banner564

Gözyaşı ile de bulaşır

AIDS hastası ile sağlıklı bir mahkumun aynı hücrede tutulması sağlık uzmanlarından ve hukukçulardan destek görmedi

Gözyaşı ile de bulaşır
banner598
Zorkun TAŞKIN
   Uyuşturucu kullandığı tespit edilerek tutuklanan Şahin Suyolcu’nun, AIDS hastası bir tutuklu ile aynı hücreye konması kamuoyunda büyük ilgi uyandırdı. Şahin Suyolcu’nun, “Beni bu hücrede tutmayın” şeklindeki talebinin reddedilmesi ise sağlık uzmanları ve hukukçulardan destek görmedi.
   Diyalog muhabirine konuşan Tabipler Birliği Asbaşkanı Dr. Sonuç Büyük, AIDS’li bir insanın, kan ve cinsel yollardan olduğu gibi, ter yoluyla, gözyaşı ile, hatta tükürük ile hastalığı bulaştırabileceğini söyledi.
   Uyuşturucudan tutuklu Şahin Suyolcu’nun “aynı bardaktan su içtim” şeklindeki tepkisini değerlendiren Dr. Sonuç Büyük “yukarıda sıraladıklarıma ilaveten bu hastalık eli kesilip de sağa sola dağılmasıyla da bulaşır” dedi.

Bir uzman çağrılmalıydı
   Ürolog Dr. Alper Sözüöz ise “Bu araştırılmış bir şeydir. Kesinlikle, aynı odada, ya da aynı çanaktan tabaktan, bıçaktan yemek yemek, el sıkışmaktan AIDS bulaşmaz” dedi.
   Sözüöz şöylededi:
   “Bu hastalık üç şekilde bulaşır. Birincisi kan yoluyla, ikincisi cinsel ilişkiyle, üçüncüsü ise emzirme yoluyla. Gazetelerde çıkan haberleri okudum. Yargıç’ın bir uzman çağırarak hastalığın bulaşıp bulaşmayacağına onun şahadet vererek söylemesi daha uygun olurdu diye düşünüyorum.”

Anayasa çağdışı
   Avukat Barış Mamalı da konuyla ilgili değerlendirmesinde Anayasa’nın çağdışı maddelerinden örnekler verdi.
 “Anayasa’nın Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği başlıklı 16. maddesinde bir yanda bireylerin kişisel özgürlüğü teminat altına alınırken diğer madde fıkrasında ise hangi hallerde insanların özgürlüklerinden mahrum bırakılabileceği sayılarak düzenlenmiş bulunmaktadır” diyen Mamalı şunları kaydetti:   
   “Anayasanın bu 16. Maddesinin 2. Fıkrasının (d) bendinde “bulaşıcı bir hastalık yayabilecek kişilerin” tutukluluk altına alınabileceği veya bir başka değişle gözaltına alınabileceği belirtilmektedir. Hatta ilginç bir şekilde aynı fıkra bendinde sırf “serserilik”ten ötürü de insanların tutuklanabileceği yazmaktadır.  Bu şekilde bir tutukluluk için mahkeme kararına da gereksinim olmadığını bu anayasa maddesinden anlayabiliriz.
   Görüleceği üzere sırf bulaşıcı bir hastalık yayma durumu nedeniyle insanların yargı denetiminden geçmeden tutuklanabilmesine imkan tanıyan çağdışı ve insancıl olmayan bir anayasal düzenlemeyle karşı karşıyayız. 
   Oysa bu anayasa maddelerinin altını modern bir anlayışla, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutarak çıkaracağımız yasalarla doldurmamız gerekmektedir. Aksi taktirde bu şekilde kalan çıplak anayasal düzenlemeler uygulamada medeniyete aykırı durumlar yaratabilmektedir.”

Hasta hücreye konmamalı
  “Kim olursa olsun herkesin insanca muameleye tabi tutulması gerekmektedir. AIDS hastası olan bir kişinin tutuklu hücrelerinde günlerce alıkonulmasının demokratik hukuk devletinde kabul görmesi mümkün değildir” diyen Barış Mamalı, sunları kaydetti:
   “Bu anlayış ve uygulama bizleri insanlık açısından utandırmaktadır. Hasta bir kişinin yeri tutuklu hücreleri değil hastane veya klinik olmaldır. Bugün birçok ülkede suç işleyen kişiler bazı durumlarda tutukluluk veya ceza infazlarını ev hapsinde geçirebilirken, bizim hasta bir kişiyi günlerce havasız ve kapalı tutuklu hücrelerinde alıkoymamız kadar insanlık ayıbı bir uygulama olamaz. 
   Kaldı ki Anayasanın bu absürd 16(2)(d) bendinde bulaşıcı hastalık yayma durumunda olanların tutuklanabileceği söylenmesine rağmen, bunu düz mantıkla uygulamak gerekmez. Tutukluluk denen aslında gözaltında tutmadır ve bu nedenle sözkonusu hasta kişinin hastanede alıkonmasına da bir hukuki engel yoktur.  
   Bu anayasa maddesinin bir benzeri  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5(1)(e) bendinde de vardır. Ancak orada bu gibi kişilerin “yasal” bir düzenlemeye uygun olarak tutuklanabileceği belirtilirken biz bunu anayasaya aktarırken “yasal” kelimesini dışladık.”

Güncelleme Tarihi: 29 Ocak 2015, 10:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474