Çiğdem AYDIN
Ülkemizde son dönemde yaşanan ve etkisini her geçen gün daha da hissettiren ekonomik kriz, iş dünyasında örgütlü olan oda, birlik ve dernek yöneticilerini de tedirgin ediyor.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Asbaşkanı Mustafa Genç, son yapılan zamların geri alınmasını isterken, K.T Esnaf ve Zanaatkârlar Odası (KTEZO) Başkanı Mahmut Kanber, önlemlerin alınmaması durumunda arka arkaya iflaslar yaşanacağı uyarısında bulundu. Genç İş Adamları Derneği (GİAD) Başkanı Cemal Gülercan da, hükümetin ve kamunun fuzuli harcamalarının kısıtlanmasını istedi.
Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı da, okul ücretleri ve kiraların döviz yerine Türk Lirası üzerinden alınmasını önerdi.
Diyalog’a konuşan iş dünyası temsilcilerinin görüşleri şu şekilde:
Mustafa Genç: Zamlar geri alınmalı
Ülkede son dönemlerde ciddi bir ekonomik daralma yaşanıyor, hükümetin de çaresiz gibi duruşu vatandaşların ve piyasanın üzerinde olumsuz psikolojik etki yaratıyor. Son yapılan zamlar ivedi olarak geri alınmalıdır. Döviz artışına paralel olarak akaryakıt ve enerjinin (elektrik) otomatiğe bağlanması yanlış değildir. Fakat bu gibi ülkenin her sektörünü tüketicisinden tutun da iş dünyasına, üreticilere kadar her kesimi etkileyen bir durum ortaya çıktığı zaman diğer zamlar yapılmamalıydı. Bunun dışında örneğin dövize bağlı olarak alınan Gümrük ücretlerini belli ve makul bir kur sabitlemesi ile bu tehlikeli dalgalanma duruncaya, stabil hale gelinceye kadar piyasada rahatlanma sağlanabilirdi.
Hükümet bir şey yapmıyor
Ticaret Odası olarak bizler gerekli uyarılarımızı yaptık. Önerilerimizi de acil yapılabilecek şekilde hükümete defalarca iletmemize rağmen, hükümet değerlendirmelerini sürdürüyor, ama bir şey de yapmıyor. Hükümetin bu ‘çaresiziz’ tutumu piyasalardaki para akışını donma noktasına getirmiştir. İş dünyası bu durumun mağduriyetini ciddi şekilde Ocak ayında daha da fazla hissetmiştir. Çünkü istikrarsız görülen bir ekonomik yapı mevcuttur ve bu yapıda para sirkülasyonu olmaz tüketici de elindeki mevduatı tutma bazı ihtiyaçlarını öteleme yolunu seçer. Temel gıdalar veya temel ihtiyaçlar dışında ne iş dünyası ne de tüketici harcama yapmamaktadır. Fakat hükümet de şu andaki duruma az da olsa merhem olacak formüller vardır çaresiz değildirler. Ticaret Odası acil reçetelerini kendilerine vermiştir onlar değerlendiriyorlar. Durum kötü ve stabil değildir.
Mahmut Kanber: Binlerce işyeri kapanabilir
Bu durum bir kriz ama bu bir başlangıç. Önlemler alınmazsa arka arkaya iflaslar, iş yeri kapanmaları gelecek. Bu şekilde gidersek esnaflardan da zanaatkârlardan da ciddi sıkıntılar bize gelmektedir. Birkaç ay içerisinde işyerini kapatan binlerce esnaf olacak. Döviz kuru karşısında çaresizim edebiyatı yapan hükümet inandırıcı değildir. Alabileceği önlemler vardır. Zam üstüne zam yapması tüm sektörleri ve halkı etkilemekle beraber ülkede öğrenim gören öğrencileri de ciddi şekilde etkilemiştir. Hal böyle olunca öğrenci de çarşıdan çekilmiştir. Harcama yapmıyor. Yeme alışkanlığını askıya almıştır, yaşam standardını değişme yoluna gitmiştir. Vatandaşımız da sokaktan eve girmiştir. Kimse harcama yapmıyor.
Bıçak kemiğe dayanmıştır
Haliyle esnaf da kendi içinde para akışını durdurmuştur. Neden, çünkü dükkân kiraları döviz cinsinden, üretimde ham maddeler gümrükte döviz cinsinden ve günlük kur üzerinden yapılmaktadır, elektrik maliyetleri (giderler) gerek dükkân gerekse konutta artmış durumdadır. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Hükümet çaresiz değildir. Olağan üstü bir hal vardır şu anda. İlk olarak yapılan zamlar geri çekilmeli özellikle elektrikte devlet sübvanseye etmelidir bu durum geçene kadar. Şimdi yapmasa ne zaman yapacak bunu. Gümrüklerde belli bir oranda ham maddelerde özellikle Türk lirasına geçilmelidir süratle. Devletin kamu alacaklar da Türk lirasına bağlanmalıdır. Aksi halde süratle üretim durma noktasına gelecek esnaflar kepenk indirecek ülkede ciddi bir sosyal patlama yaşanacak. Hükümetin çaresizim deme lüksü yoktur.”
Cemal Gülercan: Hükümet bizimle istişare etmeli
2017 yılının bu ilk ayını geride bırakırken geçmiş yılın verdiği psikolojik olumsuzluklar yüzünden ülke ekonomimiz bu yıl daha da kötüye gideceğini ve bu konuda hükümetimizin sivil toplum örgütleri ile istişare içinde olarak çeşitli önlemler alınması gerektiğini düşünmekteyim. Üzülerek belirtmek gerekirse Türk lirası, yabacı para birimleri karşısında değer kaybetmeye, tabiri yerindeyse erimeye devam edecektir. Evet, biz KKTC olarak dövize müdahale edebilecek herhangi bir ekonomik güce ve politikaya sahip değiliz. Fakat bu durumun hem ülkedeki iş dünyasına hem de hane halkına etkileri çeşitli önlemler ile azaltılabilir.
Fiyat İstikrar Fonu kullanılmalıdır
Hükümetimiz ivedi bir şekilde önlemler almalıdır. Özellikle tüm işletmelerin ve halkın ana maliyet unsuru olan akaryakıt fiyatlarını dengelemek maksadıyla Fiyat İstikrar Fonunun kullanılması gerekmektedir. Ayrıca hükümetin ve kamunun fuzuli harcamalarının da kısıtlanarak, yapılacak tasarrufun ekonomik birimlerin daha az maliyetli çalışabilmelerine olanak sağlayıcı tedbirlerin alınması faydalı olacaktır. Aksi takdirde Türk lirasının değer kaybı başta ithalat işiyle uğraşan iş insanlarımız olmak üzere neredeyse tüm sektörlerimiz için adeta bir kâbus haline dönüşmekte ve ithal ürünlerde pahalılaşma ve aynı zamanda istikrarsızlığa neden olmaktadır. Aynı durum ülkemizde üretilen ürünler için de geçerlidir. Ne yazık ki, ülkemizde ürettiğimiz birçok ürünün ham maddesi yine yabancı ülkelerden döviz bazlı ithal ediliyor. Bu durumda ister istemez girdi maliyetlerimize yansıyıp hayatı pahalılaştırıyor. İşletmelerin gümrük ve stopaj ödemelerinde kur sabitlemesine gitmesi ve halka yansıyacak maliyetin azaltılması da gerekmektedir. Dünyada yaşanan ekonomik sorunlar, Türkiye'deki sorunlarla birleşip Kuzey Kıbrıs ekonomisine iki katı etki etmesi bir yana, hükümetin bunlara rağmen ‘pul ve harçlar’ olarak bilinen ve devlete ödenen harç miktarlarına bu yıl değişik oranlarda zam yapması, ekonomik sıkıntılarla boğulan halkın kanayan yarasına tuz biber olmuş durumda.
Ali Çıralı: Hükümet çaresiz değil…
Hükümet bir takım konularda çaresiz gibi görünse de aslında yapılabilecek hiçbir şey yoktur demek doğru olmaz. Elbette ki dövize KKTC olarak bir etki etmemiz mümkün değil. Zaten bunu da kimse söylemiyor. Ama halkın bu durumu en az hasarla atlatması sağlanmalıdır. Bir takım önlemler alınabilir. İlk olarak hükümet özel okullarla oturup konuşmalıdır geçici bir süre de olsa bir yıllığına dahi kur sabitlenmeli ve Türk lirası üzerinden harçlar alınmalıdır birçok kişinin okul harcamaları vardır yurt dışından gelen öğrenciler de yine okul harcamalarını döviz cinsinden yapmaktadır Türk lirasına geçilmesi yönünde bir girişim yapılmalıdır. Kiralar da yine aynı şekilde döviz cinsinden olmaktadır. Hükümet emlakçılar birliği ile oturup bu konuyu da istişare etmelidir. Gerek konut gerekse dükkân fabrika kiralar hep döviz cinsindedir. İnsanların kazançları ise Türk lirasıdır ve denge şaşmıştır.
Üretimin en büyük sıkıntısı elektrik giderleri
Şu anda üretimin en büyük sıkıntısı elektrik girdileridir. Zamlar ciddi sıkıntı yaratmaktadır. Sanayici, üretici için üstelik döviz artışına paralel otomatik artış var. Fakat petrol fiyatları 100 dolar civarındayken, oysa şimdi 50-55 dolar bandında seyretmektedir. Bu konuda da hükümet yetkililerin süratle yapabileceğini yapması gerekmektedir. Asgari ücret alan veya biraz üzerinde alan aileler elektrikte konut tarifelerini dahi ödeyemezken, bir de sanayi kuruluşlarını düşünün. Bu ciddi bir sorun gümrük girdileri de ham madde alımında dövize bağlı yükselmiştir. Orada bir ayarlama yapılabilir, akaryakıt fiyatlarında devletin Fiyat İstikrar Fonuna almış olduğu miktar belki düşürülebilir. Bunlar ufak tedbirler ama yapılabilir hiçbir şey yapamayız deyip oturmak izlemek de çok doğru değildir. Tabi öte yandan devlet gelirlerinin de maaş ödemeleri için düşmemesi gerekmektedir. Zor gibi görünse de yapılabilecek ufak tefek ayarlar vardır aksi halde durum kötüye gidiyor.
Güncelleme Tarihi: 15 Şubat 2017, 10:41