelecektir. Birleşmiş Milletler nezdinde kapsamlı federal çözüm ve toplumlar arası barış için mücadele vermeye devam edeceğiz. Çözüm için çalışmaya devam ederken, Kıbrıslı Türklerin dünyada hakettiği yeri alması için bütün imkanlarımızı zorlayacağız.
Filiz Besim (CTP):
Federasyon görüşmelerine ille ki devam etmeliyiz. Çözümü ve barışı istemek, savunmak, hele de minicik bir adada ortak bir tarih ve kültüre sahip toplumlar arasında bana göre olmazsa olmazdır. Adanın ekonomik ve siyasal durumu göz önüne alındığında ise iki kesimli bir federasyon uygun bir devlet yönetimi oluşturacaktır.
Ancak çözüm şimdilik başarılamıyorsa KKTC kendi yolunda devam etmelidir. Hukuk Devleti normlarında, insan haklarına saygılı, çevreye ve kültüre duyarlı çağdaş ülkeler seviyesinde olan bir devlet yönetimi için hep birlikte uğraş vermeliyiz. Kendi ayakları üzerinde duran, haysiyetli, adil ve üreten bir toplumu yaratarak yolumuza devam etmeliyiz.
Kimlikli duruşumuzla yolumuza devam ederken ise hep masada ve toplumsal yaşamda çözüm ve barış seçeneklerini zorlamalıyız. Kuzey Kıbrıs’ta halen kurulmuş bir devlet mevcuttur. Bu da KKTC’dir. Bir çözüm durumunda ise hedef Federasyon olmalıdır. Başka arayışlara girmeyi sadece kafa karışıklığı olarak yorumluyorum.
Eğitim ve sağlık sosyal bir devletin yurttaşlarına kaliteli, kolay ulaşılabilir ve nitelikli bir içerikle sunmak zorunda olduğu hizmetlerdir. Tam gün eğitim ve sağlık hizmeti şarttır.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Yardımcısının kurumlarının ait bütçeleri olmalıdır. Bu bütçe şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır.
Jale Refik Rogers (HP):
Halkın Partisi olarak Kıbrıs’ta iki toplumun da içine sindirebileceği, dengeli ve adil bir çözümü parti kurulduğundan beri destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Temmuz 2017’de müzakerelerin çökmesiyle bulunduğumuz bu noktada, müzakerelerin tekrar başlaması için önce ortak bir zemin bulunmasının şart olduğunu düşünmekteyim. Yani müzakerelerin ne olursa olsun devam etmesi değil, öncelikle bu ortak zemin için taraflar arasında diyalog kurulması önemlidir. Ancak böylece sonuç alıcı bir anlaşmaya gitmek mümkündür. Müzakerelerin durduğu bu süreçte de Kıbrıs Türk halkı için önemli olan kendi iç meselelerimize odaklanmamız ve iyi yönetimi ülkemizde inşa etmemizdir. Ülkemizde iyi yönetim ve sosyal adalete dayalı bir düzeni inşa etmek müzakerelerde elimizi kuvvetlendirmek açısından da önemlidir. Buna ek olarak iki toplum arasında güveni artırmak açısından orman yangınları, çevre kirliliği yaratan kazalar, yeni sınır kapılarının açılması, sağlık ve halk sağlığı, kültür ve sanat gibi konularda iş birliği yapabilmek için çalışmaya devam etmeliyiz.
Halkın Partisi iktidarında örtülü ödenekten yapılan harcamalar denetime açık olacak, şeffaf bir şekilde kullanılacak ve bu harcamalar ile ilgili kamuoyuna düzenli olarak açıklama yapılacaktır. Bence doğru olan da budur. Yolsuzluk iddiaları yargıya taşınmalı. Bu suçlu olanların cezalarını çekmesi açısından da, suçsuz olanların aklanması açısından da önemlidir. Müşavirlik uygulamasına son verilmesini destekliyorum.
Ayşegül Baybars (HP):
Bugüne kadar süren müzakerelerde BM parametreleri çerçevesinde iki toplumlu iki kesimli siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon temeline dayalı olarak Kıbrıs sorununun çözümüne destek verdik. Ne yazık ki, müzakereler hep aynı noktada tıkandı. Müzakerelerin sonlandığı şu günlerde bizi çözüme yaklaştırmayacak şey, tekrardan ucu açık bir şekilde aynı yöntemle sorunu çözmeye devam etmek, müzakerelere kaldığı yerden başlamaktır. Öte yandan sorunun çözümü için her iki tarafın üzerinde uzlaştığı bir yöntem benimsemesi gerekir. Her iki tarafın oturup karşılıklı olarak ne yapılacağına karar vermesi gerekmektedir. Bunun için de, her iki toplumun içine sindirebileceği, karşılıklı Kabul edilebilir, toplumlardan herhangi birinin kendini kaybeden olarak görmeyeceği dengeli ve adil bir çözümün bulunması önemlidir. Tayvan modelinin ülkemiz için uygun olduğunu düşünmüyorum.
Örtülü ödenek, kullanılmaya devam edilse bile, kalemlerinin belirlenmesi, şeffaf ve hesap verilebilir bir şekle büründürülmesi gerekmektedir.
Aslı Babayiğit Cansız (DP):
Ben asla müzakere masasından kaçan tarafın KKTC olmasını arzu etmem. Aksi takdirde Rum tarafı uluslararası arenada bunu aleyhimize kullanacaktır. Görüşmelere devam edilmeli ama devlet olarak da hiç bir zaman anlaşma olmayacakmış gibi eğitim, sağlık ve ekonomi gibi konularda sürdürülebilir ve her hükümet değiştiğinde sekteye uğramayan sağlam devlet politikaları üretmeliyiz.
KKTC için Tayvan model nihai bir çözüm olamaz. İlk olarak 11.ci Türkiye Cumhurbaşkanı Abdüllah Gül tarafından ortaya sürülen bu model bence uygulanabilir. Türkiye’nin Rum tarafına uyguladığı ticari ambargonun kaldırılması karşılığında KKTC’nin uluslararası ticaret ambargosunun kaldırılması bizim adada ekonomik anlamda nefes almamızı sağlar. Lakin bu model KKTC için nihai bir çözüm olamaz. Siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm müzakeresi yürütülürken bu modelin hayata geçirilmesini destekleyebilirim.
Yolsuzluk iddiaları yargıya taşınmalı. Bir hukukçu olarak eğer ortada bir suç var ise bir kanıtın da olma zorunluluğu olduğuna inanıyorum. Müşavirlik konusuna gelince; müşavirlik uygulamasının bizim ülkemizde yanlış uygulanıyor oluşu bunun ortadan kaldırılması gerektiği anlamına gelmez.
Nihal Sofu (DP):
Montana süreci sonrasında gelinen noktada iki ayrı devlet olarak BM nezaretinde görüşmelere başlama taraftarıyız. İşte bu noktadan hareketle ilk olarak ülkemizdeki azınlık olan Maronitlere gereken hakların tanınması, ikinci olarak da Maraş‘ın açılması konusunda girişimlerde bulunacağımızın garantisini Demokrat Parti olarak verebiliriz.
Ancak takdir edersiniz ki bunun yapılabilmesi için meclis onayı gerekmektedir ve bu gerçek de parti olarak sandalye sayımızın çokluğu ile doğrudan ilintilidir.
Tayvan modelini KKTC boyutunda düşündüğümüzde, ortaya çıkan manzara, Türkiye Cumhuriyet‘i ile belirli temellerde anlaşmaların imzalanması süreci ile bağlantılıdır. Örneğin, güvenlik ve işbirliği protokolünün, buna ek olarak da mal ve hizmetlerin serbest dolaşım protokolünün imzalanması durumunda ortaya çıkacak olan olumlu gelişmenin ülke ekonomisine katkı koyacağı inancındayız.
Müşavirliklere son verilmesinden ziyade bu üst düzey yeteneklerin, özellikle mecliste yasa yapımı konusunda komitelerde yer alması ve bu şahısların bilgi birikim ve deneyimlerinden yararlanılması taraftarıyız.
Trafik ve uyuşturucu cezalarının tartışmasız arttırılmasından yanayız. Böylece caydırıcılığının daha yüksek bir yüzdeye sahip olacağına olan inancımız tamdır.
Seval Oyaltan (TKP Yeni Güçler):
Öncelikle, eşit ve adil bir anlaşma için görüşmelere devam edilmelidir. Ancak Rumlar çözüm istemezse de yapacak birşey yok. Ülkemizin önünü açacak çözümler üretmeliyiz.
Eğitimde köklü değişimlere gidilmeli. Bilimsel düşünce temelinde yeniden yapılandırılmalı. İlk ve orta eğitimde bilime dayalı çağdaş sınavsız eğitim ve üniversite eğitiminde kalitenin ve bilimin öncelikli olduğu bir sistem hedeflerimiz arasındadır. Genel Sağlık Sigortası geçirilerek vatandaşın hem devletten hem özelden ücretsiz sağlık hizmeti alması sağlanacaktır. Tüm vatandaşlara eşit ve ulaşılabilir bir sistem hayata geçirilecektir.
Örtülü ödenekler; Şeffaflık ve hesap verebilirlilik açısından bu ödenekler her zaman sorgulanır oldu. Temiz toplum temiz bir siyaset ve temiz bir ülke istiyorsak örtülerin kalkması lazım. İthal ürünlerin vergilerin sıfırlanması birçok üründe pahalılığı aşağı çekebilir. Bu olabilir. Ancak yerli ürünü de korumayı da göz önünde tutmalı ve yerli ürün ve imalatçıların da varlığını korunmaları açısından da bazı vergilerin de tam tersi yükseltilmesi doğru olandır. Son bir yıl içerisinde sadece devlet dairelerinde yedi usulsüzlük yaşandı. Son olarak sahte seyrüsefer şebekesi ortaya çıkarıldı. Bu güne kadar yapanın yanına kaldı... Bu yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, rüşvetlerin cesurca üzerine gidilmeli ve yargıya taşınmalı ve yapanın yanına kalmamalıdır.
Güller Karamalli (TKP Yeni Güçler):
Görüşmelere nihai çözüm bulana dek devam etmeliyiz. Aynı zamanda da KKTC kendi yolunda ilerlemeli ve güçlenmeli. Tayvan, Kosava ve Nahçıvan modelleri örnek alınabilir ve KKTC şartlarına uygun modelleme yapılabilir. Ülkemizi ileriye götürebilecek tüm seçeneklere açık olmalıyız aslında. Çağdaş bir eğitim, çağdaş bir sağlık sektörü için tam gün hizmet verilmeli. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Yardımcısının ‘Örtülü Ödenek’ kullanması kaldırılmalı. Şeffaf ve çağdaş sisteme uygun değil. Yerli ürünlere ve üretime zarar gelmeyecek şekilde teşvik ve düzenleme yapılmalı. Bu şekilde olursa Türkiye’den ithal edilen tüm ürünlerde vergilerin sıfırlanmasına karşı değilim. Türkiye’den kablo ile elektrik gelmesine olumlu bakıyorum. Elektrik, su gibi hizmetlerin interconective olması gerekir. Tüm çağdaş ülkeler, Avrupa Birliği de aynı zaten. Yolsuzluk asla kabul edilemez.. Kim olursa olsun yargıya taşınmalı, bu Cumhurbaşkanı dahi bile olsa..
Müşavirlik uygulaması, bu görevde olan ve uzman olarak kişinin görevini kötüye kullanmadığı sürece gerekir diye düşünüyorum. Trafik ve uyuşturucu cezaları kesinlikle artmalı ve olabildiğince caydırıcı olmalı.
Arzu Pürtül (Yeniden Doğuş Partisi):
Federasyon görüşmelerine devam edilmeli mi ve KKTC yoluna devam etmeli.KKTC için Tayvan modeline destek veririm. Bu sayede Ticaret Odamız da dünya ülkelerinde şubeler açar ve ticaret yapabiliriz diye düşünüyorum. Eğitim ve Sağlıkta tam güne geçilmeli.Örtülü ödenek kalabilir, ancak meblağ düşük olmalı. Türkiye’den ithal edilen tüm ürünlerde vergilerin sıfırlanmasını doğru bulurum. Türkiye’den kablo ile elektrik gelmeli. Hatta Türkiye’den doğal gaz da gelmeli ülkemize. Yolsuzluk iddiaları yargıya taşınmalı ve yolsuzluğa adı karışan kim olursa olsun cezalandırılmalı. Müşavirlik uygulamasına artık son verilmeli. Standart trafik cezaları değil, trafikte ölüme sebebiyet vermenin alkollü iken insan öldürmenin cezası arttırılmalı. Aynı şekilde 1 gram için hayatları yıkılan gençlerin değil, uyuşturucu baronları yakalanmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Şeyda Yılmaz (Yeniden Doğuş Partisi):
Müzakereler devam edecekse tabiki bizde katkıda bulunacağız. Ancak biz diyoruz ki müzakereler devam ederken biz başka alternatifleri de düşünelim. Yani B planını da yürürlüğe koyalım. Böylece Federasyonu tek alternatif olmaktan çıkaralım. Böylelikle Rum tarafının ikna olması daha kolaylaşacaktır. Tayvan, Kosova ve Nahcıvan modeli bunları B planı olarak görebiliriz. Eğitim ve sağlıkta kesinlikle tam gün hizmete geçilmelidir. Hizmet ve standartların artması için bu gereklidir. Örtülü ödenek her ülkede oldugu gibi bizde de devam etmesini gerekli kıldırır. Türkiye'den ithal edilen tüm ürünlerin vergileri KKTC ekonomisini ayakları üstünde duracak kapasiteye getirinceye kadar, bu vergileri sıfırlamak imkânsız gibi görünüyor. Çünkü bu vergiler devletin devamı için şu an gerek arz ediyor. Türkiye'den kablo ile elektrik getirmek elbette ki bizlere çok getirisi olacak bir çalışmadır. Yüksek elektrik fiyatlarını düşürebilmenin bir yolu da budur. Trafik cezalarına yeni bir düzenleme getirilmeli ve buna göre yani cezanın nedenine göre cezalar artırılmalı.
Yeşim Dede (TDP):
Kıbrıs Türkü'nün dünyayla bütünleşmesi ve uluslararası bir kimlik kazanabilmesi için federasyon görüşmelerine kaldığı yerden devam edilmeli ve olumlu bir sonuç elde edilene dek sürmelidir. Federasyon görüşmeleri devam ederken herhangi bir modeli tartışmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. 11 Şubat 2014 ortak metninde de tarafların ortaya koyduğu 'Kıbrıs'taki mevcut durumun sürdürülemez' olduğu gerçeğinden hareketle, karşılıklı kabul edilebilir bir siyasi çözüme ihtiyaç duyulduğu ortadadır. İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve uluslararası tek kimlik öğelerini içeren federal bir çözüm yönündeki vizyonun kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine inanmaktayım. Mevcut yapıda federal çözümü mümkün olan en iyi seçenek olarak görmekteyim. Gerekli çalışma ve planlamalar yapılarak eğitim ve sağlıkta tam güne geçilmelidir.
Cumhurbaşkanı'nın kamu yararı gözeterek örtülü ödenek kullanması devam etmelidir. Ancak, bütçe hükümetin kontrolü ve yönetimi altındadır. Bu doğrultuda başbakan ve yardımcısının örtülü ödenek kullanmasına gerek olmadığını düşünüyorum.
Müşavirlik uygulamasına son verilmesini destekliyorum.
Trafik ve uyuşturucu cezaları caydırıcı olacak şekilde artırılmalıdır. Her iki konuda da gerekli politikalar üretilerek farkındalık eğitimleri verilmelidir.
Güncelleme Tarihi: 27 Aralık 2017, 13:27