Züleyha KARAMAN
Ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, okullarda Andımızın kaldırılması ve Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin kapatılması kararlarına karşı çıkan Milli Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun tavrına tam destek vererek, “Dik dur, yanındayız” dedi.
Milli Eğitim Şurasındaki kararları değerlendirirken ‘çok masumane görülen bu yaklaşımların kesinlikle kabul edilemeyeceğini’ vurgulayan Özgürgün, “Böyle bir yapıda sen andı da kaldırdığın zaman, böyle şeylere başladığın zaman yarın günü gelecek ‘bayrağı da direğe çekmeyelim’ diyecekler, iş ona gelecek” dedi.
Diyalog’un sorularını yanıtlayan Özgürgün, şura kararlarına ilişkin şöyle konuştu:
“Andımız konusunda Milli Eğitim Bakanı bu şekilde tavrını sürdürdüğü sürece net olarak yanındayız. Sayın Arabacıoğlu bu karara kesinlike karşı çıkmalıdır ve buna devam etmelidir. Sayın Arabacıoğlu’nun kişiliğini ve ideolojisini biliyoruz, bunu kesinlikle kabul edecek bir yapıda değil. Zaten Kıbrıs Türk halkı bunu kabul etmez. Andımızın kaldırılmasını da Hala Sultan İlahiyat Kolejini’nin kapatılmasını da KıbrısTürk halkı kabul etmez. Ama andımızı hiç bir şekilde kabul etmez. Böyle bir şura kararı da yüz karasıdır. Gerçekten yüz karasıdır.
Türkiye’den farklı olabilir
Eğitimle ilgili bu tür kararları ilgi ve ibretle izlediklerini belirten Özgürgün şöyle dedi:
“Kimlerin elindedir eğitim bu ülkede, hangi sendika zihniyeti ve yapısıdır ki bu noktaya gelmiştir. Gerçekten üzücüdür. Dolayısıyla Sayın Arabacıoğlu’nun bu konudaki duruşu çok kararlı ve net olmalıdır. Parti olarak biz gerçekten ciddi bir şekilde böyle bir şura kararının nasıl çıktığına gerçekten inanamıyoruz. İşbirlikçiler, Türkiye’de olanı işlerine geleni hemen kabul ediyorlar. Türkiye’de koşullar farklı olabilir, Türkiye’de bir şekilde bir karar alınmış olabilir. Türkiye’de ne varsa onun peşinden gitmek yerine doğru olanı, burası için uygun olanı yapmaktır doğru olan. Dolayısıyla, Türkiye’de and kaldırıldı burada da kaldırısın demek doğru değil. Kıbrıs Türk halkı o andı ile bu nesilleri, kuşakları yetiştirdi, bununla uğraşmanın hiç zamanı değildir. Çünkü daha ulusal dava da sonuçlanmamıştır. Türkiye’de bir sıkıntı ortaya çıkacak olsa ciddi şekilde tepki gösterecek güçlü bir yapı var ama burada henüz ulusal dava var ve hergün AB’nin, Rum tarafının işbirlikçileri, Hrisostomos’u, Hristofyas’ı içimizde dolaşıyor. Böyle bir yapıda sen andı da kaldırdığın zaman, böyle şeylere başladığın zaman yarın günü gelecek ‘bayrağı da direğe çekmeyelim’ diyecek, iş ona gelecek. Çok masumane görülen bu yaklaşımlar kesinlikle kabuledilemez. Burada Sayın Bakan çok dik ve net durmalıdır.”
“Güçbirliği gelece dönük ideolojik”
“Yerel seçimde UBP ve DP başarılı olursa, bunu erken genel seçime dönüştürme düşünceniz var mı?” sorusuna Özgürğün, şu yanıtı verdi:
“Muhtemel gibi gözüküyor, Çünkü ittifak başarılı olursa, demek ki CTP başarısız olacak. CTP başarılı olursa ittifak başarız olacak. Bu da şunu getirir, hiç bir şekilde bunun orta yolu bulunmazmış gibi. Yani iki taraf da başarılı, iki taraf da başarız olmayacak. Çünkü iş iki tarafa döndü. İttifak, bizim ifademize göre güç birliği mutlaka bir şekilde hükümeti etkiler. Ama bizde, güçbirliğini yerel yönetimlerde en doğru hizmeti verecek en iyi adaylarları çıkarmak anlamında bir güç birliği düşüncesi var. Aslında hükümetle olan bir yanı yok ama neresinden bakarsanız bakın bu siyasettir, sonuçta bağımsızlar hariç, belediye başkan adayları da partilerin amblemini taşıdığına göre, oralarda bunun bir parti meselesine dönüşmesi muhtemel, bu durumda bir hükümet meselesine dönüşmesi de muhtemel.
Yerel yönetimlerde en iyi adaylarla en iyi hizmeti verme şeklide bir güç birliği yapıyoruz, bunu da iki sağ parti yapıyor. Burada ufak tefek sıkıntılar yaşanabilir, bunları da aşacağımızı düşünüyorum.
Esas mesele büyük resmi görmek. Büyük resim, daha ilerisinde de mutlaka ülke adına, hizmet adına bu güç birliğini yapmak bir başlangıç da olabilir. Anamuhalefet partisi her zaman erken seçim ister.
Mr.Özkan güneyde
Özgürgün “gündeminizde erken seçim var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bir muahlefet partisi ‘ben erken seçim istemem’ demez. Ama hükümet nereye gidiyor, bana göre bir yere gittiği yok, hükümetin yaptığı bir şey yok. Gönül ister ki şöyle olsun; hükümet icraat yapsın biz de o icratın şurası şöyle, burası böyle diyelim. Hükümet bir şey üretsin, proje çıkarsın, karar alsın, atılım yapsın... Bakıyorum hiçbir şey yok. Bir tek, Özkan Bey Güney Kıbrıs’a geçip Kıbrıs sorununu çözmek için ‘Mr Özkan’ olarak görüşme yapıyor. Her şeyi Kıbrıs sorununa endekslemiş gözüküyor. Sanki Kıbrıs sorunu çözülmezse hiç bir şey olmaz. O zaman sen o koltukta oturma.
Türkiye’den stratejik projeler var; su projesi var, elektrik projesi var. Doğal gaz meselesi var. O zaman bunları koz olarak kullan. Diğer tarafın elektriği yok, suyu yok. Şimdi ben, bunlarla KKTC’de Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını güden bir hükümet misin, yoksa Hristofyas’ın, Anastasiadis’in, Hrosostomos’un ideallerini gerçekleştirmek için bu tarafda hiç bir şey yapmadan, teslim etme projesi misin?
Özkan Bey ve çevresinin yaptığı bu, Boğaz’daydım, hayretle izliyorum, 1974’ten önce de Türk toprağı olan bütün araziyi tarımsal arazi ilan edip, toprakların değerini kararnameyle sıfırlıyor. Rum tarafı bunun tam tersini yapıyor, Türk toprağını tarımsal arazi edip değerini sıfırlıyor. Bizimkiler Türk toprağı olan Kuzey’deki yeri sıfırlıyor. Tamamen diğer tarafa (Rum tarafına) hizmet eden bir anlayış ve zihniyetle idare etmeye çalışıyorlar. Hükümetin iş yapma derdi yok. Turimciyi, esnafı, narenciyeciyi, işçiyi, memuru rahatlatan bir kararı yok.”
“Eroğlu ile ilgisi yok”
Özgürgün, “UBP ve DP’nin yerel seçimde güçbirliğine gitmesinde Cumhrubaşkanı Derviş Eroğlu’nun rolünün ne olduğunun” sorulması üzerine, işbirliğinin Cumhurbaşkanıyla bir ilgisinin olmadığını, ancak anamuhalefet olarak Cumhrubaşkanı Eroğlu ile çok iyi ilişki içinde olduklarını, müzakerelerde tam destek verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı ile düzeyli ve düzenli bir ilişkileri olduğunu, daima görüştüklerini, Eroğlu’nun Kıbrıs konusunda sürekli bilgi verdiğini ve kendilerinin de UBP’nin görüşlerini aktardığını kaydeden Özgürgün, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun müzakerelerde Kıbrıs Türkünün çıkarlarını savunduğunu, bu nedenle misyonuna ve şahsına destek verdiklerini belirtti.
Cumhrubaşkanı Eroğlu’nun, iki partinin güç birliği için herhangi bir telkinde bulunmadığını ifade eden Hüseyin Özgürgün, ülkenin gerçeklerini görerek siyaset yaptıklarını, UBP-DP güçbirliğinin özellikle Kıbrıs bağlamında daha ileri noktalara taşınması gerektiğine inandıklarını vurguladı.
Oylar yüzde 50’nin üzerinde
“Sağın bölünmesinin, Güney’in hizmetine iş yapan zihniyetin işine yaradığını” savunan Özgürgün, UBP-DP güç birliğinin ideolojik ve daha ileriye dönük olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
“Bu güç birliği, her zaman yüzde 50’nin üzerinde olan UBP-DP oylarının gerek sandığa gerekse her alana yansıması ve bölünmeden doğan ve aradan çıkanların da ideolojisini dayatmak isteyenlerin de buna fırsat bulamaması anlamında, böyle bir işbirliğini biz ideolojik olarak da görüyoruz.
Bunu Sayın Cumhurbaşkanı’nın bize söylemesine gerek yoktur. Belki Sayın Cumhurbaşkanı’nın düşünceleri vardır ama bu tamamen bu iki partinin kendi iradesi, ideoelejik yapısı, geleceğe olan kaygılı bakışları, en azından UBP adına bunu söylüyorum, burada bir güç birliğinin gerekli olduğu bir ortamın olmasından kaynaklanıyor. Biz buna hem UBP’nin temel felsefesi hem de Kıbrıs konusunun geldiği kritik aşamadaki oyunları da görerek, böyle bir güç birliğine zaten hazırdık. Bunun da gerçekleşmesi için her türlü fedakarlığı da yapmaya da hazırız.
Çünkü Kıbrıs Türk halkının genel olarak bu dadaki varoluşunun önünü açacak olan da böyle bir güç birliğinin olmasıdır. Bunun çok yüksek bir hedef olarak görüyoruz. Onun için bu güç birliği sadece bir iki beldiyenin alınıp verilmesi değil, tabiki belediyerlerde en iyi hizmet amaçtır, çok daha ilerisine de hedeflerimiz var.”
Vatandaşlar bu ülkede
Özgürgün, Rum Başpiskopos 2. Hrisostomos’un” yüzde 25’ten fazla toprak verilemez. Kıbrıslı Türklerle evli olanların dışındaki Türkiyeliler gitsin” sözlerinin hatırlatılması üzerine, Hrisostosmos’un görüşleri ile Kıbrıs konusunun götürülemeyeceğini belirterek, “Ama maalesef Hrisostomos’la iş birliği yapan burada belirli zümreler belirdi. Bunlar da net olarak görülüyor.Her ne kadar bunlar bana ciddi şekilde saldırsalar da farkındayım, benim hiç bir zaman ne duruşum, ne görüşüm değişir’ dedi.
Kimin kalıp gideceğine Başpişkopos Hrisostomos’un karar vermeyeceğinin altını çizen Özgürgün, şöyle konuştu:
“Buna Kıbrıs Türk halkı ve onun temsilcileri karar verir. İşte güç birliğinin bu anlamda önemini az önce ortaya koydum. Bu sesler Hrisostomos tarafından cesaretlenerek yükseltilebiliyorsa, buaradaki o belirli çevrelerin, işbilikçilerin gücü yükseldiği zamanlara denk geliyor. Vatandaşlarımız buradadır. Burası demokratik bir ülkedir, herkesin belirli yasalar çerçevesinde vatandaş olarak, çalışma ve oturma izni ile bulunma hakkı vardır, buna sadece bu ülkenin yöneticileri karar verir.”
“Din adamısın kendi işine bak”
Toprak konusunun şuan gündeme gelmesinin söz konusu olamaycağını, toprak konusunun garantilerle birlikte garantör ülkelerin de bulunacağı uluslararası bir konferansta konuşalacağını kaydeden Hüseyin Özgürgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türklere yüzde 25 toprak verelim deme cesaretini gösteren Baş Papaz, buyursun İngiltere’ye desin bakalım; ‘senin topraklarının burda ne işi var’, veya ‘senin topraklarının da yüzde 5’ini 8’ini alıyorum’ desin. Burada ne kadar Türkiye’ye ve Kıbrıs Türkleri’ne bir düşmanlık içerisinde olduğunu da görüyoruz. Toprak konusuyla Hrisostomos’un işi olamaz ki, sen din adamısın, işine bak! Ama maalesef Güney’de Kilise’nin etkisinde ciddi bir kesim var. Vaaz bunlar için veriliyor. Böyle bir zihniyetle de, Kıbrıs Türk halkı ancak birlikte ve Anavatan Türkiye ile beraber olduğu sürece mücadele edebilir. İçimizdeki işbirilikçiler ne zaman güçlense, onların sesini yükselterek bir şey elde edeceklerini sanıyorlarsa karşılarında bizi bulurlar.”
“İşbirlikçiler belli”
Özgürgün, “Bahsettiğiniz işbirlikçiler kim?” sorusu üserine ise, şöyle konuştu:
“Onar belli zaten. Buradaki işbirlikçiler ne zaman güçlenip hükmete geliyorlar, işte ortaya çıkıyorlar. İşte Özkan Bey bunlardan bir tanesi. Yani, bu ülkede hiç bir şey yapmayıp, oturayım orada, koltuğu tutayım, ama hiç bir şey yapmadan, hizmet etmeden, Kıbrıs Türk halkının ekenomik yönden Türkiye ile ilişkileri ne kadar zayıflatılırsa anlaşma o kadar kolay olur, büyük projeler ne kadar yavaşlatılırsa, işte su, elektrik hepsi beraber. Bu zihniyet içinde olanlar işbirliği yapıyor demektir.
Kıbrıs Türk halkının refahı, ekonomisi için karar alanlar, güçlenmesini isteyenler ise işbirliği yapmıyor. Bu demek değildir ki, gidip onlarla kucak kucağa oturup yapıyor. Buradaki ekonomi için karar almayan, yapması gerekenleri yapmayanlar da işbirliği yapıyor demektir.”
“Eroğlu cumhurbaşkanı adayımız”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olursa UBP’nin tam desteğini alacağını ve destekleyeceklerini kaydeden Özgürgün, “Aday olursa partimizin adayıdır, ne şekilde aday olursa olsun UBP’nin desteği olacak” dedi.
Özgürgün, hükümetin zam yapma ve işten çıkarmanın dışında bir gündemi olmadığını, çiftçi, narenciyeci, hayvancı, turizmci, esnaf ve memurla ilgili olumlu bir karar aldığını duymadığını söyledi.
Hükümetin seçimden önce söylediğinin tam tersini yaptığını, havaalanını geri alacağını söylediğini, Ekonomik Paket’e karşı çıktığını ama Ekonomik Paket’i virgülüne kadar uyguladığını anlatan Özgürgün, “Özünüzle sözünüz bir olacak. Hala Sultan İlahiyat Koleji’ne ve Hala Sultan Camisi’ne karşı çıktılar, kolejin açılışını kendi yaptı, ömrü yeterse caminin açılışını da kendisi yapacaktır, o gün göreceğiz. Nedir sizin özünüz, neye karşısınız, neye değilsiniz, onu anlamadım. Bir de yandaş sendikalar var, onların da sesi çıkmıyor” dedi.
Çevre Bakanı’na destek verdi
Rumların Beşparmaklar’daki taşocakları konusunu AB gündemine taşımasına Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı’nın verdiği tepkiye de destek veren Özgürgün, “Sayın Bakan, bu ne AB’nin ne Rumlar’ın toprağıdır, onlar kendi topraklarına baksınlar dediğinde çok doğru söylüyor. Tabi ki bizim buraları korumamız ayrı bir konudur. Oralarda tedbir alınmalıdır. Orada bir çevre sıkıntısı var ama buna ne Rum tarafı ne AB müdahil olabilir. Ama biz de kendi evimizin önünü temzilemekle görevli olduğuna göre doğrusunu yapmalıyız. Oradan geçince ben de görüyorum, sıkıntılı bir durum var. Sıkıntı önlenmelidir” dedi.
Özgürgün, Dikmen çöplüğü sorununu kendilerinin çözdüğünü, Beşparmaklar’daki çevre olayını da halledeceklerini sözlerine ekledi.
Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2014, 09:02