Buruk bir bayram yaşıyoruz. Her şeye rağmen umut ve ümit dolu zamanları artık kendimize programlamamız gerekmektedir.
Melek olan melekler takımımız, onların hocaları ayrıca Hatay'da depremde kaybettiğimiz insanlarımız bizleri ne kadar acıya boğsa da ateş gerçekten de düştüğü yeri yakıyor. 50 binin üzerinde yaşamını kaybeden insanımızın üzerine bayram yapmak gerçekten de çok acı ancak her şeye rağmen ayakta durmak tüm Türk aleminin yapması gereken bir öncelik gibi düşünmekteyim.
Turizm beklentileri karşıladı mı?
Geçmiş bayram dönemlerinde neredeyse tüm beş yıldızlı oteller yüzde yüz doluluğa ulaşır, hatta küçük ve diğer oteller bile %70'in üzerinde doluluk yaşardı.
Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Başkanı Sayın Dimağ Çağıner'den öğrendiğimiz kadarıyla, sadece yirmi üç 5 yıldızlı otelden 6 tanesi %100 doluluğa ulaşmış ve Türkiye'den bu yıl bayram geçirmek maksadıyla gelen insanlar beklentiyi karşılamamıştır.
Geçtiğimiz günlerde eski KITSAB başkanı Sayın Erkan Kilim ile yaptığım programda da öğrendiğim kadarıyla kesinlikle küçük ve orta boylu işletmeler de neredeyse yükselen maliyetler sebebiyle kapılarına kilit vurmayı planlıyor. Bu yazdıklarım kesinlikle herhangi bir yere eleştiri maksadında değil, sadece kanayan bir yaraya acilen çare bulmamız içindir. Bu çare nasıl olabilir?
İç turizme yönelmek bir çare mi?
Artan ulaşım maliyetleri, gittikçe sıkıntı boyutuna ulaşan dövizdeki hareketlilik ve ekonomik sıkıntılardaki zorluklar insanların bu yıl ne derece tatil yapacağı da büyük bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
Uygulanabilecek doğru fiyat politikaları ile gerçekten de bu yıl öyle tahmin ediyorum ki iç turizme yönelmek (domestic, inbound) turizmi etkileyen tüm bacakların en azından sezonu kurtarmak anlamında doğru bir hamle olacağına düşünmekteyim. Kesinlikle Güneyli komşuları da bu süreç içerisine dahil etmemiz gerektiğini düşünmekteyim neden mi?
Bayram dolayısıyla Batı bölgesine yaptığım seyahatte, bütün restoranların, baraj manzarası, ayrıca rekreasyon alanlarının, hatta çilek bahçelerinin tüm yerli misafirler tarafından ve Güneyli komşularımız tarafından doldurulduğunu gördüm.
Ülkemiz hala ciddi bir potansiyelin eşiğindeyken, mevcut kara sınır kapılarına mutlaka daha fazlaların açılması ve bu potansiyelden özellikle yaz sezonunda Güneye gelecek olan turistlerin adanın kuzeyinde nasıl zaman geçirmesi gerektiği ile alakalı planların yapılması ivedilik kazanmıştır.
Turizm sektörümüzün tüm altyapısı ile birlikte yazı hazırlanması gerektiği de önümüzde çok önemli bir beklenti olarak durmaktadır. Girne antik liman bir an önce tüm ihtiyaçları karşılar vaziyette ve oradaki işletmelerin şekil disiplini ile turizm sezonuna hazırlanması gerekmektedir. Unutmayalım ki turizm ve eğitimden başka gidecek yolumuz yoktur.
Ben adada kalite arayan turist göremedim