Çiğdem AYDIN-Pelin YÜKSELAY
Rum liderliğinin, müzakerelerin ilerlediği bir dönemde, Yunanistan, İsrail ve Mısır’la stratejik ortaklık ve gaz anlaşmaları yapmasına KKTC siyasetinden tepki geldi. Diyalog’a konuşan eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, “Sıkıntılı bir durum var. Esas olan çözümdür” dedi. DP milletvekili Mustafa Arabacıoğlu ise “Çözümden söz edilirken bu yapılanlar doğru değildir. Ama ben referandum olacağına da inanmıyorum” ifadelerini kullandı.
UBP milletvekili Hamza Ersan Saner, “Kıbrıslı Rumlar bilmelidirler ki; bu adada yalnız değillerdir” diyerek, yapılan anlaşmaların Türk tarafınca kabul edilemeyeceğini ve ekonomik olmadığını söyledi. TDP milletvekili Hüseyin Angolemli ise “Bana göre bu olayda tehlike yok. Ama Türkiye ile KKTC arasında bazı anlaşmaların imzalanması da olursa şaşırmamalı” dedi.
İşte, Rumların, Yunanistan ve İsrail ile birlikte imzaladığı ‘Lefkoşa Bildirisine’ yönelik siyasi görüşler:
Ferdi Sabit Soyer (CTP milletvekili)
Eski Başbakanlardan, CTP milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru: Rum tarafının gaz ve stratejik ortaklıklar konusundaki adımlarını nasıl karşıladınız?
Yanıt: Şimdi bu maalesef Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü şartlarında ve bu bölgedeki gerginlik ve bölünme ortamında oldukça sıkıntılı bir durum. Ancak bu anlaşmayı incelediğiniz zaman sonuç itibari ile Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafına dönük olarak gelecekte açılım olduğunu görüyorsunuz. O yüzden tüm bunlar da göze alınarak bir an önce çözüm bulunmalı.
Soru: Kıbrıs sorununun çözümüne yaklaşıldığı ve bunun olması halinde gazın sevkiyatının Türkiye üzerinden olacağı belirtiliyordu. Şimdi bu yapılanlar adil ve etik mi?
Yanıt: Bu soru da Kıbrıs sorununun çözümüne gider. Eğer bir anlaşma olursa Türkiye’de KKTC’de işin içine dâhil olacaktır. Bizler şu an bir anlaşma yapmaya çalışıyoruz. Onlarda şimdi bunun benzerini yapıyorlar. Esas olan çözümü bulmaktır.
Soru : Doğal gazda bizim de hakkımız varsa çözüm öncesinde yapılan bu anlaşmalar sizce çözüm sonrası için geçerli olabilir mi?
Yanıt: Esas olan çözüm mutabakatıdır. Ancak biz, çözüm olsa da olmasa da hakkımız olduğunu savunuyoruz.
Soru: Öyle Anlaşılıyor ki Rum-Yunan ikilisi tek yanlı adımlarla Türkiye'yi bölgeden silmek istiyor! Buna ne tür bir karşılık verilmeli?
Yanıt: Bu söylediğiniz asla mümkün değildir. Türkiye, bölgenin güçlü bir ülkesidir. Güç ile sonuç elde etmekte mümkün değildir. Önemli olan, siyasi ve demokratik çözümlerdir.
Mustafa Arabacıoğlu (DP Milletvekili)
“Bana göre bu can alıcı bir durumdur ama ekonomik anlamda bu yapılan anlaşmaların bir getirisi olacağına Türkiye’siz inancım yoktur. Mesafeler uzun ve ekonomik değil. Burada dikkat edilmesi gereken konu Rum’un mantalitesidir. Yunanistan ve ya İttifak halinde olan diğer ülkeler için ekonomik değildir. Enerji Hidkokarbonla ilgilidir. Bana göre bu ülkeler ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiyesiz de bunu yapabilirizi göstermeye çalışıyorlar burada özelikle mentaliteye dikkat etmek gerekiyor.
Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakere sürecinin ilerlediği bir dönemde elbette ki bu yapılanlar doğru değildir, etik de değildir. Özellikle müzakere süreci devam ederken bizlerin yok sayılarak bu tür anlaşmalar imzalanması doğru değil. Olası bir referandumdan bahsedilirken gidip bu tür anlaşmaların imzalanması doğru değil. Kaldı ki ben bir referandum olacağına da inanmıyorum.
Yapılan anlaşmaların uluslararası niteliğine bağlıdır. Eğer uluslarası bir anlaşma ise evet geçerliliğini korur. Ama eğer bir referanduma gidilecekse olası bir referandumda yazılacak metnin içerisinde bugüne kadar Rum tarafının yapmış olduğu bu tür anlaşmaların geçerli kılınmayacağına veya kılınacağına dair maddeler yer alırsa o zaman oylanırsa bu anlaşmalar geçerli olmayabilir. Fakat referandum metninde yer alır mı bu madde buna inancım yoktur.
Buna tepki vermek yerine onların mentalitelerini anlamamız gerekiyor. Türkiye’yi bölgeden silemezler ama Türkiye olmadan biz yaparız imajı çiziliyor gövde gösterisi yapmak istiyorlar ama ekonomik değil. Sorgulanması gereken bu adamların Türk kelimesine , ulusuna olan bakış açılarıdır.”
Hamza Ersan Saner (UBP Milletvekili)
“İsrail gazı kendi aralarında yapmış olduğu bir anlaşmadır ama Kıbrıslı Rumlar bilmelidirler ki; bu adada yalnız değillerdir. Bu ada üzerinde yaşayan Kıbrıslı Türkler de vardır ve bizleri de dikkate almak zorundadırlar. Hele ki şimdi müzakere süreci devam ederken ve bir referandumdan bahsederken kendi kendilerine kararlar alıp uluslararası anlaşmalar imzalamaları doğru değildir.
Yaptıkları elbette ki etik değil doğru da değil. Dahası bu anlaşma ekonomik anlamda da akıllıca değildir. Akla en uygun şey Türkiye üzerinden geçecek bir boru hattıyla ulaştırılmasıdır. Maliyetinin hesaplandıktan ve fizibilite çalışmalarından sonra inanıyorum ki akıllıca hareket etmek isteyeceklerdir..Biz bunu suda gördük ki kilometreler ne kadar yakındı. Elektrik olsa maliyeti daha düşük olurdu belki ama doğalgaz daha büyük ve daha maliyetli bir projedir. Ne yaparlarsa yapsın Türkiye olmadan maliyetleri görünce Türkiye’ye bu iş için ihtiyaç duyacaklar.
Şimdi gaz içinse kesinlikle bizim haklarımız gasp ediliyor. Kıbrıslı Rumlar bu adada Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi davranmaktan vazgeçmeli ve uluslararası toplum da buna sessiz kalmamalı. Sürdürülen müzakerelerde sonuç olarak bir federal yapı oluşacaksa ve ada etrafındaki bu tür doğal kaynaklar federal hükümetin yetkisinde olacaksa Kıbrıslı Türklerin de hakları garanti edilmeli ve unutulmamalı. Yapılan bu anlaşmalar geçerli olur mu olur çünkü uluslararası anlaşmalardır ve geçerlidir. Fakat Rumların niyeti Kıbrıs’ta bir çözüm ise idi bu anlaşmaları yapmaz ertelerdi. Nasıl ki referandum aydan aya erteleniyor bu tür anlaşmalar da referandum sonrasına veya çözüm sonrasına ertelenebilirdi. Bu tavırlarından anlıyorum ki onlar zaten bir anlaşma istemiyor.
Bana göre biz de kendi karasularımızda daha önce müzakereler var diye iyi niyet kapsamında yaptığımız sismik araştırmaları iptal etmiştik yeniden başlatmalı ve çalışmalardan çıkacak sonuca göre bazı anlaşmalar yapabilmeliyiz. Rumların yaptığı bu anlaşmalar bize de kendi karasularımızda sismik araştırma hakkı tanır ve anlaşma hakkı tanımaktadır kanaatindeyim.”
Hüseyin Angolemli (TDP Milletvekili)
“Aslında bunlar normal ve beklenen bir olaydır.Bir süreden beridir zaten bu ülkeler kendi aralarında bazı görüşmeler yapıyorlar. Türkiye ile de bir çok görüşme yapıldı kapılar arkasında İsrail ve Türkiye arasında uzun zaman süren o gerilim dostane ilişkilerle devam edecek bu mesaj verildi. İsrail ise Türkiye ile arasının kötü olduğu dönem Rumlarla ve Yunanistan’la arasındaki görüşmeleri iyi noktaya taşıdı Türkiye’ye Rumları Rumlara karşı Türkiye’yi kullanarak eli güçlü bir şekilde Lefkoşa’ya geldi. Benim gördüğüm bu durumdan tek karlı çıkan İsrail oldu.”
Bu ülkeler tanınmış ülkelerdir yaptıkları anlaşmalarda uluslararası hukuka dahildir. Münhasır Ekonomik Bölgeler konusunda bu üç ülkenin de imzaladığı anlaşmalar vardır. Türkiye bu ülkeler arasında yoktu. Şimdi hatırlayalım Kıbrıs konusunda sürdürülen müzakere süreci başladığında Münhasır Ekonomik Bölge sorun olmuştu. Türkiye Barbaros gemisini geri çekmişti ve araştırmaları da ileriye götürmemişti ve Rum tarafı da buna karşılık bu tür çalışmaları yapmayacağının sözünü vermişti. Şimdi bu aşmadan sonra Rum tarafı verdiği sözü çiğnemiştir bizim üzerinde durmamız gereken nokta budur. Bana göre bu saatten sonra buraya bakmak lazım.
Talat döneminden bu yana gündemde olan bir konudur aslında bu konu. Uluslarası alanda kabul gören bir hesap açılarak Kıbrıslı Türklerin de hakları bu hesaba maddi olarak yatırılacaktı. Her türlü anlaşmadan doğan haklarımız, çünkü bu adada yalnız değiller değil mi. Şimdi de bu konuların peşini bırakmamalıyız. Kavga ederek değil ama hesap açılması ve bununla ilgili mücadele devam etmeli. Bu anlaşmada üç ülke vardır ve iddiaya göre konuşmalar sırasında Kuzey Kıbrıs sözü de geçmiş eğer doğruysa bizi kabul ettiler demektir bunu da dile getirmemiz gerekir yani kapı gındırıktır. Bizim şansızlığımız geçmişte başladı İnönü Kıbrıslı Türk makamlara çağrı yaparak Güneydeki koltuklarınıza makamlarınıza sahip çıkın dedi ama bizimkiler bunu yapmadı ve bugünlere kadar geldik maalesef. Anlaşmaları geçerli olur mu olur.
Bu konu gündeme gelince şunu hatırlamak lazım 2010 yılında Derviş Eroğlu ve Türkiye Başbakanı o zaman Erdoğan’dı ABD’ye gittiler ve orada Erdoğan ciddi bir tepki göstererek Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin gaz araştırması yapmasına sert çıkmıştı. Ve buna karşılık Kuzey Kıbrıs’a da sismik araştırma izni verildi. Sınırüstünde kuyular açıldı vs.. Şimdi gelinen bu süreçte bakmak lazım Türkiye ile Kuzey Kıbrıs’ta bazı anlaşmalar yapabilir. Bana göre bu olayda tehlike yok. Ama Türkiye ile KKTC arasında bazı anlaşmaların imzalanması da olursa şaşırtmamalı.”
Güncelleme Tarihi: 30 Ocak 2016, 10:31