Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) dönemsel raporunu hem içerik hem de teknik açıdan kaygı verici bulduğunu duyurarak, “BM adadaki durumun devamına yönelik tavır aldığını BM Güvenlik Konseyi’ne yazılı olarak sundu” açıklamasında bulundu.
Açıklamada, raporun birçok noktasıyla ilgili ciddi itirazlar olduğu, itirazların hem Bakanlık hem de New York’taki temsilcilik vasıtasıyla BM Genel Sekreteri başta olmak üzere ilgili BM yetkililerine aktarılacağı bildirildi.
Yapılan açıklamaya göre, bakanlık BMBG’nin adadaki faaliyetlerine ilişkin ve görev süresini altı ay uzatmayı hedefleyen dönemsel raporu inceledi.
“Söz konusu raporu hem içerik, hem de teknik açıdan kaygı verici bulduğumuzu kamuoyuyla paylaşmayı sorumluluk biliyoruz” ifadelerine yer verilen bakanlık açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Genel anlamda rapor, Kıbrıs Rum tarafının adadaki statükonun değiştirilmemesi ile BM Barış Gücü’nün kendi konumunu kaybetmeme isteğinin üstü kapalı bir uzlaşısı olarak değerlendirilmektedir. Tercih edilen bu yaklaşım zaten halihazırda Kıbrıs’taki statükonun sembolü haline gelmiş olan BM Barış Gücü’nün bu özelliğini iyice pekiştirmektedir.
Öncelikle, raporun birçok noktasıyla ilgili ciddi itirazlarımız olduğunu ve bu itirazları hem Bakanlığımız hem de New York’taki Temsilciliğimiz vasıtasıyla, BM Genel Sekreteri başta olmak üzere ilgili BM yetkilileriyle en detaylı şekilde paylaşacağımızı belirtmekte fayda görüyoruz.
Raporun genelinde BM Barış Gücü’nün Kıbrıs Rum tarafının yarattığı suni gündemlere çanak tutmak suretiyle, sırf adadaki varlığını sürdürebilmek için sanki adadaki barış ve istikrarı sağlayan taraf kendisiymiş gibi doğru olmayan bir izlenim yaratılmaya çalışılmaktadır.”
Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şunlara da yer verildi:
“Adadaki faaliyetler bağlamında dengesiz bir yaklaşım sergilenen raporda, Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetle ve yapıcı bir anlayışıyla, özenle uğraş verdiği konularda attığı adımları takdir edilirken, her defasında Kıbrıs Rum tarafının sorun yaratan ve hatta kaygı verici olan tavırlarını da tolere etmeye çalışması anlaşılır değildir. Böylelikle rapor, birbirleriyle yakından uzaktan eşdeğerde olmayan adımlara eşit önem atfederek, Kıbrıs Rum tarafının zaten asgari olarak atıyor olması gereken adımları açılım olarak yansıtma gayretiyle hazırlanmış görünmektedir.
“Bu yaklaşım kabul edilemez”
Öte yandan, statüko veya sınırların ihlalini teşkil eden bazı Kıbrıs Rum adımlarını gün yüzüne çıkarmak yerine rapor, ihtilaf bulunan konularda Kıbrıs Türk tarafına sorumluluk yükleme çabası içindedir. Bu yaklaşım kabul edilemez olup, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafını sorumlu gösterme çabalarına destek verme halini almaktadır.
Nitekim, söz konusu raporda benimsenen yaklaşım, Rum hükümet sözcüsü Prodromou’nun son açıklamasında vurguladığı, BM Barış Gücü mevcudiyetinin, misyonuna devam etmesinin Kıbrıs Rum tarafının gerçeği yansıtmayan söylemlerini aynen devam ettirebilmeleri için büyük önem taşıdığını olgusuyla değerlendirildiğinde, bahsekonu raporun Kıbrıs Rum etkisi altında kalınarak hazırlandığı izlenimini yaratmaktadır. Tercih edilen bu yaklaşım zaten Kıbrıs’taki statükonun sembolü haline gelen BM Barış Gücü’nün bu özelliğini iyice pekiştirmektedir.”