Özlem Kaya YALGIN (TAK)
Ana Muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs konusunda anlaşmaya en uzak olunduğu dönemlerden birinin yaşandığını söyleyerek, 2020 yılından önce bir anlaşma beklemediğini belirtti.
Bir anlaşmanın yakınlığı veya uzaklığının, ekonomiyle alakalı görünmediğini belirten Özgürgün, “Ekonomik durum Kuzey’de kötüleştikçe anlaşma isteyenler çoğalıyor. Güney’de de tam tersi, kötüleştikçe anlaşma istemeyenler çoğalıyor” dedi.
Maraş’ın bütünlüklü çözümden önce iadesine kesinlikle karşı olduklarını vurgulayan Özgürgün, “Maraş’ın, bütünlüklü çözümün parçası olmasının, Türk yönetiminde açılmamasını da gerektirmediğini” ifade ederek, “Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde, iadesi yerine, Türk yönetiminde kullanıcılarına açılabilir” dedi.
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) Kıbrıs konusundaki sorularını yanıtladı.
“Felsefede sıkıntı var...”
Kıbrıs konusunda gelinen aşamayı değerlendiren Özgürgün, ele alınan, alınmayan başlıklar ile uzlaşılan ve sorun olan başlıkların neler olduğu sorusuna karşılık, gelinen aşamada, iki liderin müzakerecilerinin görüştüğünü, bazı ziyaretler de yapılığını, ancak önceden üzerinde uzlaşılan “her konuda anlaşılmadan hiçbir konuda anlaşılmış sayılmayacaktır” prensibi çerçevesinde gidildiğinden, ele alınan-alınmayan, uzlaşılan-sorun olan başlıklar gibi bir ayırımın yapılmasının pek mümkün görünmediğini söyledi.
“Kıbrıs konusunda sorun başlıklar değil, daha çok Kıbrıs konusundaki temel felsefedir” diyen Özgürgün, esas, temel felsefede sıkıntı olduğu görüşünü ifade etti.
“Özkan Bey Güzelyurt’u, Karpaz’ı vermiş durumda...”
Özgürgün, müzakerelerde, al-ver süreci çerçevesinde toprak konusundaki hassasiyetlerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği yönündeki soruya karşılık, bu hassasiyetlerin önem arz ettiğine, ancak toprak konusunun al-ver sürecine gelebilmesi için daha çok mesafe alınması gerektiğine işaret ederek, “bazı üst düzey yetkililerin, sanki herşey tamammış da bir toprakta al-ver kalmış gibi bir hava yaratmasını” eleştirdi.
Bir al-ver sürecinde gündeme gelmesi muhtemel Güzelyurt ve Karpaz bölgesinin durumunun sorulması üzerine ise Özgürgün, “Bunlar gündeme geldiğinde ortalık kalkıp oturacak” yanıtını verdi.
Hükümetin politikalarını yanlış bulduğunu belirterek, büyük ortak Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler’i (CTP-BG) eleştiren Özgürgün, “Kıbrıs konusunda gelinen bu aşamada, hükümetin büyük ortağının, çok aksi yönde ve Cumhurbaşkanı’nı da zora sokacak şekilde sürece eksi yönde bir etki ettiğini görüyoruz. Özkan Bey neredeyse Güzelyurt’u, Karpaz’ı vermiş durumda...” ifadelerini kullandı.
“TC Kökenli KKTC vatandaşı’ terimine karşıyız”
Özgürgün, “Anlaşma öncesinde yapılacak referandumda, TC kökenli KKTC vatandaşlarının da oy vermesi hakkının Rum tarafınca teslim edilmesi gerektiğine inanıyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine, referandumun şu anda pek yakın görünmediğini ifade ederek, “TC kökenli KKTC vatandaşı” terimine kesinlikle karşı duran bir parti olduklarını vurguladı.
Hüseyin Özgürgün, “Sadece KKTC vatandaşları vardır. TC kökenli bilmem şu kökenli, bu kökenli gibi ayırımlar Anastasiadis ve Hrisostomos politikalarıdır. Bunların bizde de dillendirilmesi gerçekten sakıncalıdır” dedi.
“Maraş Türk yönetiminde açılabilir”
Özgürgün, Güven yaratıcı önlemler ve Maraş konusundaki soruya karşılık, Maraş’ın bütünlüklü çözümün parçası olduğuna vurgu yaparak, “iadesinin” güven yaratıcı önlemler çerçevesinde konuşulmasını eleştirdi.
“Maraş’ın, bütünlüklü çözümün parçası olmasının, Türk yönetiminde açılmamasını da gerektirmediğini” ifade eden Özgürgün, “Maraş’ın iadesi yerine güven yaratıcı önlemler çerçevesinde, Maraş, Türk yönetiminde kullanıcılarına açılabilir. Mal sahibi kimse, Rumsa Rum, yabancıysa yabancı, Türkse Türk gelsin Türk yönetiminde malını kullansın... Ondan sonra bütünlüklü çözümle birlikte Maraş esas statüsüne kavuşabilir; yönetimi konusu yeniden konuşulabilir. Benim ve UBP’nin bu konudaki görüşü bu yöndedir, ancak Maraş’ın bütünlüklü çözümden önce iadesi kesinlikle olmaz, kabul edilemez” şeklinde konuştu.
“Göç olayları ve çözümün psikolojisi...
Özgürgün, “Toprak konusu ve bunun sonucunda meydana gelebilecek göç olayları çözümün psikolojisini nasıl etkiler? Kıbrıs Türkü için yeni bir göç, yeni travmalar yaratır mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Toprak konusu aslında kritik bir konudur ve belki de ‘al-ver’in de en sonunda, olayın bitip, anlaşılmadık konu kalmadıktan sonra ancak telaffuz edilebilir. Toprak konusunun yarattığı ciddi bir travma meydana gelir ve psikolojik etkisi var. Yerinden kalkacak olan insan nereye gideceğini, nasıl geçineceğini, bu kadar şeyden sonra yeniden, baştan hayat kurmayı düşünür... Dolayısıyla toprak konusu ve göç olayları aslında çok dillendirilmeden, herşey hallolursa son noktada konuşulması gereken bir konu... Anlaşma altına imza atılacak noktaya gelmeden konuşulması da çok sakıncalı bir konu çünkü ciddi travmalar yaratabilir...
Herşeyde anlaşıldıktan sonra çok kısa sürede ve bu tip olayları da önlemek için, en yararlı şekilde; mümkün olan tazminat ve takas, yani mümkün olan en az insanın yerinden kımıldayabileceği, mümkün olan en az Rum’un Kuzey’e dönebileceği ve isteyen Kıbrıslı Türklerin de Güney’deki mallarına dönüşü için ortamın oluşacağı bir çözüm yöntemi olması gerekir.”
Güncelleme Tarihi: 03 Mayıs 2014, 16:14