Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Dr. Sıla Usar devlet hastanelerinin, devlet tarafından finanse edilen, kâr amacı gütmeyen, başvurulduğu zaman tedavi alma garantisi veren sağlık kurumları olduğunu belirterek, devlet hastanesi olmayan, halkına kaliteli sağlık hizmeti verilmesini sağlayamayan bir devletin halkına karşı suç işlediğini kaydetti.
Usar “Niyetiniz devlet hastanelerini kapatmak mı? Eğer öyleyse söyleyin bilelim, halk da bilsin” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, ülkede kamu sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan sorunları yıllardır anlattıklarını, sağlığa yatırım yapılmadığını, hekim, hemşire, personel alınmadığını, göz göre göre devlet hastanelerinin çöküşüne çanak tutulduğunu savundu. Devlet hastanelerinin sağlık hizmetlerinin yürütücü motoru olması gerektiğini kaydeden Usar, ülkenin özel hastanelerden alınacak hizmetlerin faturalarını ödemeye gücünün yetmediğini kaydetti.
Son birkaç yılda, 40 hekimin kamu hastanelerinden ayrıldığını vurgulayan Usar, bazı bölümlerin kapandığını (Çocuk Nörolojisi, Çocuk Kardiyolojisi, Çocuk Alerji, Çocuk Nefrolojisi), bazılarının da kapanma noktasına geldiğini belirtti.
Bir planınız var mı?
“B ve C planlarımız var” diyen Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu’na kapanan ve kapanma noktasına gelen hizmetlerin sürdürülebilmesi için planının ne olduğunu soran Usar, bugün Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nde sadece 2 hekim görev yaptığına işaret etti.
600 kalp krizinden 30’u hayatını kaybediyor
Her yıl yaklaşık 600 hastanın kalp krizi geçirdiğine, 30’unun geçirdiği kriz sonucu hayatını kaybettiğine dikkati çeken Usar, diğer tüm branşların hizmetlerini sürdürürken Kardiyoloji’ye ihtiyacı olduğunu da belirtti.
Tıp-İş Başkanı Usar, Kardiyoloji Servisi’nin kapanması salt kalp hastalarını değil, diğer tüm branşların hastalarını etkileyeceğini, kardiyoloji uzmanlarının ülke için öneminin hayati olduğunu bildirdi.
İdarenin tüm uyarılara rağmen hekimleri hastanede tutmak ve yeni hekim istihdam etmek için çözüm yolu üretmediğini savunan Usar, büyük eksiklik duyulan anjiografi teknisyenlerinin de istihdam edilmediğini kaydetti.
Bir yılda 1800 sevk, 150 milyon TL…
Mayıs 2015- Mayıs 2016 arasında 800 kadar hasta sevk edilirken, bu rakamın Mayıs 2016-Mayıs 2017’de 1800’e çıktığına işaret eden Usar, 800 hasta sevki için 68 milyon TL ödeyen devletin, 1800 hasta için takriben 150 milyon TL ödemek durumunda kalacağını açıkladı.
Usar, şöyle devam etti:
“260 tane hekime hak ettikleri özlük hakkını vermemek için- ki söz konusu meblağ 10 milyon TL bile değildir- bin dereden su getiren Maliye İşleri’nin amacı nedir? Sadece 2 yılda ödenen sevk masrafları ile 700 yataklı, tam teşekküllü, yeni bir hastanenin en az yarısının finansı sağlanabilecekken bu israfın hesabı verilmelidir.
Sağlık bir insan hakkıdır ve Anayasal olarak koruma altındadır. Devlet yurttaşlarına sağlık hizmeti verecek sağlık çalışanı ve bu hizmetin verileceği alt yapı ve fiziki koşulları yeterli hastaneler sağlamak zorundadır.
Oysa ki ülkemizde devlet hekim istihdam etmeyerek, hekimleri hastanede kalmaya özendirecek tedbirler almayarak, eksiklikler nedeni ile bazı branşların kapanmasına/kapanma noktasına gelmesine göz yummakta ve aynı zamanda hekimleri kendi uzmanlık dalları dışında çalışmaya zorlamaktadır.
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, sağlığımızı savunmaya, halkın hastanelerine sahip çıkmak için mücadeleyi yükseltmeye ve sağlığımızı çökertenlerden hesap sormaya kararlıdır.”
Güncelleme Tarihi: 30 Haziran 2017, 10:30