Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Haravgi gazetesi, Tamasu” Metropoliti İseas’ın Fener Rum Patriği Bartholomeos’un davetlisi olarak 28-30 Kasım’da İstanbul’daki patrikhaneyi ziyaret edeceğini yazdı.
İseas’ın İstanbul’a kalabalık bir heyetle gideceğini belirten gazete, Bartholomeos’la birlikte ayine katılması ihtimali bulunduğunu ekledi.
Politis gazetesi de “Ukrayna Meselesini Yeniden Açmak İstiyorlar” başlıklı haberinde Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlığı meselesinin Rum Ortodoks Kilisesi Sen Sinod Meclisi’ni bölmeye devam ettiği ve bütün göstergelerin, Ukrayna kilisesinin, başpiskopos seçimine yönelik kampanyaların ana konularından biri olacağını gösterdiğini yazdı.
Ukrayna Kilisesi’nin bağımsızlığı meselesinin Rum Ortodoks Kilisesi tarafından yeniden açılmasının, Fener Rum Patrikhanesi, İskenderiye Patrikhanesi ve Yunanistan Kilisesi ile ciddi kriz yaratacağına dikkat çeken gazete böyle bir gelişmenin ABD ve Yunan hükümetlerinin işine gelmeyeceği için siyasi yan etkileri de olacağına işaret etti.
Habere göre Limasol Metropoliti Athanasios katıldığı bir radyo programında, Başpiskopos seçilmesi halinde Ukrayna ve Kiyev Metropoliti Epifanios’u anıp anmayacağı sorusuna “seçilirsem o zaman karar veririm. Sen Sinod karar verecek” dedi. Konuyla ilgili krizin, müteveffa II. Hrisostomos’un Epifanios’u anmaya ve ona kol-kanat germeye Sen Sinod’a danışmadan tek başına karar vermesi nedeniyle çıktığını söyleyen Athanasios, Sen Sinod’un 2020’de aldığı kararın hatırlatılması üzerine “kararı değiştirmek için konuyu yeniden gündeme getireceğini” kaydetti.
Athanasios’un bu kararının Moskova Patriği Kirillos’un işine geldiğine vurgu yapan gazete seçime kadar Başpiskoposluk “tahtına” vekalet etmekte olan Baf Metropoliti Yeorgios’un ve adaylardan “Konstantia ve Mağusa” Metropoliti Vasileos’un II. Hrisostomos döneminde alınan kararın değiştirilmemesi gerektiği görüşünde olduğunu yazdı, Vasileos’un “her bir ayaklarının bir kayıkta olmaması gerektiğini” söylediğini yazdı.
Habere göre her üç din adamı da kilisenin rolü ile devletin rolünün bir birinden farklı olduğunu kabul etmekle birlikte Kilise’nin “etnarhlık” (ulusal liderlik) rolünü müdahale etmeksizin sürdürmesi, Eğitim Bakanı’nın seçilmesi ve atanmasında söz hakkı olmaması gerektiği görüşünü belirtti.