Melin DOBRAN
Kıbrıs Türk Federe Devleti döneminde, polis örgütüne 1970 yılında kaydolan ve bu görevden emekliye ayrılan 50 kişi, 44 yıl aradan sonra önceki gün akşam Lefkoşa’da düzenlenen anı yemeğinde buluştu. Eğlenceli bir akşam geçiren emekli polisler, 44 yıl sonra bir araya geldikleri için oldukça mutluydu. Eski günleri yad eden eski polisler, bu tür toplantıları daha sık yapacaklarını belirtti.
Diyalog’a konuşan emekli polisler, 44 yıl sonra bir araya geldikleri için mutlu olduklarını, eski günleri yadettiklerini belirterek, bu tür toplantıların artık daha sık yapılacağını söyledi.
Eskiden polis olmak kolay değildi
Kendi dönemlerinde polislik yapmanın kolay olmadığını dile getiren emekli polisler, kısıtlı imkanlarla zor şartlarda görev yaptıklarını belirtti. Diyalog’a bu özel günlerinde yanlarında olduğu için teşekkür eden emekli polisler, dünden bugüne yaşadıkları hatıraları ve unutamadıkları olayları da anlattı. Emekli polislerden bazıları, 44 yıl sonra gerçekleşen buluşma için şunları söyledi:
Ali Zeybekoğlu:
“Yıllar sonra görev yaptığım arkadaşlarımla buluştuğum için çok mutluyum. Umarım bu buluşmanın arkası gelir. Eskiden polis olmak kolay değildi. Takım ruhu vardı. Göreve gittiğimiz yerde halkın hayatını düşünürdük. Halkın hizmetçisi olarak görüyorduk kendimizi. Kıbrıs Türk toplumunun hizmetkarıydık. Yıllarca trafik polisliği yaptım. İçkili mekanlarda, alkollü kişileri tespit edip evlerine kadar biz götürürdük. Sırf yolda kazaya neden olmasınlar diye. Eskiden toplum saygılıydı. Nüfus bu kadar fazla da değildi, araba sayısı da. En eski arabaları ite kaka götürürdük olay yerine. Şimdi yeni model BMW marka araçlar, motorlar var. Teknoloji bu kadar gelişmiş değildi bizim zamanımızda. Araba sayısı azdı ve yollar daracıktı. Bu polisler için dezavantajdı.
Senede 4 veya 5 kaza olurdu
Senede 4-5 tane kaza olurdu. Şimdi günlük kaza sayısı bu kadar. Yani rekor denecek seviyede ölümü kazalar oluyor maalesef. Gece gündüz devriye gezerdik. Polis teşkilatı olarak, halkın çok büyük takdirini kazanmıştık. Bizim dönemde kıyasladığımız zaman, şimdiki polis teşkilatının her türlü haberleşme olanağı var. Biz kısıtlı imkanlarla görevimizi yerine getirirdik.
Denktaş’a rapor yazan polis
1973 yılında Türkan Şoray ve Cem Karaca Kıbrıs’a gelmişti. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Saray Otel’de, onların şerefine bir resepsiyon verecekti. Ben de Saray Otel’in yanında, kontrol amaçlı görevimi yapıyordum. İş Bankası istikametinden Saray Otel’e doğru, mavi renk volvo marka bir arabanın geldiğini gördüm. Hemen durdurdum. Ehliyeti istedim. Tek yol gittiğin için seni rapor edeceğim dedim. Bir anda 300 civarı vatandaş etrafımıza toplandı. Bir an arabanın sürücüsüne baktım ve sürücünün rahmetli Rauf Raif Denktaş olduğunu farkettim. Adeta kanım donmuş gibi hissettim ve durakladım. Rahmetli Denktaş bana şöyle dedi, ‘hade Ali görevini yap. Rezil ettin beni bu akşam.’ Bende görevimi yerine getirip onu rapor ettim.
“Ceza yazdım takdirname aldım”
Denktaş beyi rapor ettikten sonra, her geçen gün amirlerim beni odaya çekip, psikolojik baskı altında tutarak, bir takım hakaretlerde bulundular. 15-20 gün bu baskıyla yaşadım. Bir gün, Denktaş’ın yaveri olan rahmetli, arabuşağı dediğimiz Hasan bey, benim kaldığım polis evlerine geldi. Bana bir zarf verdi. Zarf Denktaş beyden gelmişti. Zarfı açtım ve baktım ki içinde bir takdirname, bir de aylık maaşım olan 30 Kıbrıs Lirası ikramiye verdi. Ertesi gün, beni psikolojik baskı altında tutan amirlerim, bu defa övgü dolu sözlerle benim moralimi düzeltti. Bütün polis teşkilatını sıraya dizerek beni, onlara örnek gösterdi. Bir gün Günday Arif isimli arkadaşla, motorlu devriyeye çıktık. Posta dairesinin önünde, yeşil renkte, bayraktar muavinine ait arabyı Günday Arif rapor etti. Sabit ceza yazdı. 24 saatin içerisinde Günday Arif’i Gazimağusa’ya becayiş ettiler. Bu olay benim polisliğimin dönüm noktası oldu. Asla unutmam bu olayı. Dünyaya bir kere daha gelsem, yine bu polis teşkilatında görev yapmak isterdim.
“Çok acılar gördüm ama çözüm olsun diyorum”
Emekli olduktan sonra, Rum tarafında 2 kez açık kalp ameliyatı geçirdim. Şu an sağlığıma dikkat ediyorum. Emekli maaşımla ancak geçiniyoruz. Dövizin yükselmesi belimizi büktü. Torunlarım var onlarla vakit geçiriyorum. 1963, 1957 ve 1974’ü yaşayan bir kişi olarak, inşallah bu dünyadan göç etmeden, bu cennet adamızda, kalıcı, onurlu, haklarımızı koruyan bir anlaşmanın, olmasını umut ediyorum.”
52’nin ikisi aralarından ayrıldı
Nuri Andaç
“Yıllarca birbirini görmeyen arkadaşlar bu yemekte buluştu. Onlarla bu akşam burada olduğum için çok mutluyum. Derneğe üye olan polis arkadaşlara ulaştık ve bu güzel anı yemeğini organize ettik. Tabi 2 arkadaşımız rahmetlendiği için tam kadro buradayız deyemeyeceğim. Arkadaşların bir kısmı rahatsız olduğundan dolayı gelemedi. Biraz buruk bir akşam yaşıyoruz. Bu burukluğu bastıran ve bizi mutlu eden, öğretmenimiz, çavuşumuz ve emekli polis müdürümüz Namık Varol’un burada bulunmasıdır. Emekliliğim iyi gidiyor. Torunlarımla vakit geçiriyorum. Bazı lokallerde geçiyor günlerim. Bazı arkadaşlarımız seneyi doldurmadan emekliye ayrıldı. Ek iş yaparak geçiniyorlar.”
Şimdiki polisler çok şanslı
Uray Cambaz:
“Burada görev arkadaşlarımı gördüğüm için çok mutluyum. Tam 44 sene sonra onları tekrardan görebildim. Duyduğum mutluluk tarif edilemez. Emekli olduktan sonra Cratos Otel’in danışmanlığı yapmaya başladım. Şu an orada çalışıyorum. Emekli maaşımla rahatça geçinebiliyorum ama boş oturmamak için otelde çalışmayı istedim. Bizim zamanımızda nüfus azdı. Olaylar azdı. Teşkilat ve arkadaş olarak birbirimize bağlıydık. Amirlere saygı vardı. Çavuşun karşısında duramazdık. İnsanlarla diyaloğumuz çok iyiydi. Halkın yardımıyla olaylar aydınlatılırdı. O zaman çok farklıydı polis memuru olmak. İmkanlar kısıtlıydı. Disiplin ön plandaydı. Arkadaşlar arasında espiri bile yapılmazdı. Şimdiki polis arkadaşlar çok şanslı. Gelişen teknolojiyle beraber son model arabalara ve araç gereçlere sahiptirler.”
Dener Öymen:
“Yıllar sonra arkadaşlarımı görmek çok güzel. Aradan tam 44 yıl geçti. Onları az kalsın tanıyamayacaktım. 1963 yılında ben gazi oldum. 1970 yılında polisliğe yazıldım ama erken emekli oldum. Şu an rehberlik mesleği yapıyorum. Halen de bu mesleği yürütüyorum. Evliyim, 3 çocuk 1 de torun sahibiyim. Şu an Kozanköy’de ikamet ediyorum. Bizim polislik yaptığımız yıllarda, polis ve vatandaş daha samimiydi. O zamanın koşulları çok zordu. Bazı imkanlar yetersizdi. Gerek iletişim olsun gerekse araç gereç, taşıt olsun. Ama şimdi gelişen ve değişen zamanın getirdiği bir takım yenilikler vardır. Şimdiki polisler daha şanslı. Biz çok zor koşullarda polislik yaptık.”
Yaya olarak gezilen devriye günleri
Soner Özbilen:
“Hepimiz burada toplandığımız için çok mutluyuz. Emekliliğim çok iyi gidiyor. Akdoğan’da noterlik ve sigorta işiyle uğraşıyorum. Şimdi suçlar çok. Şimdiki olanaklar bizim zamanımızda yoktu. Araç gereçler kısıtlıydı. Şimdi bol bol modern arabalar, motorlar, telsizler var. Bizim zamanımızda disiplin çok sıkıydı. Çavuşumuza selam dahi veremezdik. Polis erinin çavuşuna saygısı vardı. Çavuşun odasına bile giremezdik. Bizi sıraya dizerlerdi ve bize devriyeye gitmemizi söylerlerdi. Disiplin sıkıydı. Kılık kıyafet ve traş her dakika kontrol edilirdi. Çavuş gelip elini yüzümüze sürerdi ve sabah mı akşam mı traş olduğumuzu tahmin ederdi. Elimize bir kart verilirdi ve falan saatte şuraya git denirdi. Yaya olarak devriyeye çıkardık. Ama maalesef şimdi yaya devriye yok. Belli saatlerde, belli noktalarda beklerdik. Çavuş gelip bizi kontrol ederdi. Orada bulmazsa ceza keserdi. Bir polis erinin ağırlığı vardı. Eskiden polis eri olay yerindeki sorunu çözerdi. Şimdilerde polis eri değil de polis müdürü olay yerine gidip olayı çözmeye çalışıyor. Bizim zamanımızda klima da yoktu. Hep ayaktaydık, binada oturamazdık bile.”
Polisler eskiden 3 dil biliyordu
Namık Varol:
“Ben 1960 yılında çavuştum. O zamanlar hemen hemen bütün polisler, 3 dil biliyordu. İngilizce, Türkçe ve Rumca. 1956’dan 1964’e kadar polis okulunda öğretmenlik yaptım. Talebelerimin arasında, Türk, Rum, Maraonitler vardı. Dersler hep ingilizceydi ve 3 lisanda tercüme yapardım. Şimdiki polis teşkilatının herşeyi bol bol mevcuttur. O dönemin polisleri 2-3 tane arabayla iş yapmaya çalışırdı. Şimdiki imkanlar çok fazla. C.I.D şubesi vardı. Orada çalışmak kolay değildi. Herkes bu işi yapamazdı, bilgisi olan yapardı. O zaman C.I.D cürümleri tahkikat şubesiydi. Şimdi adli şube oldu. Emekliliğim çok şükür iyi gidiyor. Mutluyum arkadaşlarımı gördüğüm için.”
Torunlarla vakit geçiriyorum
Eray Aksay
“Bizim polis olduğumuz dönemlerde, bu mesleği yapmak çok zordu. Çok disiplinli olması gerekirdi bir polisin. İnsanlara davranış tarzımız çok farklıydı. Halka ilişkiler, çok iyiydi. 1970 yılında polisliğe başladım. Zaten o zamanlar 52 kişi seçilmişti. 1977 yılında gazi oldum ve kendi isteğimle görevden ayrıldım. Emekliliğim güzel geçiyor. Bahçede uğraşıyorum, torunlarla vakit geçiriyorum, okula getir götür işleri dedelerine kaldı. Mutlu bir hayatım var. Bu akşam bir o kadar daha mutlu oldum ki 44 sene sonra, teşkilat arkadaşlarımı gördüm.”
Güncelleme Tarihi: 27 Mart 2014, 01:03