KKTC’nin ilanına oy verenler konuşuyor
Çiğdem AYDIN-Pelin YÜKSELAY
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına oy veren eski siyasilerden İsmail Bozkurt, iç ve dış sorunlara ilişkin görüşlerini Diyalog’a anlattı.
“KKTC’nin temel sorunu, siyasetin sorun çözme yeteneğinin olmamasıdır” diyen Bozkurt, kamu yönetiminin hantal, verimsiz, hatta engelleyici olduğuna dikkat çekti.
Bozkurt sorularımızı şöyle yanıtladı:
Soru: Aradan geçen 35 yılda KKTC gelmesi gereken yere gelebildi mi?
İsmail Bozkurt: Maalesef gelmedi. Elbette ki büyük değişim yaşandı. Bütün sıkıntılara ve pahalılığa karşın hayat düzeyi yükseldi. Ama sorunlar büyüdükçe büyüdü. Eğitimden sağlığa, trafikten çevreye, bürokrasiden kırtasiyecilikten üçlü kararname rezaletine, şehircilikten altyapıya her şey sorun bu ülkede! Betonlaşarak modernleştiğimizi sanarak kentlerimizi yaşanmaz hale getirdik. (Girne’yi Girne olmaktan çıkardık. Dilerim Lefke’yi de Girne’leştirmeyiz.)
Soru: KKTC niye gelmesi gereken yere gelmedi?
Alında demokrasilerde bunu yanıtı açıktır ve tektir. Siyaset kurumu bunu yapamadı da onun için! Siyaset sorun çözmek için vardır. Başka bir anlatımla siyaset sorun çözme sanatıdır. (Bu siyasetin en yalın anlatımıdır.) Ve bizim siyaset kurumumuz sorunlarımızı çözmedi, çözemedi. Kişi olarak ben 1990’da aktif siyaseti bıraktım. 1990 öncesinde tartışılan tüm sorunlar (eğitim, sağlık, altyapı, bürokrasi vs.) bugün de katmerli olarak vardır. Üstelik yeni sorunlar da çıktı: Trafik gibi, çevre gibi. Sözün kısası bugün istenen aşamada değilsek, bunun ana sorumlusu siyaset kurumudur. Elbette başka etkenler de olabilir ama siyasette ya başarırsın, ya başarmazsın.
Soru: Neden daha sağlıklı bir devlet yapısı oluşturulamadı?
İsmail Bozkurt: Devlet refleksi denen bir şey vardır. Aslında siyaset kurumunun sorunları önceden görüp hazırlıklı olması gerekir ama öyle olmasa bile var olan ya da yeni çıkan sorunlara karşı harekete geçip onlara çözüm getirmesi gerekir. Bizde temel sorunlardan biri budur: Siyaset kurumu refleksiz olduğundan, bırakın sorun çözmeyi, sorunların peşinden sürüklenip gider. Ve tabii sorunlar çözüme ulaşmaz. Tersine büyüyüp içinden çıkılmaz bir hal alır.Tabii ki devletin sorun çözücü olabilmesi için yapılanması da ona göre olmalıdır. Olayların hep peşinden giden siyaset kurumu bunu da yapamayınca kısır döngü devam edip durur.
Soru: KKTC’nin en önemli sorunları nelerdir?
İsmail Bozkurt: Temel sorunun siyasetin sorun çözme yeteneği olmaması olduğunu düşünüyorum. Kamu yönetimi ya da bürokrasi devletin eli ayağıdır. Daha doğrusu öyle olmalıdır. Ama öyle değildir. Tersine kamu yönetimi hantal ve verimsiz, çoğu zaman engelleyicidir. Kişi olarak ben, kamu yönetimine işim düştüğü gün strese girerim. Burum başka bir temel sorundur. Tabii ki bunun sorumlusu da siyasettir. Çünkü kamu yönetimini bu duruma getiren ya da gelmesine göz yuman ya da önlem almayan siyaset kurumudur. Bu temel sorun bağlamında, o kadar önemli sorun var ki! Hangisini sayayım? Başta da belirttiğim gibi her şey sorunken! Tabii ki halkın günlük yaşamında ekonominin, kontrolsüz pahalılığın, geçim derdinin ön planda olduğu da kuşkusuzdur. Ama her şey bu ekonomik durumdan kaynaklanmıyor. Siyaset kurumu derken sorunu bugünkü hükümete indirgemediğimi de tüm olan bitenlerden bugünkü hükümeti sorumlu tutmadığımı özellikle vurgulamalıyım.
Birleşme umudu yok
Soru: Gelinen aşamada KKTC’nin güçlendirilerek devam etmesinden yana mısınız?
İsmail Bozkurt: Ben gerçekçiyim. Artık hayale, ütopyaya dönüşen ve sizin “Kıbrıs’ın birleşmesi” olarak nitelediğiniz olaydan beklentim kalmadı. Bir zamanlar Sayın Alpay Durduran’ın dediği gibi, “Federasyon uğruna ölünecek Leyla değil!” Federasyon için müzakere, yarım yüzyıla yakındır ağzımıza verilen bir “yalancı meme”den öteye geçmedi ve bu boynumuza takılı bir statüko oldu.Yeni bir müzakere süreci başlar ya da başlamaz, bizim temel sorunumuz (yeni sürecin de başarısızlık potansiyeli ile yüklü olduğu bilinci, en azından olasılığıyla); etkin ve yurttaşını mutlu edebilen bir devlet yönetimi ve sorun çözme yeteneği olan bir siyaset kurumu ile, daha da demokratikleşerek, devleti daha da etkinleştirerek, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel bünyelerimizi daha da güçlendirerek yolumuza devam etmektir.
Yarın: Enver EMİN
Güncelleme Tarihi: 16 Kasım 2018, 12:15
Doğru teşhiş.