Çiğdem AYDIN
İbretlik yaşam hikayesini Diyalog’a anlattıktan 13 gün sonra hayatını kaybeden Ahmet Kumbaracı, bilinen adıyla Gurabi son mesajında, ömrünün kalanını huzur içinde geçirmek istediğini belirterek, yetkililere “yardım eli uzatın” diye seslenmişti.
Komşusu sayesinde 14 yaşında uyuşturucu kullanmaya başlayan, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de 5-6 kez cezaevine girip çıkan, üç kez evlenip boşanan Ahmet Kumbaracı, 42 yaşında idi... Aldığı alkol ve kullandığı uyuşturucu sonucu 7 yıldır siroz hastalığıya mücadele eden ve büyük acılar yaşayan Ahmet Kumbaracı geçen Cuma günü hayatını kaybetti.
Ölümünden sadece 13 gün önce ibretlik yaşam hikayesini Diyalog’a anlatarak, yetkililere “yardım edin” diye seslenen ve ailelere de “çocuklarınıza sahip çıkın” mesajı veren Ahmet Kumbaracı, 2001 yılında oğlu olduktan sona hayatının çok değiştini, ancak geç pişmanlığının işe yaramadığını söylemişti.
Ahmet Kumbaracı’nın, hazin sonunu hazırlayan hayatını ibret olması için bugün yeniden yayınlıyoruz...
“Gurabi’nin hayatı dizilere konu olur”
Ahmet Kumbaracı... Kıbrıs’ta bilinen lakabıyla Gurabi... Başkent Lefkoşa’nın göbeğinde 1972 yılında doğdu ve Kızılay Evleri olarak bilinen bölgede yaşamını sürdürdü. Kendi ifadesine göre, henüz 14 yaşında komşum dediği biri sayesinde uyuşturucu ile tanıştı... Şu anda 42 yaşında olan, sirozla mücadele eden Kumbaracı’nın anlattıkları, romanlara, dizilere konu olacak bir yaşam hikayesi.
Ahmet Kumbaracı, uyuşturucu illetinin bir insana neler yapacağı ve neler yaptıracağına ibret olacak hayat hikayesini Diyalog muhabirine anlattı...
Defalarca cezaevine girdi çıktı
Uyuşturucuyu ilk zamanlar merak ettiği için kullandığını, ardından ise satmaya başladığını belirten Gurabi, “hayatım boyunca bir kez çalıştım o da bir kumarhanede. Geriye kalan kısımda ya cezaevinde idim ya da dışarıda uyuşturucu satıyordum” dedi. Sadece KKTC’de değil Türkiye’de de uyuşturucu temini suçundan cezaevine defalarca girdiğini ve orada kimlerle tanıştığını anlatan Gurabi, her dışarıya çıktığında pisliğin içine biraz daha saplandığını söyledi.
En önemli görev ailelerde
Diyalog Gazetesi’ne ibretlik hayatını anlatan Ahmet Kumbaracı (Gurabi) gençleri uyuşturucu kullanmamaları konusunda uyarmakla kalmadı aileleri de “Çocuklarınıza sahip çıkın onları asla yalnız bırakmayın dertli gördüğünüzde onlarla konuşun ve onları dinleyin” diyerek mesaj gönderdi.
Hayattan hiçbir beklentisi kalmadığını söyleyen Ahmet Kumbaracı (Gurabi), yakalandığı siroz hastalığıyla pençeleşiyor, ağır tedavi masrafları yüzünden zor günler yaşıyor.
Uyuşturucuya nasıl başladı
İşte Ahmet Kumbaracı’nın kendi ağzından ibretlik hayat hikayesi:
“Doğduğum güne lanet ediyorum ben. 42 yaşındayım, bu memlekette öyle şeyler gördüm, öyle şeyler yaşadım ki anlatmakla bitmez. 14 yaşında uyuşturucuya başadım. Komşum vardı o kullanırdı hem satardı da bir gün yine yanındaydım kubara (esrar) verdi bana denedim. İlk zamanlar kafamı güzel yaptı hiçbir şey takmamaya başladım sonraları daha farklı uyuşturucu maddeler kullandım ne bulduysam kullandım ve zamanla da satmaya başladım.Uyuşturucu maddeye başlamamın nedeni komşum ve merakım oldu.
İlk cezaevi ile tanışma...
İlk olarak 1993 yılında cezaevine girdim uyuşturucudan. Bir ay yattım. Cezaevine girdiğimde sadece uyuşturucu kullanıyordum ve çok az miktarda da satıyordum. Çıktığımda tam bir mafya oldum. İçeride bir sürü mahkumla tanıştım, bu işten yatanlar vardı, bana bir kaç isim verdiler. Çıkınca git yanlarına dediler. Çıktım ve gittim buldum onları. Kendime özgüvenim gelmişti çünkü... Artık cezaevine girmiş ve kendilerine bu işin babası diyen insanlarla tanışmıştım... Bu iş daha da cazip geldi çünkü artık yalnız değildim. Ben de onlarla olmaya başladım. Ama hiç bir zaman yaşça küçük çocuklara uyuşturucu satmadım. Hırsızlık hariç her türlü pisliği yaptım ben.Uyuşturucuyu genellikle Kıbrıslı iş adamları, Türkiyeden Kıbrıs’a gelen sanatçılar yada İngiltere’den gelen işadamları alırdı.
Ailem bilmiyordu, ilk ihbarı eşim yaptı...
1997 yılında babamı kaybettim. Ailem uyuşturucu kullandığımı bilmiyordu.1997 yılında eski eşim beni ihbar etti ve polis evde arama yapmaya başladı. Beni tutukladılar, ailem o zaman benim esrar kullandığımı öğrendi. 14 yaşından beri kullandığımı hiç farketmediler. Çünkü evde hiç içmedim hep dışarıdaydım, arkadaşlarımla beraber, yapıyordum bu işi. Cezaevine kaç kez aynı suçtan girip çıktım sayamadım bir keresinde 6 ay, bir keresinde 3 ay, bir keresinde yine 6 ay ilkinde 45 gün. Türkiyede de cezaevine girdim...
“Unkapanı’ndan Bayrampaşa’ya..”
Ünlü bir kadın sanatçıya uyşturucu sattım Unkapını’nda o zaman yakalandım 3 ay Bayrampaşa cezaevinde yattım çıktım. Daha sonra da bir başka ünlü kadın sanatçıya uyuşturucu sattım bu kez de 3 ay Ulucanlar cezaevine girdim. Ben tam üç kez evlendim üçü de yabancıydı eşlerimin üçünden de ayrıldım. Son eşim benim uyuşturucu kullandığımı bilmezdi, ya da bilirdi de bilmemezlikten gelirdi bilmiyorum.
“Oğlum her şeyi değiştirdi ama çok geç kamıştım”
2000 yılında tekrar evlendim. Her şeyden vazgeçmiştim. Uyuşturucudan yasa dışı yaşamaktan. 2001 yılında oğlum dünyaya geldi o beni hayata bağladı. İnsanın evladı olunca hayata başka türlü bakıyor. Onun için hayatımı düzelttim. Ama geçmişteki hatalarım hastalık olarak yakama yapıştı. 7 yıldır siroz tedavisi görüyorum.
Tedavi için yardım bekliyor
Devlet bana maaş bağladı engelli olduğum için ama yetmiyor. Tedavi için İstanbul’a gidemiyorum, çünkü orada kaldığım otele 450 TL borcum var. Ödeyemezsem da gitmem. Buradan tüm yetkililere yaptıklarından pişman olan ve ömrünün kalanını huzur içinde geçirmek isteyen birisi olarak bana yardım ellerini uzatmalarını istiyorum.”
Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2014, 01:28