AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık iki devletli çözüm modelinin tartışılması gerektiğini ve diğer çözüm modellerinin hiçbir işlevinin olmadığını belirttiğini anımsattı. Çelik, “Bunun karşısında tez söyleyenler ise herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar” dedi. Çelik, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'mızın Kıbrıs ziyaretinde yaptığı açıklamalarda görüldüğü gibi, egemen bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin tanınması konusunda elinden gelen güçle destek vermeye devam edecek” şeklinde konuştu.
Ömer Çelik, partisinin Adana İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin, KKTC'nin ve Kıbrıs Türkü'nün yanında güçlü bir duruş sergilediğinin altını çizen Çelik, "KKTC'nin eşit statüye sahip egemen bir devlet olarak ihtiyaçlarının giderilmesi, geleceğe daha güçlü bir şekilde yürümesi konusunda da Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi şu anda da desteğini sürdürüyor. Bundan sonra da desteğini sürdürecek. Cumhurbaşkanı'mızın orada yaptığı açıklamaları, bu şekilde değerlendirmek lazım." dedi.
Sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar
Çelik, Gazimağusa'da bulunan Maraş bölgesinin tekrar açılmasıyla ilgili karara gösterilen tepkileri takip ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve İsrail'den gelen tepkileri okudum, takip ediyorum. Burada şu sorunun sorulması gerekiyor, 'Bu tepkiyi gösterenler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gasbedilen hak ve menfaatleri karşısında niçin seslerini çıkarmıyorlar?' Bürgenstock zirvesi ve Crans Montana zirvesinden beri verilen sözler var. Örneğin Bürgenstock zirvesinden sonra Türkiye ve Kıbrıs Türkü 'Evet' derse, diğer taraf 'Hayır' derse KKTC üzerindeki ambargolar kalkacaktı. Bu açık ve net bir şekilde verilen sözdü ama ne oldu, Bürgenstock zirvesi sonrasındaki referandumda Kıbrıs Türkü 'Evet' dedi, Türkiye de bu kampanyayı destekledi. Rumlar 'Hayır' dediği halde, Yunanistan da bu 'Hayır' kampanyasını desteklediği halde, gittiler, 'sınır sorunu olan bir ülke Avrupa Birliğine alınmaz' prensibini çiğneyerek Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni Avrupa Birliğine aldılar. Dolayısıyla burada mağdur olan, hakları gasbedilmeye çalışılan taraf Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Sürekli olarak masaya oturuyoruz. Masaya oturduğumuzda Rumlar aynı maksimalist tezleri getirip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni eşit statüde bir toplum, devlet olarak tanımadan tamamen uzak, Güney Kıbrıs'ın tamamen bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Bütün bu tabloya baktığınız zaman o çözüm modelinin tamamen tıkandığı ve işlevsiz hale geldiği görünüyor.
Bu sürdürülebilir bir tutum değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık iki devletli çözüm modelinin tartışılması gerektiğini ve diğer çözüm modellerinin hiçbir işlevinin olmadığını belirttiğini anımsatan Çelik, şunları kaydetti:
Bunun karşısında tez söyleyenler ise herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar. Bu sürdürülebilir bir tutum değil. Dolayısıyla burada Türkiye'nin ve şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının savunduğu bir tez çerçevesinde Maraş'la ilgili tasarruflarda bulunuluyor. Bunun karşısında yapılan açıklamaları, Kıbrıs'ın sahibi olarak Rum kesimini tanımak, Türk kesiminin hak ve menfaatlerini görmezden gelmek anlamına geldiğini değerlendiriyoruz. Bu açıklamaları yapan herkesin eşit iki devlete ve topluma dayanan hakkaniyetli bir yaklaşım içerisinde olmasını, bu açıklamaları bu çerçevede gözden geçirmesini bekleriz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'mızın Kıbrıs ziyaretinde yaptığı açıklamalarda görüldüğü gibi, egemen bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin tanınması konusunda elinden gelen güçle destek vermeye devam edecek.