Halkın Partisi (HP) Başkanı, eski müzakereci Kudret Özersay, İsviçre’de gerçekleştirilen Mont Pelerin zirvesinin sonucunu değerlendirdi, önemli uyarılarda bulundu.
Özersay Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i liderlik göstermeye davet etti.
Özersay’ın sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirme şöyle:
İsviçre zirvesi sonunda BM açıklamasını yaptı. İlerlemeler var ama Anastasiades bir ara talep etti ve bizim taraf böyle bir ara verilmesini kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü toprak kriterlerinde elde edilen ilerleme potansiyeli hakkında Anastasiades’in Yunanistan’a ve Güneydeki siyasi partilere danışma ihtiyacını dile getirdiğini ve kendilerinin de bunu kabul ettiğini söyledi. İlk anda akla gelen hususlar:
“AKEL dışındaki partilerden destek bulamaz”
1-Bir an için Sayın Anastasiades’in samimiyetle muhalefetin tepkisini ölçmek istediğini ve onları bilgilendirmeden yürümeyi istemediğini varsayalım. Kendisi de biz de çok iyi biliyoruz ki, AKEL dışındaki Ulusal Konsey üyeleri, ağzı ile kuş tutsa kendisinin yaklaşımlarına evet demeyecekler. Hal böyleyken ve AKEL müzakere sürecine şartlı da olsa destek verirken (ve AKEL’den bu konulardaki asıl yetkili Çelebis İsviçre’de Anastasiades’in kendi heyetinde yer almışken) Sayın Anastasiades kime neyi soracak? Ulusal Konseye soracağı her şey ertesi gün Rum basınındadır ve istismar edilecektir. Kendisi artık bir karar vermelidir. Liderlik gösterip bu yolu, sürece gerçekten destek verenlerle mi yürüyecek, yoksa her durumda çözüme karşı çıkacak olanları tatmin etmeye çalışarak ucu açık bir müzakere mi götürecektir. AKEL yabancı askerler ve Garantiler konusunda şartlar ortaya koymuşsa da son aşamaya geçilmesine, toprak kriterlerindeki uzlaşıya bağlı olarak karşı çıkar görünmemektedir. Hal böyleyken sayın Anastasiades’in halen daha anayasal bir kurum dahi olmayan ve kendisine olası bir referandumda herhangi bir yararı dokunmayacak olan Ulusal Konsey’e danışmaktan bahsetmesi bende soru işaretleri oluşturmaktadır. Artık bir karar vermelidir. Geciktirmeden AKEL ile birlikte yürümeyi seçerse süreçten bir şeyler beklenebilir. Ancak gelecek yıla sarkması durumunda AKEL muhtemelen merkez sağdaki küçük ve milliyetçi partilerle birlikte bir Başkan adayı bulacağı için Anastasiades’e müzakerelere dair verdiği şartlı destek de bir süre sonra ortadan kaybolabilecektir. Özetle Anastasiades yanlış yere danışmakta ve süreci tıkamak isteyenlere yeni bir koz vermeye yönelmektedir.
“Anastasiadis zaman kazanmaya çalışıyor”
2- Yunanistan bir süre önce söyledikleri gibi “Garantörlük hakkından dahi vazgeçmeye” hazırsa, o halde müzakerelerde son aşamaya geçmek bağlamında neden Yunanistan’a danışma ihtiyacı hissediyor ki? Beşli toplantıya katılıp katılmayacağını sormak bağlamındaysa, iki tarafın da uygun görmesi durumunda Yunanistan’ın katılmayı reddetmesi uluslararası ilişkiler açısından pek de mümkün görünmüyor. Biz her zaman “Türkiye’ye sormaksızın hiç bir şey yapamazlar” eleştirisine maruz kalıyorduk, oysa anlıyoruz ki Rum liderliği her bir önemli hususu Yunan hükümetine soruyor, ya da sorması gerekirmiş gibi yapıp zaman kazanmaya çalışıyor.
“Daha fazla taviz koparmayı deneyecek”
3- İşte bu yüzden Sayın Anastiades’in erteleme/ara verme talebinin başka nedenleri olabileceği daha güçlü bir ihtimal gibi görünüyor. Bu da Sayın Anastasiades’in şimdi ikinci Cenevre görüşmesine gitmezden önce bir yandan Rum basınının diğer yandansa Rum Ulusal Konseyi’ndeki çözüm karşıtı unsurların seslerini yükseltmelerini sağlamak ve bu gerekçeye dayanarak da Kıbrıs Türk tarafından taviz koparmayı denemek. Hatta Cenevre’ye gitmek için ilave güvenceler almaya çalışmak ve bunlar olmazsa biz katılamayız demek. Önümüzdeki bir haftalık dönem zarfında Kıbrıs Rum liderliğinin bizden birtakım tavizler koparmak için ikinci Cenevre zirvesi öncesinde ayak sürüyeceğini düşünüyorum. Günün sonunda katılacak olsa dahi bir takım güvenceleri ve konuların özüne dair kendi görüşlerine yaklaşan esneklikleri görmek isteyecektir. Kıbrıs Türk tarafını bekleyen önemli tehlikelerden birisi de budur zaten.
Kriterler konusunda uyarı
4- İsviçre’de toprak kriterleri müzakere edildi ancak henüz üzerinde uzlaşmaya varılamadı. Kriter olarak atıfta bulunulan bazı cümle ve ifadelere baktığımızda (ki bazılarının varlığını detaya girmeden Sayın Barış Burcu da teyit etti) bunun bir anlamda harita müzakeresine dönüşmekte olduğu anlaşılmaktadır. Rum tarafı İsviçre’de beşli toplantının ilanı ve oradan da son aşamaya geçilmesi için, bunun karşılığında Kıbrıs Türk tarafını toprak kriterlerinde esnemeye zorlamıştır, bundan eminim. Burada önemli olan Kıbrıs Türk tarafının sırf beşli toplantı tarihi açıklansın diye toprak kriterlerinde olağan olarak kabul etmeyeceği bir şeyi bu ortamda kabul edip etmediğidir. Çünkü şimdi soyut olan toprak kriterleri yarın harita aşamasına geçildiğinde ciddi şekilde elimizi kolumuzu bağlayabilir.
Sayın Akıncı’yı uyarmıştık!
5- Halkın Partisi olarak 30 Ağustos 2016 tarihinde Sayın Akıncı’ya bir mektup göndermiştik. İşte yukarıdaki paragrafta yer alan sorunu orada da gündeme taşımış ve birtakım uyarılarda bulunmuştuk. O mektubun ilgili bölümünü burada da alıntılıyorum: “Müzakere sürecinde bir sonraki aşamaya ya da son aşamaya geçmeli, bu zorlanmalıdır. Ama bunun için konuların özüne dair taviz verilmesine gerek olduğuna inanmıyoruz. Bir başka ifadeyle müzakerelerde prosedürde bir ilerleme elde edilebilmesi için altı başlıktan birinin ya da birkaçının esasına dair taviz verilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Bu konuya gerekli özenin gösterilmesi gerektiği inancındayız.” İsviçre zirvesinde toprak kriterleri konusunda elde edilen ilerlemenin, içerik itibariyle bu belirttiğimiz riskleri barındırıp barındırmadığına ilerleyen günlerde ayrıca bakmak gerekecektir.
Güncelleme Tarihi: 13 Kasım 2016, 07:54