banner564

Kapıyı araladı

Talat, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda CTP’nin kararını bekliyor

Kapıyı araladı
banner598
Ufuk ÇAĞA
   İkinci Cumhurbaşkanı mehmet Ali Talat 2015’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olup olmayacağı konusunda karar verebilmek için CTP’nin vereceği kararı bekliyor.
   Diyalog’a konuşan Talat “ben örgütlü çalışmaya inanan biriyim, bu sebeple de içerisinden çıktığım, mensubu olduğum CTP’nin alacağı karara göre ben de aday olup olmayacağıma karar vereceğim” dedi.
    CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’in geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak “Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili kararı yakın bir zamanda açıklayacağız” dediğini anımsatan Talat, parti yetkili kurullarından çıkacak kararı beklediğini söyledi.
   Talat, yerel seçimler sonrasında CTP içinde yaşanan sıkıntıların alenen tartışılmasını yadırgadığını belirtirken şöyle dedi:
    “Ben en baştan beri söyledim, parti içi meseleler basın önünde, facebook’ta tartışılmaz. Bu tarz meseleler parti içinde tartışılmalıdır. Gerçi bazıları bunu eleştirerek, ‘artık demokrasi var bu çağda bunu yapmamız gerekiyor’ diyor. Tamam demokrasi var ama insanlar bir parti çatısı altında bir araya geldiğinde, sen bu partide ne amaçla bir araya geldiğini bilmeli ve bu partinin temel ilke ve kurallarına uymak zorundasın. Parti üyelikleri gönüllülük esasına göredir. İnsanlar tüm partilere bakar ve kendisine en yakın bulduğu partiye gidip üye olur. Sen üye olurken kimse seni zorlamaz, gönüllü olarak gidip üye olursun. Senin görüşlerin birebir partinin görüşleri ile ayni olmayabilir ama sen bu partinin genel siyasetini kabul ederek bu partiye giriyorsun. Partiye girdikten sonra beğenmediğin, doğru bulmadığın değişmesini istediğin konularla ilgili çalışma yapabilirsin, ama bunları parti çatısı altında yapman gerekir çünkü sen partilisin. Eğer sen bunu çıkıp aleni olarak yaparsan, senin parti üyesi olmayan birisinden farkın kalmaz. İşte bu sebeple seçim sonrası yaşananları yadırgadım, benim tavsiyem bu gibi konuların parti içerisinde tartışılıp çözüm bulunması yönünde olmuştur.”

İhraç kararı verilebilir
   Yerel seçimlerden sonra bazı CTP’lilerin, kendi partisinin adayını desteklemediği yönündeki eleştirileri de yorumlayan Talat şöyle dedi:
   “Yerel seçimler sonrasında birtakım ciddi suçlamalar vardır ve eğer bu suçlamalar doğru ise ve kanıtlanırsa ihraç da verilecek cezalardan biridir.Sırf parti meselelerini uluorta konuştu diye herhangi birisine ihraç cezası veremezsin. Ama yapılan bazı iddialardaki gibi yerel seçimlerde başka parti adayı için gidip çalışmışsan ve bu ispat edilmişse, bu iş ihraca kadar gidebilir.”

Karar organları daha etkin çalıştırılsın
   Mehmet Ali Talat, CTP içerisindeki bazı kesimlerin “liderlik boşluğu var” söylemlerine de cevap vererek şunları söyledi:
    “CTP lider partisi değil, CTP ne kadar doğrudur tartışılır ama eskiden kollektif liderlikle yönetilirdi. Şu anda da Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) parti yönetiminde son derece etkilidir. Hatta geçmişte de şimdi de yaşanan olaylar var, mesela partinin meclis grubu bir karar alabilir ama MYK hayır onu yapamazsın bunu yapacaksın deme yetkisi var. Yani ben partide başkanlık krizi var kolaycılığının arkasına saklanılmasını doğru bulmuyorum. Eğer partideki karar organları daha etkin ve verimli çalıştırılırsa her türlü kararlar hem daha doğru hem de daha hızlı alınabilir.”

İlk görevi Kıbrıs konusu 
   Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun yerel seçimlerde taraf olduğunu savunan Talat, bunun etik olmadığını söyledi.  Talat şöyle dedi:
   “Sayın Cumhurbaşkanı herhangi bir siyasi partinin temsilcilerini çağırarak adaylık yoklaması veya seçimde destek isteyebilir, ben bunu normal karşılarım. Ama Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan birinin siyasi partilerin içişlerine karışması, kendisini ilgilendirmeyen seçimlerde taraf olması doğru değil. UBP’nin işlerine karışır, kimin başkan olacağına karışır, benim bildiğim benim bir tanıdığımı yerel seçimler öncesi, kendi desteklediği adaya oy versin diye tam 4 kez aradı. Bunlar etik olmayan şeylerdir, Cumhurbaşkanı’nın ilk görevi Kıbrıs sorunudur. Çünkü uluslararası tanınan tek mevki Cumhurbaşkanlığıdır, ne Başbakan, ne Dışişleri Bakanı, ne de meclisi kimse tanımaz. Dolayısı ile ilk olarak Kıbrıs sorununa konsantre olması lazımdır. Ama şu anda görünen Cumhurbaşkanı Kıbrıs konusundan vazgeçti. Zaten Rum yönetimi de Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs konusu ile ilgisi olmadığını çok iyi biliyor. 1974 sonrasında görüşmeler hep liderler tarafından yürütülürdü, şu anda ise görüşmeciler bu işi yürütüyor, buradan da Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs konusuna olan ilgisini rahatlıkla anlayabiliriz.”

Güncelleme Tarihi: 17 Temmuz 2014, 11:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474