Din Görevlileri Sendikası (Din-Gör-Sen) Başkanı Süleyman Çakır, Yaz Dönemi Dini Bilgiler Etkinliği ile ilgili dün bir gazetede çıkan iddialara yanıt verdi.
“Çocuklar İmamlara emanet” başlığıyla verilen yazıya ilişkin insani, vicdani ve toplumsal bir yükümlülük gereği aşağıdaki açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur diyen Çakır, söz konusu kursların yasal olduğunu belirterek, kursa giden çocukların suçluymuş gibi fotoğraflarıyla birlikte kamuoyuna teşhir edilmesini kınadı.
Çakır Söz konusu açıklamasında özetle, “Gazetedeki yazıda: “Yaz döneminin başlamasıyla Kuran Kursları yapılmaya devam etmektedir” denilmektedir. Bu doğru bir ifade değildir. Yapılan şey olsa olsa Yaz Dönemi Dini Bilgiler Etkinliğidir. Olması gereken şey ise halkımızın çocuklarını gönderebilecekleri, Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerimi okumayı, Temel dini bilgileri alabilecekleri, namaz kılmayı ve diğer ibadetleri yapmayı öğrenebilecekleri sürekliliği olan merkezlerin açılmasıdır. Bu hem anayasal, hem yasal hem de insani bir zorunluluktur. Aynı yazıda “Camide elinde Kuran ve kitaplarla cami avlusunda yaşları değişen çocuklar görüntülenmiştir” ifadelerine yer verilmektedir. Bu oldukça çirkin bir ruh halinin kelimelere dökülmüş şeklidir. Camide elinde neyle görülse sizi tatmin ederdi? Kuran-ı Kerim her inanan için kutsal bir değerdir. Her inanan kendisinin olduğu kadar gelecek nesillerinin de bu Kutsal Kitap’ta belirtilen ilkelere göre yaşamasını ister. Bu nedenle O’nu her zaman ve her yerde elinde ve kalbinde taşımak ister. Başkalarının özgürlüklerine saldırmak, elindeki ve kalbindeki değerlere müdahale etmek, O’nu aşağılamaya yeltenmek, benzer şekilde karşılık görülmesi sonucunu doğurur. Tarih boyunca yaşanan her çatışmanın temelinde bu saygısız yaklaşım yatmaktadır.
“Çocuklardan ve ailelerinden özür dilenmelidir”
Bu nedenle gazetenin inananlardan ve resmini çekip suçlu gibi yayımladığınız çocuklardan ve ailelerinden özür dilemesi her açıdan bir borçtur. Aynı yazıda Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil’in Kuran kurslarının belli bir politik anlayışın ürünü olduğuna ilişkin yaklaşımından bahsedilmektedir. Bizler bu saçmalıklara cevap vermekten, toplumu bu denli seviyesiz tartışmalarla karşı karşıya bırakmaktan üzüntü duyuyoruz. Bu şekilde Dinin Siyasetin içerisine çekilme gayretlerini şiddetle reddediyoruz. Eğitim kurumlarımızın en başarısız olduğu konulardan birisi de “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersleridir. Çocuklarımıza, bir yakınının mezarında bir Fatiha okuyacak kadar bile din eğitimi verilememiştir. Gençlerimiz, uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklara karşı savunmasız ve yalnız bırakılmışlardır. Bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımızı, bu denli çarpık ideolojik yaklaşımlar sergileyen yobazlara teslim etmemekte kararlı olduğumuzun altını çizmek isterim.
Bakan Özyiğit’e çağrı yapıldı
Sonuç olarak, belirtmek isterim ki; Eğitim Bakanı bir partinin Eğitim Bakanı olmadığını hatırlamalı, asırlardır Kıbrıs’ta varlığını sürdüren Müslüman Kıbrıs Türk Halkının kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Eğitim bakanı olduğu bilinciyle hareket etmeli, kendi ideolojik eğilimleriyle değil evrensel normlara uygun, yasalarla çelişmeyen, toplumu çatıştırmayan uygulamalara yönelmelidir. Bu çerçevede işini yapan kurumlara engel olmak yerine, kendisi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeni istihdam etmeli, toplumdan bu yönde gelen talepleri sağa sola bükmeden çağdaş bir anlayışla karşılamalıdır. Her devlet kurumu kendi sorumluluk alanında görevini ifa etmelidir. Baskı, yıldırma ve zorbalıkla bir yere varılamayacağı asla unutulmamalıdır.