Uzun bir süredir böylesi bir düşünce aklımda vardı ancak i hayata geçirememiştim . En sonunda bunu gerçekleştirme fırsatı buldum. Kıbrıs’ın turizm incisi olan Girne bölgesinin şu anda mevcut turizm tesislerinin ne durumda olduğunu; çalışanların, otel sahiplerinin ve turist profillerini yaklaşık bir aylık bir sürede analiz etme fırsatı buldum. insan kaynakları, satış pazarlama, destinasyon yönetimi, alternatif turizm modelleri, fiziki planlama, taşıma kapasitesi dediğimiz ( Carrying ) ve turizm ürününü geleceği anlamında turizm sektörüne önemli ipuçları vermesini taşıyordu , öyle de oldu.

Girne şehiriçi otelleri durumu

Özellikle antik limanın kapalı olmasından dolayı bölge civarındakioteller, küçük işletmeler tamamı ile turist anlamında neredeyse yazın başından beri çok az doluluğa sahip ( % 30 civarı). Bölgede yaptığım otellerde doluluklar, gerçekten de öyle kağıt üzerinde inan ki gösterildiği gibi değil, çarşı pazar kalabalık ama konaklayan turist sayısı ayni oranda değil.
Tabii ki hal böyle olunca turizm ile uğraşan insanları en azından yüksek sezon da maddi kazanç beklentileri ve tesisleri idare etmek anlamında en yüksek noktadayken, adeta günü döndürmek ve ülkemizin turizm geleceği anlamında ne yazık ki büyük bir yanılgı içerisine girmemize sebebiyet vermektedir .
Tesislerin yaşaması doğrudan oraya akın eden turist sayısıyla doğru orantılıdır. Turistler konaklar ise para kazanılır gelmez ise ne yazık ki özde oteller, genelde ülke karamsarlığa bürünür.
Bir diğer yandan da casinolu tesislerin doluluk oranlarını inceledim . İnanın , onların da bu bağlamda geçmiş yıllara göre ciddi bir rezervasyonlarında azalışları var. Belki de bu coğrafyanın en güzel casinolu tesislerini barındıran Girne destinasyonu gittikçe maliyetlerinin yükselmesi ( ulaşım ve günlük idame dediğimiz running cost ) özellikle enerji maliyetlerinin bu kadar yüksek noktaya gelmesinden sonra sıkıntılar çoğalıyor . Bir de personel eksikliği bulma noktasında tesislerin ellerinin kollarının bağlı kalması gerçek bir turizm destinasyonu olma yolunda en büyük engellerimiz olarak karşımıza çıkmakta. Casinolu tesislerden ve beş yıldızlı olanlardan da hafta sonu yakaladıkları doluluk oranlarını hafta ortasına yansıtmadığını görmekteyim. Hafta sonu eğlence yerlerinde olan Türkiye’den konser vermek maksadıyla gelen sanatçılar hafta sonu doluluklarına ciddi bir artış yakalamasına yardımcı olmakta. Hafta sonu %75 80’lerde olan doluluk oranları Girne bölgesindeki tüm Casinolu tesislerde hafta ortasında %40 civarına düşüyor. Ancak bu kapsam dışında olan oteller var ve bu otellerden de teker teker bahsetmek istiyorum.

Dome Otel

Özellikle İngiliz dönemin mimarisi ile ve ayrıca Girne’nin tam göbeğinde beni her zaman özellikle eski İngiliz sömürge ülkelerine yaptım ziyaretlerde tesise olan benzer yapıları görmem gerçekten de Kıbrıs Türkü’nün koruması gerektiren ender yapılardan biridir . Böylesine tarihi olan ve gerçekten de kurumsal kimlik oluşumunda bizlere önemli ayrıcalık ve farklılıklar sunan Dome Hotel ; ne yazıkki bir üst sınıfa taşınamamakta ve adeta günümüz turizim ve otelcilik konularına hizmet etmekte bu anlamda zorlanmaktadır. Dış Mimarisi’nin titizlikle korunmasına yönelik yapılacak olan ciddi Renovasyon ve restorasyon çalışmaları neticesinde mutlak surette bu anlamda finans ve kaynak temini ile birlikte geleceğe daha doğru adımlarla hazırlamalıdır. Böylesine tesisler yurtdışında, uluslararası zincir otel gruplarından( Hilton , Marriott , Sheraton vs ) gibi ayrılmakta ve çok daha yüksek fiyata pazarlamaktadır. Benzer mimari örneklerini özellikle son Sri Lanka ziyaretimde Kandy bölgesinde konakladığım “Queens Hotel”; ( fotoda olan )  bu tespitlerimi doğrular nitelikteydi. Otelin içerisinde kullanılan” Dome “ tarzı kubbeler sanki 60 lı yılların bir James Bond filminden çıkar gibiydi. İşin enteresan tarafı; otel korunayım derken bizdeki şu andaki otelden daha da geri bir teknoloji ve mefruşata sahipti. Buna rağmen otel fiyatları mevcut yukarıda bahsettiğim uluslarası otellerden en az % 25 30 daha yüksekti. Sebebi gerekçesi ise ; orada bir geçmiş yaşanmışlık var ve tesis geçmiş yaşanmışlığını ve kimliğini pazarlıyor aslında. Daha doğru günümüze dair dokunuşlar yapın olmaz mı? Bence kesinlikle yapılması gerekmekte.

Jasmine Court

Yaklaşık iki hafta önce programa çıkardığım Jasmine Court otel genel müdürü Şükran Arıkoğlu hanımefendiden elde ettiğim bilgiler doğrultusunda; Tesisin böylesine güzel bir lokasyonda ve kapalı olmadığını ve açık olduğunu öğrendik . Burası 74 öncesi yaklaşık 85 dönüm arazi üzerine kurulmuş süreç içerisinde müthiş bir üne kavuşmuş doksanlı yıllara ve 2000 li yılların başına damgasını vurmuş çok güzide bir tesis. Yıllar içerisinde otelin Girne’de yeni açılan beş yıldızlı Casinolu tesislere rekabet anlamında bir şekilde ayak uyduramaması özellikle eğlence ve gazino dünyası misafirleri anlamında geriye kalmasına vesile olmuştur. Ancak otel yine de en fazla düğün organizasyonu alan , Babaçakka balık restoranındaki servis ve hizmet kalitesi ayrıca diskosunda yapılan Blues konserleri ile gerçekten de marka olmuştur . Hiç unutmam Türkiye’deki Show TV’ye bile manşet olmuş doksanlı yılların metre kare olarak en büyük Avrupa’nın ikinci gazinosunun açıldığı haberi inanılmaz bir başarı öyküsü olarak kamuoyuna duyurulmuştu.
Genel müdürün verdiği bilgiler doğrultusunda otelin açık olduğu ve misafir kabul ettiğini büyük bir memnuniyetle öğrendim. 

Turizm hayattır…

DEVAMI YARIN….