Mülkiyetle ilgili gelişmelerin önümüzdeki günlerde üç düzeyde hareket edeceğini, birçok şeyin de yürütülmekte olan Kıbrıs müzakerelerinin dışında cereyan edeceği iddia edildi.
Fileleftheros “Mülkiyette Paralel Gelişmeler... Müzakereciler Görüşmeye Başlıyor, AİHM’den Karar, ‘Komisyon’da Hareketler” başlıklı haberinde müzakereciler düzeyinde kriterlerin görüşüleceğini, Ankara’nın ise toprağa ilişkin oldu bittiler dayatmaya çalışacağını iddia ederek önümüzdeki günlerden itibaren, müzakerelerdeki sahneyi etkileyebilecek gelişmeler beklenmekte olduğunu savundu.
Mülkiyetin müzakerelerde ele alınmaya başlanacağını, bugün mülkiyet uzmanlarının teknik konulardaki çalışmaları teati etmek üzere bir araya geleceklerini belirten gazete sunulmuş yazılı tezler baz alındığında, görüşlerde geçmişe göre bir değişiklik olmadığını belirterek özetle şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum tarafı yazılı belgesinde, mülkiyette sunduğu tezlerin toprakta yapılacak düzenlemeler şartına bağlı olduğunu vurguluyor. Türk tarafının da toprağı şimdi müzakere etmediğine, anlaşmanın hemen öncesine havale ettiğine işaret diliyor. Öğrendiğimize göre prensipten ve toprakta yapılmış genel görüşmelerden, özellikle de Türk tarafının yabancı unsurlarla temaslarından anlaşıldığı kadarıyla, Ankara’da ciddi toprak düzenlemeleri yapma niyeti yoktur. Bu aşamada mülkiyetle ilgili müzakereler kriterler alanında ve iade-takas-tazminat üçlü ekseninde hareket edecek. Türk tarafının sunduğu tezler bazında iade konusu ya etkisiz hale getiriliyor veya kısıtlı uygulanacak.”
AİHM’in vereceği karar önemli...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bugün Güney Kıbrıs’ın Türkiye aleyhine başvurusunda karar vereceğini hatırlatan gazete AİHM’in, Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne 14 ihlalden suçlu bulduğu ilke kararının 10 Mayıs 2001’de aldığını ancak vereceği cezayı daha sonraya bıraktığını hatırlattı. Gazete “Müzakerelerde de mülkiyet yönünde de birçok şey AİHM’in vereceği karara bağlı olacak. 13 yıl sonra ceza kararının açıklanması için seçilen zamanın tesadüf olmadığı da aşikârdır” ifadesini kullandı.
Gazete KKTC’nin, Kıbrıslı Türklerin de Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurabilmesi için yasa değişikliğine gitmekte olduğunu belirterek Türk tarafının mal takasında bir düzenleme elde etmeyi hedeflediğini yazdı.
Müzakerelerin yeni aşamasının daha başlangıç noktasında bulunuyor olmasına karşın birçok zorluk ve iki tarafın arasında bir uçurum bulunduğunu yazan gazete şunları da ekledi:
“Yabancı bir diplomatik kaynak belge sunulmasının BM’ye –böyle bir hakkı olmamasına karşın- köprü kurucu önerilerle yardımcı olma olanağı tanıyacağını, bunun olabilmesi için, müdahil tarafların rızasının şart olduğunu söyledi. Aynı zamanda var olan kanaat Türkiye’deki seçimlerden önce önemli bir gelişme beklenmediğidir. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de temaslarında bunu açıkça ortaya koyuyor ve gelişmelerin sonbaharda olacağını ima ediyorlar.”
Hukuki dengeler...
Haftalık Kathimerini “Mülkler Çatışmadan Geçiyor... Sunulan Öneriler, AİHM Kararları, Mal Sahiplerinin ve Kullanıcıların Hakları ve Siyasi Çözüm Arayışları” başlıklı haberinde, müzakere masasına konulan mülkiyet önerilerine, malın ilk sahibinin ve kullanıcısının hakları arasındaki şu ana kadarki hukuki dengeleri değiştiren AİHM kararlarının ağır gölgesinin sızdığını yazdı.
Kıbrıs Türk tarafının tezlerini, kendi işine gelen, AİHM’in Dimpopulos davasındaki kararına dayandırdığını Rum tarafının ise AİHM’in bahse konu davadaki içtihadının mülkiyet yönünü etkilemediğini savunduğuna işaret eden gazete Rum tarafının gerçekte 40 yıldan sonra ilk mal sahibinin iade hakkının tam (%100) olmadığını da bildiğini yazdı, özetle şunları ekledi:
“İkinci veya üçüncü nesil yerinden edilmiş Kıbrıslı Rumların kendilerine miras kalan mülklerde ilk söz hakkına sahip olmalarının zor olduğunu biliyorlar. Zaman, yargı kararları ve işgal bölgelerindeki Kıbrıs Rum toprağının 2004’ten sonra süratli inkişafının anlaşmazlıkların üzerine köprü kurulmasını ve nihai al-veri etkilediğini biliyorlar. Kıbrıs sorununun yakan meselelerine hukuki tedavi yerine siyasi çözüm bulunması gereğini öneriyorlar. Müzakere gruplarında, al-ver’in ifade biçimi olmadığı anlaşılmaya başlıyor. Çözüm olabilmesi için anayasa konularında, toprakta, mülklerde, güvenlikte, garantilerde karşılıklı karşılıklar olması, bir anlaşmanın yeşil hattın her iki tarafında da düzenlenecek bir referandumda olumlu oylanmasına olanak tanıyacak olgular yaratılması gerekir.
Kıbrıs Rum Tarafının Tezleri:
Andreas Mavroyannis geçen Salı günü müzakere masasına mülkiyetle ilgili üç, merkezi hükümetin yetkileriyle ilgili de iki belge koydu. Mülkiyetle ilgili metinler şunları içeriyor:
- Mülkiyet müzakeresine yaklaşım yöntemiyle ilgili öneri,- Temel ilkeler, kriterler ve incelemelerle ilgili tezlerin genel tarifi, ve- Maraş’la ilgili Kıbrıs Türk ve Rum belgelerinin ve Tapu malzemesinin karşılaştırılması önerisi.
Kıbrıs Rum tarafının belgelerinde şunlar vurgulanıyor:
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dimopulos davasındaki kararı mülkiyetteki durumu değiştirmiyor.- Mülkiyet yönünün temel düzenleme kriteri -bu öncelik sırasıyla- iade, tazminat ve takastır.- Mülkünün bugünkü kullanıcısı tarafından önemli derecede inkişaf ettirilmesi gibi kabul edilir istisnalar olması dışında, mülkünü yönetme konusunda ilk söz hakkı malın ilk sahibinindir. Bu tür gelişme iade değil tazminat görüntüsü verir.- Üzerine hastane inşa edilmiş veya toplum yararına hizmet binalarının inşa edildiği mülkler için de aynı istisnadan söz edilir.- Kitlesel değil kişisel düzenlemelerin belirgin olduğu bütün meselelerin yönetilmesi için Mülkiyet Konseyi kurulur.- İtirazlı durumlar için Özel Mülkiyet Mahkemeleri kurulur.- Kıbrıs Rum belgelerinde ifade edilen mutlak tezlerle ilgili şu kabuller yer alıyor:
- Dimopoulos davasıyla ilgili katı çizginin savunulması ve idame ettirilmesi çok zordur.- Aslında baştaki tavır müzakere kozu olarak hizmet eder çünkü Kıbrıslı Rum, bu karar ile ilk mal sahibinin malı hakkında mutlak karar hakkının ‘sulandığını’ biliyor.- Dimopulos’ta ilk kez Kıbrıs sorununun bir hukuk belgesinde mülkün tazmin edilebilecek bir mal olduğu vurgulanıyor ve ilgili kriterlere Türk yorumunu desteliyor. - Kendilerine miras kalan mülklerini genç yaşta (örneğin 10 yaşında) bırakmak zorunda kalan ve hayatlarının büyük bölümünü başka bir yerde geçiren yerinden edilmişlerin söz konusu mülkle aileleri kadar bağlı olmadıkları belirtiliyor. Mülkün bugünkü kullanıcısının sözünün, ikinci veya üçüncü nesil göçmeninkinden daha güçlü olması ihtimalini açık bırakıyor. - Dahası, Kıbrıs Rum tarafının önerilerinde Kilise mallarının ve Vakıf mülkiyetinin yönetilmesi de belirlenmiyor.- Yanıcı konu olan, özgür bölgelerdeki Kıbrıs Trük mallarının iadesine de özlü şekilde değinilmiyor.
Kıbrıs Türk Tarafının Tezleri:
Derviş Eroğlu’nun grubu mülkiyet konusunda, aslında Eylül 2010’da, Dimopulos davasındaki AİHM kararı sonrasında sundukları önerilere göndermede bulunan ilgili belge sundu. Belgenin referansında, daha önce ifade edilen önerilerle birlikte okunması gerektiği belirtiliyor. Kudret Özersay’ın sunduğu tezlerde şunlar yer alıyor:
- Gerek Kuzey’de gerekse Kuzey’de bulunacak Mülkiyet İnkişaf Şirketi kurulacak. İnkişaf planının hedefi iade edilmeyecek mülklerin tazminatları için para bulunmasıdır.- Çoğu Kıbrıslı Türk Güney’deki mallarının tapularını Denktaş rejimine verip Kuzey’deki Kıbrıs Rum mallarının ‘tapularını’ almış olmaları temelinde mülkler blok şeklinde ele alınacak. Kıbrıs Rum tarafının burada, mülklerle ilgili düzenlemenin blok olarak değil ferdi olması gerektiği itirazında bulunuyor. - İnkişaf ettirildiği için ilk mal sahibine iade edilmeyecek mülkler için Türkiye’den garantili tazminat mantığı öneriliyor. Bugünkü kullanıcının mal sahibini tazmin edecek parası yok ise ve mülk 5 yıl içerisinde satılmamışsa o zaman tazminatını Türkiye devleti ödeyecek.- Güney’deki mülkünü ‘devlete’ veren hiçbir Kıbrıslı Türk göçmen bugün kullanmakta olduğu konutundan çıkartılmayacak. Bu, Kıbrıslı Türklerin Güney’de, Kıbrıslı Rumların da Kuzey’de bıraktığı malların toplu bir takas edilmesi çabasıdır.- Bir Kıbrıslı Türk, malı bir yerleşiğe veya başka bir yabancıya satmış ise o zaman malın satın alanda kalması gerekir (ki takas halledilebilsin). Burada, Kuzey’deki inkişaf ettirilmiş ve ardından yabancılara veya Türk yerleşiklere satılmış Kıbrıs Rum malları yönetilmeye çalışılıyor.- Kullanılmayan mallar da, bugün çoğu askeri kışla olan ve uzlaşılacak toprak düzenlemelerine tabi olanlar iade edilecek.- Üzerine hastane veya başka bir hükümet binası veya toplum yararına bina inşa edilmiş Kıbrıs Rum malları iade edilmeyecek, tazmin edilecek.- Üzerine otel inşa edilmiş toprak da iade edilmeyecek, tazminat ödenecek. Burada Kıbrıs Rum tarafının, malın ilk sahibine yapılan inkişafın, örneğin otelin hissesi şeklinde tazminat almasıyla ilgili eski bir önerisi vardı. Kıbrıs Türk tarafının önerileri birinci derecede takasın, ikinci derecede tazminatın hakim olmasını, iadenin asgariye indirilmesine çalışıyor.
Güncelleme Tarihi: 12 Mayıs 2014, 02:56