En son söyleyeceğimi en baştan da belirteyim ki yanlış anlaşılmasın. Bugün yazdıklarım tek bir siyasi partinin suçu değil, sistem içerisinde yıllardır olan herkesin suçu ve eseridir. Bizler Kıbrıslıyız. Çok şükür Türküz. Osmanlı Atalarımız. Yüzyıllar Osmanlı hoşgörüsü altında Rumlar bizim ile barış ve dostluk içinde yaşamış. Kıbrıs Türkünü doğru düzgün tanıtamamış siyasilerin çoğu bugünkü resmin ana hatlarını çizmiş.
Son günlerde herkese sorduğum soru karşısında aldığım cevap? Napan Gardaş? Aha, memleket gibi…
Bu arada Turizm sektöründe doğru bir icraat yapılana kadar ve turizm gemisinin başında olanlar bunları kamuoyuna paylaşma cesareti gösterilene kadar, turizm adına çok birşey yazmayacağım. Bu günlerde toplumsal ve sosyolojik olaylar daha önemli çünkü.
Benim büyük büyük nenem, Ruşit Nenem Nakşibendi, Rahmetli Şeyh Nazım Müritlerinden. Oraya kadar biliyorum, onun nenesi de öz be öz Piskobulu. Hani ismini Kuryum dağı eteklerinden, Piskobu körfezini kucaklayan derin mavilerin kucaklayan Apollon kalıntılarının olduğu yer. Piskobu vakti zamanında " Piskopos" lar tarafından kurulan, Apollon tapınağında hacı olan dini liderlerin kurduğu adanın tartışmasız en " medeni " köyü. ( İngiliz Ağrotur Üslerinden dolayı NAAFI - ) Navy Air Forces Force İnstitution Ortadoğu'nun kontrol merkezi.
Rahmetli Ruşit Nenem Dini tarafı yüksek mümine, okumuş ve Rahmetli Annem Semiha Nenem'e okuma yazma öğreten ( Türkçe ) ilk insanlardan. Onlar da Rumların ve Türklerin birlikte yaşadığı ama Türklerin çoğunlukla olduğu, 1950-60’lı yıllarda İngiliz kültürü ile yaşayan inanılmaz bir halk.
Gelelim babama... En az dedemin babası Osman ve onun dedesi İsmet ( oraya kadar uzanıyorum ) kök be kök Polemityalı.
Leymosunun girişinde Leymosun’un en zengin ve medeni kasabası. Köy falan değil yani. Aşağı ve Yukarı diye yetmiş dört öncesi ikiye ayrılmış, şimdi Leymosun ile nerede ise birleşmiş.
Fotoğraftaki dedem, meşhur Mustafa Dedem, öz be öz Girneli... Polis çavuşuymuş, atı ile Girne sokaklarında dolaşırken heybeti ve adaleti ile herkes ondan çekinirmiş. Oğlum Mustafa'ya çok benzetirim bu arada.
E hal böyle iken ve ben de yetmiş dört öncesi Leymosun’da doğan bir kişi olarak sorulduğunda " Leymosunlu " yum derim.
Aksini itiraz eden olabilir mi? Yok olamaz.
Şimdi bizim 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Rumların tek taraflı gaspına yönelik tutumuna ve Kıbrıs Türkünü bu Cumhuriyetin dışına atılmasına adeta yağ süren açıklamalar yapılıyor.
Biz çok şükür "KKTC For Ever " 1983 de kendi Cumhuriyetimizi KTFD ( Kıbrıs Türk Federe Devletini ) yok ederek ( iyi mi yaptık kötü mü yaptık büyük soru işareti ) dünyadan dışlanmanın yolunu seçerken, 1974 sonrası elde edilen, kazanılan zenginlikleri tam 48 yılda yedik bitirdik.
Aksini itiraz eden olabilir mi?
Zannetmiyorum.
Bu dünya tarafından tanınmayıp, sadece Anavatanın askeri, siyasi, ekonomik yardımları ile ayakta durmaya çalışan bu küçücük adada şimdi de ben Kıbrıslı değilim; oralıyım, buralıyım, KKTC sınırları farklı ( sanki de başka bir adacık oluştu Jeolojik olarak haberimiz yok yarımada ) tartışmaları ışığında suni gündemler yaratılıyor.
Hepsi de çok özür diliyorum ama Anderson’dan masallar... Biz Kıbrıs Adasının Kuzeyinde, kendi sınırları dahilinde yaşayan Kıbrıslı Türkleriz. Nokta Yani Full Stop.
Türkiye Cumhuriyeti'ni de sırf kendi masallarınıza inandırasınız diye çok da samimiyetinize inanmadığım bayrak, vatan nutukları ile ( içinizde askerlik yapmayanlar bile var ) sakın bizden daha fazla Türk veya Müslüman olduğunuz fikrine kapılmayın. Bakın sadece benim sülalem burada kaç yüz yıl var, siz burada kaç senecik varsınız.
Anavatanı faşizan duygular ile manipülatif söylemler geliştirerek yanıltmaya çalışmanız neticesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gemisi karaya oturdu. Deniz bitti anlayacağınız. Ganimet de.
Yüz yıllardır Konya’dan, Karaman’dan gelen Kıbrıslı Türkler sadece doksan binlere inmiş durumda. Göç eden edene, adadan ümidini bitiren bitirene...
Aksini itiraz eden var mı ? Yok olamaz.
Sözde sırf TC çıkarlarını en iyi yönetenlersiniz ama çok yakın bir zamanda bütün yüreğimle inanıyorum ki kralın çıplak olduğunu en yakın zamanda Anavatan Türkiye siyasileri de anlayacak.
Turizm ne yazık ki hasbel kader, ekonomi ayakta duramıyor, nesiller adayı terk etmenin derdinde…
Liyakatten uzak, adı şaibelere, hırsızlıklara, yolsuzluklara karışanlar; siyaseten devletin kadrolarında en üst yerlere atanıyor. Benim adamım, partilimdir diye. Yazıklar olsun gerçekten de. İşin ehli insanlar operasyon dışı. Yüzlerce müşavir ordusu oturarak devletten maaş çekiyor. Aferin size, bravo! Kırk sekiz yılda başardığımız ve geldiğimiz noktaya bakın. Bu sosyolojik ve toplumsal erozyon en büyük çıkmazımız.
İnsanlar geçim derdinde, siz hala daha onu bunu atama derdinde.
Plan, program, proje ve icraat
Acaba şimdi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kamu sektöründe hangi bakanlığında bunlar doğru dürüst var? Doğru dürüstü geçtim, olan bakanlık var mı? Hep gündelik, günübirlik siyaset… Mazot bitiyor, iki günlük yakıt kaldı, maaşlar ödenecek mi? Üç gün kaldı... Geçim derdi ,insanlar ay sonunu getiremiyor , kredi kartları patladı ,pahalılık vs . Hep bunlar konuşuluyor.
Aksini iddia eden var mı? Olmaz…