Gıda Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu, ülkede üretilen hellimlerde bir sıkıntı olmadığını ifade ederek, “Üretim aşamasında bir sıkıntı yok ama bir hellim kötü bir yerde muhafaza edilmişse orada bakteri üreyebilir” dedi.
Diyalog’a konuşan Sennaroğlu, gıda güvenliği konusunun son günlerde kamuoyunda büyük bir tartışma konusu olduğunu belirterek, “Son 4 yılda bu konuda kamuoyunda yapılan tartışmanın toplamını, son bir ay içinde yaptık. Bunun nedeni, biz göreve geldikten sonra, gıda güvenliği
konusunda denetimleri artırdık, en üst düzeye çıkardık” ifadesini kullandı.
Sennaroğlu, denetimleri sıklaştırdıkları nedeniyle bir süre önce zehirli hurmanın bulunduğunu, gelişmeleri şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaştıklarını aktardı.
Gıda ve Yem Yasası hazır
Gıda güvenliği konusunda 4 yılın boşa geçtiğini kaydeden Sennaroğlu, Gıda ve Yem Yasası ile bunu destekleyici tüzüklerin hazırlandığını, önümüzdeki günlerde Meclis’e sevk edileceğini bildirdi.
Sennaroğlu, 2006-2009 yılları arasında Tarım Bakanı olduğu dönemde, AB uzmanları ve Türkiye’den teknik destek alarak, bakanlık bürokratların uzun bir çalışma yaparak, gıda yasası hazırladığını, kendisinin o dönemin Sağlık Bakanı Eşref Vaiz’in imzası ile 2009’da Meclis’e gönderdiklerini anlatarak, şöyle konuştu:
“2009 erken seçiminde biz hükümetten gittik. Meclis’ten giden hükümetin yasaları hep kadük olur ve geri gelir. O yasa da öyle oldu. 2009’dan 2013’e kadar bu yasa hiç tartışılmadı, bir kaç defa bunu sordum. Kimsenin umurunda olmadı, aslında basın da buna çok önem vermedi. Yani şimdiki gibi dillendirmedi. Bu 4 yıl ülkede heba oldu. CTP-DP hükümetini açıklarken, gıdanın tek otoritede oluşması için, bakanlığın adını, Türkiye’de olduğu gibi Gıda Tarım ve Enerji Bakanlığı olarak açıkladık. Gıda Bakanlığı’nı ismen oluşturduk. Geçen sürede, Gıda Bakanlığı’nın oluşması için çalışmalarımızı süretli bir şekilde sürdürüyoruz. Gıda ve Yem Yasası hazır vaziyettedir. Gıda ve Yem Yasası çerçeve yasadır, bu çerçeve yasasını büyük bir aksilik olmazsa önümüzdeki günlerde Meclise göndereceğiz. Çerçeve yasasının altında bunu destekeleyecek bir çok destekelici yaslar da vardır. Bunların çalışmaları da ilgili birimlerde tamamlanmıştır. Detekleyici çalışmalar ve tüzükler yapılmıştır.
Sennaroğlu, 4 yıldır bu konuda “kim patron olacak” kavgası yaşayanların, bugün çıkıp, 5 aylık hükümetin niye gıda yasasını halletmediğini eleştirdiğini belirterek, “4 yıl boşa geçti. Kamuoyunun bunu çok iyi bilmesi gerekir. Kimden hesap sorulacağında biraz daha adaletli davranması gerekir.
Biz denetimleri sıklaştırdığımız için, hurmayı bulduk. Biz hurmayı bulmasaydık kamuoyu hiç bir şey bilmeyecekti ve çok şeffaf olarak her şeyi de kamuoyu ile paylaşıyoruz, sakladığımız bir şey yok” dedi.
Asker kontrol ediyor
Senaroğlu, “Marketciler Birliği’nin askeri kantinlere gelen gıdaların denetimsiz olduğu” yönündeki iddilarıyla ilgili olarak, “Benim bildiğim, askerimiz ithal ettiği bütün sebze ve meyveleri, bütün gıdaları kendi denetiminden geçtikten sonra kullanıma sunuyor” dedi.
Hellimler güvenli mi?
Sütün günlük olarak Sütek tarafından toplanıp imalatçıya dağıtıldığını ve günlük analiz yapıldığını anlatan Sennaroğlu, “Alfotoksin, küf bulunan sütler işletlemelere iletilmez, o sütler imha edilir” dedi.
Ülkede üretilen hellimlerin sağlıklı olduğunu, üretim aşamasında bir sıkıntı olmadığını kaydeden Sennaroğlu, “Hellim temiz olarak üretilebilir ama satış süresi boyunca onun bulunduğu şartlar hijyen değilse o sürede bakteri üreyebilir, bütün hellimlerde bakteri vardır demek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür” ifadesini kullandı.
Bozuk sütten hellim yapılamayacağının altını çizen Sennaroğlu, şöyle konuştu:
“Hellim yapmayı bilen adam zaten yapamaz. Yapılamadığını bilir. Süt kesilir. Süt kesildiği zaman maya tutmaz. O bakımdan ‘bozuk sütlerden hellim yapılır’ diye söylemek çok mantıklı değil. Ülkenin yüzde 65’inden fazla üretimi soğuk zincirdedir. Daha önceki görevimde de 2008’in sonuna kadar ülkenin tamamını soğuk zincire almaktı, o hedefi tutturamadık. Nedeni ise, bunu yapmanız için üreticiye mutlaka bir destek çıkmanız lazım. Bu destek de maddiyata dayanır. Bu hedefi önümüze koyduğumuzda, 2008 yüzyılımızın en kurak yılı oldu. Hayvanlar balya bulamadı, Türkiye’den balya ithal ettik, onu süvbansiye ettik, arpa bulamadık arpayı süvbansiye ettik ve bütün kaynaklarımızı oralara kanalize etmek zorunda kaldık. Bütün süt üretimini soğuk zincire geçirme porjemizi ve hedefimiz askıya almak zorunda kaldık ve olmadı. Ama biz görevden gidince bu konuda hiç bir adım atılmadı, yine 4 yıl boşa gitti. Şuanda göreve geldik, hedeflerimiz arasında yine bu vardır ama yine yağmur yağmıyor. Yani şöyle bir espride yapıyor insanlar; ‘Önder Sennaroğlu da her Tarım Bakanı olduğunda yağmur yağmıyor’, bu da beni üzüyor. Ülkede üretilen sütün yüzde 65’i soğuk zincirde, geriye kalan yüzde 30-35’i yine sıcak süttür. O çok hijyen değildir. Onu mutlaka, bu çağda, tümünü ortadan kaldırıp, soğuk zincire geçmesini sağlamak gerekiyor.”
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2014, 04:15