Eylem Can ARSLAN
Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, Biyologlar Derneği Başkanı Gizem Mulla ile eski başkan Hasan Sarpten ve Çekova Derneği Başkanı Rifat Siber, ülkenin temel sorunlarına değindi; çözüm önerileri sundu. Ülkenin iyi yönetilmediğini, ekonomik kriz olduğunu, çevreye önem verilmediğini ifade eden dernek başkanları ile yetkilileri, gelecek kaygısı ve umutsuzluk yaşayan halkı rahatlatacak radikal adımlar atılması gerektiğini, böylece sorunların çözülebileceğini belirtti. Diyalog’un ‘Ülkenin en önemli sıkıntısı nedir?’ ve ‘Bundan sonrası için ne yapılmalı?’ sorularını yanıtlayan çevreciler şu görüşleri ortaya koydu;
Doğan Sahir (Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri)
“Bugün ülkenin en büyük sorunu yönetim ve irade sorunudur. Yönetim demek aslında geleceği, toplumun faydasını düşünmek demektir, fakat bizim yönetimde büyük eksikliklerimiz vardır. Bunun yanı sıra sahiplenme eksikliği de çok ciddi bir diğer sorundur. Bu toplum artık ülkeye saygı duymuyor, bırakın dışarıdan gelenleri ülke insanı bile bulundukları alanı sahiplenmiyor. Yöneticiler için bireysel olanı yönetmek her zaman daha kolaydır bu yüzden artık özellikle yöneticiler tarafından toplumsal bütünlüğün kalmaması, değişen toplum yapısı bu sorunları daha da tetiklemektedir. Yöneticiler, toplumsal değil bireysel düşünmektedir. Bu sorunların çözümü için, bundan sonra yapılması gereken denetimdir, doğru yönetimdir. İnsanlar seçimden seçime, 4-5 yılda bir aldatılarak, pembe yalanlara inandırılarak, bazen tehdit edilerek, günün sonunda yönetimden bezmiş halde fakat bir sonraki seçim sürecinde ağızlarına bir parmak bal çalınarak bu yönetime itiliyor. Değişen toplum altyapısında, bu bireyselleşmenin aşılması, toplum bütünlüğünün sağlanması gerekiyor. “
Hasan Sarpten (Biyologlar Derneği Eski Başkanı)
“Bugün ülkenin en büyük sorunu gelecek kaygısı ve umutsuzluktur. Bu ülkede halkın geleceğinden duyduğu kaygı ve umutsuzluk beraberinde bir sürü sıkıntı getirmektedir. Günümüzün ekonomik şartlarıyla beraber, halkın alım gücü düşmüş bu da ülkenin genel problemini oluşturmaktadır.
Bundan sonra her şeyden önce ülkenin kendi ayakları üzerinde durması için çaba gösterecek bir hükümet kurulmalıdır. Ülke için çalışan, çıkar için çalışmayan bir hükümete ihtiyaç vardır. Son dönemlerde yaşanan elektrik krizi, son 2 hükümet döneminde uygulanan yanlış politikalar yüzünden olmuştur. Hükümetin uygun politikalar üretip, bu sorunu çözebilmesi gerekmektedir.”
Gizem Mulla (Biyologlar Derneği Başkanı)
“Kendi alanımla ilgili şuan ülkenin en büyük sorunu çevredir. Aslında çevre büyük bir güzellik ama ülkedeki sistemsizlik çok büyük sorunlar getiriyor. Çevreye yönelik yasalar uygulanmıyor, denetim yapılmıyor, gerekli düzenlemeler göz ardı ediliyor ve çevre anlamında bu kadar büyük güzelliklere sahip bir ülkede büyük çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Yasaların uygulanmayışı, işlemeyişi, denetlenmemesi, adam kayırmalar çevreyi de olumsuz etkiliyor. “
Çevre için bütçe kalmıyor
“Bundan sonra yapılmasını istediğimiz aslında denetim ve yasaların uygulanması. Biz seçim döneminde kendi manifestomuzda da bahsetmiştik, çevre sorunlarıyla ilgili çözümler için aslında ayrı bir çevre bakanlığının olması gerekiyor. Yani bir şekilde herhangi diğer bakanlıklara bağlı olmadan, doğrudan çevreyle ilgili bir bakanlık kurulmasıyla beraber çevre birinci planda tutulabilir. Bir Çevre Bakanlığının olmaması ve diğer bakanlıklara bağlı olarak yasa oluşturulması ve yürütülmesi çevre konusunu her zaman ikinci planda tutuyor. Ve çevre konusuyla ilgilenilen bakanlıklarda çevreye ayrılması gereken bütçe her zaman diğer alanlara yatırılıyor. Bu sorunun çözülmesini temenni ediyoruz.”
Rifat Siber (Çekova Derneği Başkanı)
“Bu ülkenin en büyük sorunu yaşanan ekonomik krizdir. Kriz, Türk lirasının hızlı bir şekilde değer kaybetmesi ve kazancın liraya endeksli olmasından kaynaklanıyor. Asgari ücret bir kez daha arttı fakat işveren nasıl ödeyeceğini düşünüyor. İşçi tarafı da işveren tarafı bu durumda haklıyken mevcut hayat pahalılığı insanların yaşam şartlarını zorlaştırıyor. Ayrıca şeffaflık ve hesap verebilirlik yoktur. Önce vatandaş olarak biz daha güvenilir ayakları yere sağlam basan, şeffaf bir hükümet arzuluyoruz. Ülkede herhangi bir sorun varsa eğer bunun çıkılıp şeffaflıkla açıklanmasını istiyoruz. Bu olmadığı zaman hükümete karşı bir güven kaybı oluşuyor. Bizim her şeyden önce zaten KKTC’de bir demokrasi mücadelemiz ar. Yani demokrasi sadece 4-5 yılda bir sandığa gidip oy vermek değildir. Seçmen ve seçilenin arasında karşılıklı açık bir ilişki olması gerekir, her ülkede sorunlar meydana gelir ama am günümüzün gelişmiş demokrasilerinden eğer bir ülkede bir sorun varsa ilgili bakan çıkar ve “sorun budur, ben bunu yapamadım istifa ediyorum” der. Bizim ülkemizde yetkililer yetkilerinin farkında değiller. Çevre konusunda ise, her geçen gün sorunlar artmakta. Ülkede Çevre Dairesi var ama sorunlar bir türlü bitmiyor. Girne’de trafik sorunu ve yüksek binaların oluşturduğu bir nüfus yoğunluğu var. İlgili bakanlar, ilgi alanlarıyla değil ilgisi olmayan konularla ilgili konuşuyor ve genel olarak siyasette ülke adına sorumluluk almaktan kaçınılıyor.”
Vatandaş ciddiye alınmalı
“ Bu süreçte yapılması gereken ilk şey hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesinin benimsenmesidir. Evet, ülkede herhangi bir konuda kriz oluşuyor, bu normal bir şeydir. Ülkelerde devletlerde görülür ama sonrasında yapılması gereken bu soruna yönelik şeffaf bir açıklama ve hesap vermedir. Yetkililerin yetkilerinin farkında olmaları gerek. Ne yazık ki ülkede ne muhalefet ne de iktidar tarafı, yani politik olarak bizi yöneten ve yönetmeye aday olanlar sorumluluk almaktan kaçıyor. Bu ülkede var olan sorunlarla, krizlerle, ekonomiyle, enerjiyle, pahalılıkla ilgili yönetenler tarafından sorumluluk alınmalı. Var olan bütün bakanlıklar, devlet kademeleri, ilgili oldukları alanlarla ilgili çalışma yapmalı ve artık hükümet konuşurken soru sormayı bırakmalı. Bu ülkenin ve vatandaşların ciddiye alınması gerekiyor.” Çevreciler, ülkede her alanda birçok sorun bulunduğunu ancak radikal adımlar atılması halinde sorunların çözülebileceğini belirtti