Müzakereci Ergün Olgun, düzenlenen basın toplantısında müzakerelerle ilgili son gelişmeleri anlattı. Basın toplantısında müzakere heyeti mensupları da yer aldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, basın toplantısının başında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in Türkiye’ye ait sismik araştırma gemisinin, KKTC ile yapılan antlaşma altında Kıbrıs açıklarında araştırma başlatmasını gerekçe göstererek müzakerelerden çekilmesiyle Ekim ayında durağan bir döneme giren müzakere sürecini, Kıbrıs Türk tarafı olarak “yolun sonu” olarak değerlendirmediklerini ifade etti.
Müzakereci Ergün Olgun basın toplantısında adadaki bazı gerçeklere ve değişmesi olanaksız unsurları, çözüm fırsatlarını, çözümün önündeki engelleri ayrı ayrı anlattı. Ergün Olgun, Kıbrıs’ın bulunduğu coğrafyanın, adadaki iki halktan birinin diğeri üzerinde yetkili olamayacağı, egemenliğin iki topluma ait olduğu ve siyasi eşitlik gerçeklerinin değişmez unsurlar olduğunu vurguladı.
Olgun: Süreç kabak tadı vermeye başladı
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar arasında normal olmayan ilişkinin işbirliğine dönüştürülmesi gerektiğini belirten Olgun, işbirliğine dönüştürme sürecinin “kabak tadı vermeye başladığını” ve her yerde bir yorgunluk” yarattığını belirtti.
Mevcut durumun sürdürülemez olduğunun, bunun 11 Şubat 2014’de iki lider tarafından kabul edilen ve yol haritası olarak görülen ortak açıklamada da belirtildiğini kaydeden Ertuğ, “Görev doruk antlaşmaları çerçevesinde ortaya çıkan ve son olarak iki tarafın 11 Şubatta imzalamış olduğu ortak açıklama metninde çizilen hedefin geçekleştirilmesidir” dedi.
Kıbrıs açıklarında bulunan hidrokarbon kaynaklarının iyi yönetildiği takdirde nimet olabileceğini ancak kötü yönetildiği takdirde gerginlik, rekabet ve çatışmaya dönüşebileceğinin altını da çizen Ergün Olgun, adanın bir bütün olarak Avrupa Birliği’ne alınma olasılığının da 2004 öncesi bir fırsat olduğunu ancak Kıbrıs Rum tarafının AB üyeliğini Kıbrıs sorunundan koparmayı, “çözüm olsa da olmasa da Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB’ye olmasını kabullendirmesiyle” başardığını anlattı.
Kıbrıs Rum tarafının çabası
Kıbrıs Rum tarafının bugün ise, hidrokarbon yataklarının keşfi ve kullanımını Kıbrıs çözüm sürecinden ayırmaya çalıştığını belirten Olgun, “Aynı şeyi şimdi hidrokarbon konusunda Kıbrıs Rum tarafı yapmaya çalışıyor. Yani hidrokarbon konusunu bir antlaşmanın sonrasına ertelemek suretiyle ikisinin arasındaki bağı koparmaya çalışıyor. Bu hidrokarbon konusunun bir katalizör olarak hizmet etmesini ortadan kaldıracak bir amaç” dedi.
Müzakereler başlayabilir
Kıbrıs Türk tarafı adına Türkiye’nin ilan ettiği Navtex çerçevesinde çalışma yürüten Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisinin araştırmalarını tamamlamak üzere olduğunu, bunun yanında teknik gerekçelerle Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yaptırılan araştıma çalışmalarının da durma olasılığının bulunduğunu kaydeden Olgun, “Böyle bir fırsat varsa, tarafların duraksama dönemi olacaksa Kıbrıs Türk tarafı bunu sağlıklı değerlendirip, ön şartsız müzakere masasına dönülmesinin sağlanması çabası içerisindedir” dedi.
Sorunlar
Çözüm sürecindeki sorunlarla ilgili olarak Ergün Olgun, “Hidrokarbon konusu ele alınıp, bir sonuca bağlanıncaya kadar, her iki taraf da kendi poziyonlarını muhakak ki devam ettirir. Öyle bir noktadayız” dedi.
Ergün Olgun, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 9’uncu parselde çalışmalarını durdurmasından sonra başka bir parselde arama çalışması başlatma yı planladığı veya planlamadığı noktasında bir bilgi sahibi olmadıklarını ifade etti.
Uluslararası toplum
Uluslararası toplumun adadaki statükoyu benimseyen açıklamalar yapmakla da eleştiren Ergün Olgun, hidrokarbon yatakları arama çalışmalarında Kıbrıs Rum Yönetimi’ni destekleyici yönde kullanılan “(Ada açıklarında olası hidrokarbon yataklarında arama yapılması) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkıdır” ifadelerinin statükoyu destekleyen ifadeler olduğunu söyledi.
Olgun, uluslararası toplum bir çözüm konusunda samimi ise her iki halka eşit muamelede bulunması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs adasının Hristiyanlığın bölgedeki uç kalesi olarak de görüldüğünü söyleyen Olgun, bu açıdan da adada Kıbrıslı Türklerin ötekileştirilmesi tehlikesinin bulunduğunu kaydetti ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne üye yapılmasına işaret etti.
İki toplum arasında kültürel miras ve adadaki çatışmalar sonrası kayıp ilan edilenlerin bulunması yönünde işbirliğinin yapıldığını belirten Olgun, hidrokarbon alanında da işbirliğinin neden yapılamadığını sorguladı.
Güngör: Egemenlik haklarına tosladı
Roaming, radyo frekansları gibi güven artırıcı konularla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Müsteşarı Hasan Güngör, roaming konusu, radyo ve televizyon frekansaları gibi konuların görüşüldüğünü ancak bu konuların Kıbrıs Rum Yönetimi’nin egemenlik anlayışına tosladığını ifade etti.
Güngör, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bir yerde “bizim egemenlik anlayışımıza aykırıdır” ifadeleriyle sürecin ilerlemesini engellendiğini kaydetti.
Günlük zorlukların aşılması için oluşturulan iki toplumlu teknik komitelerin arzu edilen performansta olmadığını belirten Güngör, yeni yılda yeni bir strateji belirleme düşünceleri bulunduğunu ifade etti.
Toprak konusu
Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından bir anlaşma için talep ettiği köylerin basında yer almasıyla ilgili olarak ise Olgun, toprağın müzakere masasına en son ele alınacak konulardan olduğunu belirtti.
Onar: Rakam ve harita görüşmedik
Müzakere Heyeti üyelerinden Güneş Onar ise Kıbrıs Türk tarafının toprak ayarlaması konusunda rakam ve harita görüşmediklerini, toprak ayarlamasıyla ilgili kriterlerin Temmuz 2011’de Cenevre’de ele alındığını anlattı.
Kıbrıs Rum tarafından, istenen yerleri içeren bir kağıt alındığını söyleyen Onar, listenin ”Öneri olmayan bir öneri” olduğunu kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 25 Aralık 2014, 09:55