banner564

Halkın güveni kalmadı

1975-86 yılları arasında milletvekilliği ve bakanlık yapan Özel Tahsin “Bizdeki siyaset anlayışı ile şimdikiler arasında dağlar kadar fark vardır” dedi

Halkın güveni kalmadı
banner598
Çiğdem AYDIN 
Kıbrıs Türk siyasetinin unutulmayan isimlerinden Özel Tahsin, 1975 ile 1986 yılları arasında milletvekilliği ve bakanlık görevlerinde bulundu. 
Diyalog’un sorularını yanıtlayan Özel Tahsin “Bizdeki siyaset anlayışı ile şimdikiler arasında dağlar kadar fark vardır” dedi. Tahsin, halkın şimdiki siyasete güvenmediğini kaydetti.

 Soru: Siyasete nasıl başladınız, ne zaman ara verdiniz?
Yanıt: Siyasete ilk olarak Şubat 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanından sonra oluşturulan Kurusu Meclis’e girmekle başladım. Türk-Sen’de görevliydim ve çalışanları temsilen meclise girdim, bir yıl boyunca görev yaptım. 1976 yılında kurulan Ulusal Birlik Partisi (UBP)’nin kurucuları arasındayım ve seçim olunca ben de UBP’den aday oldum. Seçimlerde 19. sıradan (son sıra) aday olmama rağmen kazandım. 1980 yılında atama ile Çalışma Bakanı oldum. 1981 yılında genel seçimler oldu ve ben yine kazandım. Bu kez de İskan Bakanı oldum (1981-1982 ). Daha sonra koalisyon hükümeti oluştu ve bu kez Çalışma ve Sağlık Bakanı oldum, bu görevi de 1983 yılına kadar yürüttüm. 1983 KKTC’nin ilanından sonra 1986 yılına kadar vekillik yaptım. 1986 yılında seçime girdim ve kazanamadım. Daha sonra siyasi yaşamıma UBP’de devam ettim. 1990’lı yıllarda UBP beni ihraç etti. 1990 yılında Hür Demokrat Parti’de (HDP) siyasi hayatıma devam ettim. 1994-1995’li yıllarda HDP kendini fes etti ve Demokrat Parti’ye (DP) katıldık. O günden bugüne kadar da DP’de İlçe Başkanlığı dahil çeşitli görevlerde bulundum. 
Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?
Yanıt: Fakülteden döndükten sonra 1971 yılında sendikacı oldum ve memur olarak göreve başladım. Bir yıl sonra TÜRK-SEN’in Genel Başkanı oldum. Şu anda emekliyim. Benim özel hobilerim vardır onları yapıyorum. 40 yıllık bir futbol geçmişimle birlikte 7 yıl Kulüpler Birliği Başkanlığı yaptım.
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı? Yaşadıysanız ne tür sorunlar?
Yanıt: Yaşadım. 2 yıl kadar önce yüksek tansiyon nedeniyle beyin kanaması geçirdim. Ameliyata gerek kalmadı ama sol tarafımda aksamalar kalıtsal olarak kaldı. Yürüşümde ve solda hareket kapasitemde sorunlar vardır fakat kendi işimi kendim yapabilecek güçteyim çok şükür.
Dostları yanımda bulamadım
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp, soran oluyor mu?
Yanıt: Benim için en anlamlı soru buydu. Benim yaşam felsefemde vefa önemlidir. Siyasetten ayrıldıktan sonra gittiğim yerlerde beni çok mutlu eden anlar da oldu. Ama son geçirdiğim ciddi rahatsızlıktan sonra en büyük ilgiyi futbol camiasından gördüm. O kader birliği yaptığım siyasetteki dostlarım arkadaşlarımı ne yazık ki yanımda bulamadım insan en azından bir geçmiş olsun sözünü bekler. Bu benim içimde hep uhde olarak kalmıştır. Kimse buna mecbur değil ama insan bir geçmiş olsunu kader birliği yaptığı arkadaşlarını yanında görmek veya aranmak ister. Bir tek bu vefa örneğini Ünal Çağıner’den gördüm. Onun hakkını bu meyalde ödeyemem ama onca insan arasında meğer tek bir insan varmış.

Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlar nedir? Neler yapılmalı?
Yanıt: Belki bu soruyu 10 yıl sonra bugünün siyasetçilerine sorarsanız onlar da size bizim zamanımızda böyle değildi diye başlarlar cümlelerine. Siyasetin gerçek anlamı özellikle son dönemlerdeki meclis çalışmaları ve hükümet yapılarıyla değerini yitirmiştir. Halka verilmesi gereken hizmetler popülizm nedeniyle verilmemiş, yaratıcılık, verimlilik olmamıştır. Yatırımlar gerektiği gibi yapılmamış ve sadece istihdam düşünülmüştür. Örneğin benim görev yaptığım yıllarda mecliste 10 tane hukukçu,10 tane de siyasal bilgilerden mezun kişiler vardı yani bir politikacıda olması gereken vasıfları taşıyan yerlerden mezun insanlar vardı. Hukuk bilmeyen siyaset bilmeyen ve diğer başka mesleklerden gelen kişilerin verimli olması mümkün değildir. Bir politikacıda olması gereken hususlar aranmalıdır. Unutulmaması gerekir ki sözü söyleyen de söyleten de bu toplumun içinden çıkar. Bu mevcut sistemle aksaklıklar düzeltilemez. Siyasi partilerin yapısının değişmesi, delege sisteminin ortadan kaldırılması ve artık Başkanlık sisteminin tartışılması gerekiyor. Tabi şu anda mecliste çok iyi arkadaşlar da var ama bu sistemin ve partisel yapının içinde eriyip kaybolmamaları için sistemin değişmesi şarttır. 

Siyasette kirlilik var  
Soru: Yeniden aktif siyasete dönme niyetiniz var mı? 
Yanıt: Siyasete 1975 yılından1986 yılına kadar hizmet verdim; toplam 11 yıl. Yeniden aktif siyasete dönmek gibi bir niyetim yoktur çünkü bizim dönemimizdeki siyaset ile şimdiki siyaset anlayışı arasında çık fark var. Ben kişiliğimi koyarak siyaset yaptım ama şimdilerde bunu göremiyorum. Benim siyaset anlayışımla şimdiki siyaset anlayışı arasında dağlar kadar fark vardır. Ciddi bir siyaset kirliliğinin yanında benim prensiplerime ve düşüncelerime aykırılık var. Halkın siyasete güveni kalmamıştır.
Soru: Sizce KKTC’nin en önemli sorunları nedir? 
Yanıt: En büyük problemler ekonomik problemlerdir. Kıbrıs sorununun getirdiği sıkıntılar ve ambargolar da en büyük sorunumuz. Ama daha da büyük problem, siyasilere olan güvensizliktir. Bu duygu halkı umutsuzluğa sürükleyen bir duygudur ve çok tehlikelidir. Umudunuz olmazsa geleceğe dair planlarınız da olmaz.

Baskılarla çözüm olmaz

Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Bu sorun ne yazık ki 1955’lerden beri vardır. Ben 55’leri, 63’leri görmüş yaşamış, 2 defa göçmen olmuş bir insan olarak kalıcı bir barışın olmasını diliyorum. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) dışında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve birçok devlet de artık bu işi çözün diyor. Bu elbette umut vericidir. Kıbrıs’ta bulunan doğalgaz ve yeraltı kaynakları da sürece ivme katmıştır. İki tarafın da kabul edebileceği yaşayabilir , kalıcı bir çözüm olmalı. Ama baskılarla olacak olan bir çözüm de yaşayabilir bir çözüm olmaz. Şu anda çözüme çok yakın olduğumuzu düşünenlerin aksine ben çözümün çok yakın olduğuna inanmıyorum.

Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı? Değilse ne yapmalı?
Yanıt: Kıbrıs Türk tarafının büyük bir çoğunluğu çözüme arzuludur. Fakat bu arzu çözüm olacak anlamına gelmemekle birlikte her açıdan hazır olduğumuz anlamı da taşımaz.

Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?
Yanıt: Toprak sorunu en büyük sorundur. Rumlar hala toprak konusunda Türklerin ciddi tavizler vermesini istiyor. Ayrıca mülk de başka ciddi bir sorun olur diye düşünüyorum.
 
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?
Yanıt: Ben Güzelyurt’ta yaşıyorum ve olası bir çözümde de burası verilecekler listesinde yer alıyor. Çözüm olursa tek dileğim bir kez daha göçmen olmamaktır. Çünkü bu yaştan sonra 40 yıldır kaldığımız, kök saldığımız yerden bir kez daha koparılıp başka bir yerde yaşam kurmaya çalışmak kolay değil. Ama mecbur olursak yapacak da bir şey yok. 

Güncelleme Tarihi: 04 Ağustos 2016, 10:31
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474