Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın "Kıbrıslı diye bir millet yoktur. Kıbrıs'ta ya Türk'sünüz ya Rum'sunuz” sözlerini eleştirdi. Erhürman,  Türkiye’de bir zamanlar gişe rekorları kıran Vizontele filminden bir replikle yaptığı eleştirisinde, “Önce bu ülkeyi, bu halkı sevmek gerekir. Sn. Tatar öyle tercih ediyor diye kendilerini "Kıbrıslı" diye tanımlayanlar da, "Kıbrıslı Türk" diye tanımlayanlar da bundan vazgeçmeyecektir. Makamlarda oturanların görevi kimlik biçmek değil, hizmet vermektir” ifadelerini kullandı. 
Erhürman paylaşımında şunları belirtti:
“Sn. Tatar'ın genelde de Türkiye'de dillendirdiği bitmek tükenmek bilmeyen "kimlik" arayışları ve bu halka "kimlik" biçme çabaları hep Vizontele'deki o repliği hatırlatıyor bana:
"İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan… Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir. Amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir…"
Makamlarda oturanların görevi kimlik biçmek değil, hizmet vermektir. Onun için de önce bu ülkeyi, bu halkı sevmek gerekir. Sn. Tatar öyle tercih ediyor diye kendilerini "Kıbrıslı" diye tanımlayanlar da, "Kıbrıslı Türk" diye tanımlayanlar da bundan vazgeçmeyecektir. 
Bu ülkeyi, bu halkı, insanı seviyoruz, sevmeye devam edeceğiz. Boş işlerle uğraşmayacağız; kimin kendini hangi kimlikle tanımladığına bakmadan vermemiz gereken hizmeti vereceğiz. Çünkü bizim başka ülkemiz yok! Çünkü burası dünyanın en güzel yeridir.”

Tatar ne demişti
Cumhurbaşkanı Tatar, Hatay’daki temasları esnasında yaptığı açıklamada şunları ifade etmişti:
“Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır, bunu bütün dünya böyle bilmeli. Kıbrıslı diye bir millet yoktur. Kıbrıs’ta ya Türk’sünüz ya Rum’sunuz. Asırlardan beri Kıbrıs Türk halkı Osmanlı döneminde Kıbrıs’ın yöneticileri olarak hep oralarda varlığını sürdürdü. İngiliz yönetimi döneminde birtakım sıkıntılar yaşadık ama hiçbir zaman Rumların boyunduruğu altına girmedik. Bu çok önemli, şimdi dolayısıyla artık bu federasyon entrikaları, federasyonun bizi sürükleyeceği, hatta 1974 öncesine götüreceği tehlikeyi artık geride bırakmış durumdayız.”