Ekonomik alanda olduğu gibi siyasi görüşleriyle itibar sahibi bir işadamı olan Fotis Fotiadis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yönelik bir açık mektup yayınladı ve sözkonusu mektubunda, Türkiye’den gelecek suyun önemine dikkat çekti. Rum işadamı ‘Asrın Projesini’, kendilerine yönelik ‘Korkunç bir silah’ olarak nitelendirdi.
Fileleftheros gazetesi Fokaidis’in mektubunu “Ankara’dan Adil ve Sürdürülebilir Çözüme Fren... Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan Bize Kıbrıs Sorununda Rota Değişikliği Dikte Etti “başlığıyla aktardı. Erdoğan’ın, KKTC ziyareti sırasında söyledikleriyle “adil ve sürdürülebilir çözüm yolunu tıkadığını, kesin mahvoluş ve Kıbrıs Helenizm’in tamamen yok oluşu sürecini başlattığı” iddiasında bulunan Fotiadis su temin projesiyle ilgili şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’den suyun gelmesiyle Mesarya ve işgal bölgelerinin diğer verimli yerleri engin bahçelere dönüşecek. Binlerce yeni istihdam olanağı yaratılacak. Suyun, bize karşı ilave bir korkunç silah olarak kullanılacağını anlamamız lazım. Türkiye’nin bizim açımızdan yıkıcı bu stratejik planlarının net olduğundan en küçük bir kuşkumuz olmamalı. Doğal olarak da derhal ve katı bir şekilde karşı çıkmaktan başka seçeneğimiz yoktur, aksi halde gönüllü bir şekilde koyun gibi mezbahaya gideceğiz. Rotamızı süratle değiştirmek zorundayız Sayın Başkan.”
Virgülü değişemez
Fotiatis; Kıbrıslı Türk liderlerin, Erdoğan’ın KKTC’de söylediklerinin bir virgülünü dahi değiştiremeyeceğini belirterek “o zaman müzakerelere hangi hedefle ve hangi ümitle devam edeceğiz” sorusunu yöneltti.
Fotis Fotiadis Anastasiadisi’e AB ile ticari değil, tek yanlı ilan ettikleri Münhasır Ekonomik Bölge’deki yataklardan müşterek istifadeyi öngören bir ittifaka gitmeleri gerektiğini belirterek bunun tek şansları olduğu uyarısında bulundu. Bu ittifak aracılığıyla, yapacakları bütün üretim ile uluslararasında geçerli fiyatlardan, AB’nin enerji tedarikçisi olmalarını öneren Fotiadis, AB’nin enerjiye çok ihtiyacı olduğundan kendilerini istismar edemeyeceğini, etmek istemeyeceğini savunarak özetle şunları ekledi:
“Hidrokarbonlarımızı AB’nin ihtiyaçları için kullanmayı ABD de destekliyor. Biz de karşılık olarak, AB için maliyeti olmayan –olsa bile sağlayacağımız büyük menfaat karşısında maliyeti çok az olacak şu iki şeyi isteme hakkına sahip olacağız:
1- AB’nin MEB’imiz üzerindeki egemenlik haklarımızı güvence altına alması -ki bu müşterek istifadeci ve enerjinin tek alıcısı olacağından AB’nin de çıkarına olacak,
2- AB, bütün Kıbrıslılar için ideal demokrasi teşkil edecek olan Avrupa müktesebatının uygulanmasıyla, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili haklı talebimizde bize destek versin.
Artık müttefikimiz de olacak olan AB, Türkiye’ye doğrudan ve açık açık, Avrupa müktesebatının Kıbrıs Cumhuriyeti hükümranlığının tamamında uygulanmasını Kıbrıs sorununun çözümü olarak önermesi durumunda Türkiye’nin bunu reddetmek için ikna edici bir bahane bulması kolay olmayacak. O zaman Türkiye gazı sonsuza dek kaybedecek ve zor duruma düşecek. Ya AB üyelik talebinden vazgeçecek -ki gerçekte bunu istemiyor- veya dünya kamuoyu önünde teşhir olacak. Kıbrıs sorunu bu basit mantığa ve net konuma girdiğinde uluslararası kamuoyu da artık sorunumuzla ilgili gerçekler hakkında doğru bilgi edinecek. Beyazı siyah yapan Türkiye de Kıbrıs aleyhine saldırı oyununa devam etmenin işine gelip gelmediğini iki kere düşünecek.
AB ile yapacağımız bir ittifak bizi Kıbrıs sorununda doğru yola çıkarmakla kalmayacak otomatikman mevcut ekonomik sorunlarımızı da çözecek. AB müttefiki olduğunda, Kıbrıs Cumhuriyeti öyle güvenilirlik kazanacak ki kreditörler kredi vermek ve yabancıların değil Kıbrıslıların elinde kalacak olan devasa hidrokarbon sanayini doğrudan finanse etmek için peşinde koşacak”
Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2014, 10:50