Züleyha KARAMAN
Kıbrıs sorununun çözümü yönünde yeni bir müzakere süreci bugün start alırken, Kuzey Kıbrıs’taki sivil toplum örgütlerinden olumlu mesajlar gelmeye devam ediyor. Diyalog’un görüşlerine başvurduğu örgüt başkanları çözümün Kıbrıslı Türkler açısından çok önemli olduğunu, ancak halkı yeniden göçmen durumuna düşürülmemesi gerektiğini söyledi.
Örgüt başkanları, ülkede yozlaşan siyasi yapıya dikkat çekerek, çözümle bozuk yapının iyileşebileceğine inanıyor.
Kıbrıs Türklerine yıllardır uygulanan ambargoların çözümle birlikte kalkacağına inanan örgüt başkanları, “bizler iki bölgeli, iki toplumlu kalıcı bir çözümü destekliyoruz” dedi.
Ne dediler...Ne dediler..Ne dediler...
Sahir: Çevre korunacak
Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, “Çevre ile uğraşan örgüt olarak bu bakışta bir değerlendirme yapmamızda yarar var” diyerek şunları söyledi:
“Kıbrıs’ın sosyal yapısı, geleceği adına konuşulacak çok şey var ama, çevre her şeyin bütünüdür ve çevre bundan çok ciddi boyutlarda etkilenecektir. Çevre öyle bir unsur ki, resmen tanınan bir ülke olsanız da olmasanız da; kaynak, sermaye, bozdurulacak para olarak görülmekte ve denetim olmayan ortamlarda çok savurgan hatta israf edilir denli harcanabilmekte. Doğru bir anlaşma olması, uluslararası bağlayıcılığı da gündeme taşıyacağı için çevrenin olumlu yönde kazanımları olacağı düşüncesindeyiz. Onun dışında, başı boş ya da keyfi kararlarla çok zaman yitirdiğimizi her gün konuştuk, bu bağlamda çevre adına da olumlu yansıyacak.”
Gürcafer: Sorunların nedeni barışın olmaması
Restorancılar Birliği (Res-Bir) Başkanı Süleyman Gürcafer, “Bugün itibariyle KKTC’de yaşanan bir çok sorunun nedeni Kıbrıs’ta bir barışın olmamasıdır” diyerek şunları kaydetti:
“Başlayacak olan müzekerelerin en erken zamanda sonuçlanıp memlekete bir barışın gelmesi ve artık belirsizliğin ortadan kalkması gerektiğine inanıyoruz. Barışla her şey zaman içinde doğru temele oturacaktır. İki kesimli, iki toplu federal bir bir çözüm olmalı, iki kesimlilik korunmalı.”
Dilek:Eroğlu’na güveniyoruz
Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na güvendiklerini belirterek, şöyle dedi:
Kamu-İş olarak Kıbrıs’ta bir çözümün olmasını destekliyoruz. Çözümün bulunması Kıbrıs Türkleri açısından çok önemli diye düşünüyorum. Ancak ‘çözüm olsun da nasıl olursa olsun, çözüm tek kurtuluşumuzdur’ beyanatı da doğru değil. Çözümün nasıl olacağı konusunda halk aydınlatılmalı, bu konuda endişelerim var: Halk göçmen durumuna düşürülmemeli. Bir devletimiz var, halk yerinden olmamalı. Bazı yerlerde göçlerin olacağı yönünde internete haritalar dolaşıyor, bu konuda endişelerimiz var. İki kesimliliği koruyan, coğrafi yapıyı değiştirmeyen ve halkı göçmen durmuna düşürmeyecek bir anlaşma olmalı. Anlaşma olacak diye halk huzursuz edilmemeli. Kamu-İş iki devletletli, bir federasyon çatısı altında Türkiye’nin garatörlüğünün devam edeceği bir anlaşmayı destekliyor. Cumhurbaşkanımız Derviş Eroğlu’na bu konuda güveniyoruz ve müzakere sürecinde destek veriyoruz. Kudret Özersay’ın müzakereci olarak Cumurbaşkanımızın yanına dönmesi bizleri memnun etmiştir. Sürdürülebilir, iki tarafı da memnun edecek bir anlaşmanın olmasını istiyoruz.
40 yılı aşkın süren Kıbrıs sorunu , Kıbrıs Türklerini büyük sıkıntıya soktu, halkımız insanlık dışı ambargolardan dolayı büyük mağduriyetler yaşadı. Çözüm sürecinde bunlar da değerlendirilmeli. ABD’nin çözüme destek vermesi memnuniyet verici olsa da, bu desteğin, Ada etrafında bulunan petrol kaynaklarına olan ilgisinden mi kaynaklanıyor şüphesini de aklımıza getiriyor. Altyapısı tam hazır olmadan 3-5 ayda referanduma gidilmesini de doğru bulmuyoruz. Rum taarfında bir ekonomik kriz var, bizde de durum iç açıcı değil, anlaşma yapılması için iki taraf acaba ekonomik çıkmaz içine mi sokuldu şüphesi de aklımıza geliyor, Toplum olarak çok sağlıklı düşünmemiz lazım. Ekonomik kriz var diye aceleye getirilecek bir referandumdan endişe duyuyoruz. Annan Planı’nda Kıbrıs Türklerine verilen tahhütler yerine getirilmedi. Hepimiz bir çözüm istiyoruz, halkımızın çok dikkatli olması lazım.
Altuncuoğlu: Dışta tek, içte 2 devlet
Kıbrıs Türk Esnaf ve Sanaatkarlar Merkez Birliği Başkanı Kemal Altuncuoğlu, dışta tek, içte ise iki ayrı devlet formülüne dayalı bir çözüm istediklerini söyledi. Altuncuoğlu şunları kaydetti:
“İstikrarsız bir ekonominin olması bana göre ülkenin en büyük sorunu. Döviz aldı başını gidiyor, önlem yok, halkın alım gücü iyice düştü. Ayrıca, istikarlı bir hükümet yok. Kararlı bir hükümet olmadığı için de iş çevreleri KKTC’ye yatırım yapmaya korkuyor. Turizmde de gerileme var gibi. Geçmiş yıllarda turizm için atağa geçen hükümetler bu yıl sanki turizm gözden çıkarmış gibi. Doğru politikalar üretemiyoruz ne yazık ki. Kıbrıs sorununun çözümü şu anda bana göre mümkün değil. Rumların tavrı ortadadır, dolayısıyla afaki konuşmamak gerekiyor. Ama bir anlaşma olursa zaten bu sorunların çözümü için sistem kendi kendini kurar. Avrupa Birliği’ne (AB) girmek çokmu iyidir, belki de bu tartışılmalı. Bugün AB’ye giren bir çok devlet batma noktasına gelmiş bulunuyor. Güney Kıbrıs’ta bunlardan biridir. Bugün KKTC Türkiye’den öz kaynak, alt yapı kaynağı ve daha birçok konu da kaynak alırken, AB’ye girince çok mu rahat olacağız zannediyoruz. Biz daha aldığımız bu kaynakları eşit bir şekilde topluma yayamıyoruz. O zaman bu kaynaklar kesilince ne yapacağız. AB kimseye böyle kaynak vermez. Çözüm olacakasa, bence iki devletli bir çözüm olmalı. Örneğin içeride iki ayrı devlet, dışarıda tek devlet temsiliyeti bana göre en uygun çözüm şeklidir.”
Güncelleme Tarihi: 11 Şubat 2014, 03:51