Çiğdem AYDIN
Mustafa Güryel, ülkemizin önde gelen avukatlarından biri olarak tanınır. Ancak, 1974 öncesinden başlayan milletvekilliği hizmeti vardır. Ayrıca gençlik yıllarında gazete yayınlamış, yöneticilik yapmış bir isim.
Güryel, emekli olduğu halde halen avukatlık bürosunda çalışmaya devam ediyor. KKTC siyasetine ilişkin görüşleri ise genellikle olumsuz.
Milletvekilliği transferinin yanlış olduğuna dikkat çeken Güryel “bir partiye inanırsanız, o partinin prensiplerini benimserseniz, sonuna kadar o partiye hizmet etmelisiniz. Yol ayrımına gelirsiniz, o zaman da bağımsız kalırsınız. Çekirge gibi bir o partiye bir başka partiye sıçrayan vekilleri doğru bulmuyorum” dedi.
Güryel, parti yönetimlerinin belirlenmesinde delege sisteminin de yanlış olduğuna dikkat çekti.
Mustafa Güryel, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Siyasete ne zaman, nasıl başladınız?..
Yanıt: 1962 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim ve siyasetle ilgilenmeye başladım. Zaten 1958 yılında daha öğrenciyken Bozkurt Gazetesinde yazılarım yayınlanıyordu. Daha sonra ülkeye döndüm ve siyasal bilgiler fakültesini bitirenlerin oluşturduğu bir dernekte çalışmalarımı sürdürdüm.1963 yılına kadar da bu şekilde çalışmalar yaptım. 1964 sonlarına doğru Kıbrıs’ta gazete çıkarmaya başladım. İlk olarak haftalık ‘Zafer’ gazatesini çıkardım. Ben gazetede yöneticiydim. Bir süre sonra Necati Özkan’a ait İstiklal gazatesinin baskı makineleri satılığa çıktı ve biz bu makineleri satın aldık. Ardından da binasını kiralayarak gazetemizi çıkardık. Biz bu gazeteyi moral olsun diye mücahitlere bedava dağıtıyorduk. 1964 yılından 1967’ye kadar bu şekilde devam etti ve basın yoluyla siyasetin içine girmiş oldum.
1967 yılında İstanbul Hukuk muadelet sınavlarını verdim. 1968 yılında avukat oldum.
1970 yılındaki seçimlere katıldım. O zaman Otonom Türk Yönetimi idi ve seçildim.1976 ekimine kadar vekillik yaptım.
1975 yılının ekim ayında UBP Genel Sekreter Yardımcılığını kazandım ve 1976 yılına kadarki süreçte partinin Genel Sekreterliğini yaptım. 1981 yılında yeniden aday oldum.Bu kez de tercih oylarıyla kaybettim. 1992 yılına kadar UBP’de faal olarak çaltım. Yanlız 1981 yılından sonra seçimlere girmedim.
Beş çocuk yetiştirdi
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?
Yanıt: Ekonomik durumum iyidir. Emekliyim bir zaman hizmetlerin birleştirildiği ve emeklilik yapıldığı bir yasa çıkarılmıştı ben o yasadan faydalandım. Emeklilik maaşı alırım ve hukuk bürosunda da avukatlık yaparım.
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?
Yanıt: Beş çocuğum var. Hepsi okudu ve evlendiler. Biri bilgisayar mühendisi, diğeri İşletme mezunu, kızım GAÜ Okul Öncesi Eğitim Merkezinin müdürüdür. Diğer iki oğlum da bizim hukuk büromuzda avukatlık yapıyorlar.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..
Yanıt: Meslek icabı arada hafiften kalp sorunu yaşarım. İki kez anjiyo oldum. Şimdi iyiyim ama doktorlar stresten uzak durmam gerektiğini söylüyor avukatlıkta bu pek mümkün değil çalışmaya da alışınca evde oturamıyorsun işte ömrümüz yettiğince buralardayım.
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?
Yanıt: Bende hiç dost eksilmedi. Çünkü ben halkçı olmamın tüm nimetlerini mesleğimde aldım. Politikada dürüst bir insan oldum her zaman. Siyasette de kimseyle tartışmaya girmedim. Arkadaşlık yelpazem oldukça geniştir.
Sistem değişmelidir
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt: Hiç hoş ve güzel şeyler söyleyemeyeceğim. Siyasetçinin idealist olması gerekiyor. Bir partiye inanır, o partinin prensiplerini benimserseniz sonuna kadar o partiye hizmet etmelisiniz. Ha tabi ki olur partinizle yol ayrımına gelirsiniz o zaman da bağımsız kalmalısınız. Çekirge gibi bir o partiye bir başka partiye sıçrayan vekilleri doğru bulmuyorum.Transferler büyük yanlış.
Ayrıca bana göre delege sistemi de yanlıştır. Delege sistemi kaldırılmalıdır. Çünkü başkan bir bölgedeki delegeleri etkilerse her zaman aday olur ve kazanır. Bu kez de delegeler o partiyi yönetmeye başlar. Parti iktidara gelirse de yine aynı delegeler başkan aracılığıyla birçok karara yön verir hale gelebilir. Bu sistem ülke siyaseti için hatalıdır.
Çözüm için bir nesil değişmeli
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Dilerim ki bir anlaşma olur. Size kendimce bir hikaye ile Kıbrıs sorununu özetlemek isterim:
“Köyün birinde bir yaşlı adam yaşarmış, hergün ovaya gider bir kuyunun başında durur, o kuyudan bir yılan çıkar adama bir tane altın verirmiş. Adamcağız da o altına karşılık yılana bir parça ekmek verirmiş. Adam bir gün köyden bir süre uzaklaşmış ve oğluna da anlatmış ‘git kuyunun başına bir parça ekmek bırak bir tane altın al eve gel. Bunu hergün yap’ demiş. Oğlu da hergün gitmiş birkaç gün sonra oğlu demiş ki en iyisi ben bu yılanı öldüreyim altınların hepsini alayım. Almış eline bir pala gitmiş yılan tam kuyudan çıkmış altını bırakmış, adamın oğlu palayı yılanın kuyruğuna vurmuş, canı yanan yılan dönüp adamın oğlunu ısırmış ve oracıkta öldürmüş.
Aradan günler geçmiş ve adamcağız köyüne dönmüş. Almış eline bir ekmek gitmiş kuyunun başına özür dilemiş yılana yeniden dost olalım demiş. Yılan da adama sende bu evlat acısı , bende bu kuyruk acısı varken biz dost olamayız demiş.”
İşte Kıbrıs’taki Rumlar ve Türklerin hikayesi de böyledir. Bir çözüm için bana göre bir neslin daha değişmesi gerekiyor. Bence Kıbrıs hastalandı ve tedaviye ne yazık ki çok geç kalındı daha olaylar sıcakken bu sorun çözülseydi şimdi bu kadar kangrenleşmezdi.
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?
Yanıt: Bence isteklidir ve arzuludur. Fakat hazır değildir. İnsanlar çözümü Avrupa Birliğine girmek olarak değerlendiriyor. Gelir gücümüzün artacağı düşünülüyor. Ama biz ekonomik olarak buna hazır değiliz. 1960 Anayassasına göre bile kamu sektörüne yönelecekse şu anda bile şişirilmiş bir kamu düzeni vardır.
Mülkiyet en önemlisi
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Bana göre Toprak sorunu en belli başlı sorun mülkiyet konusu da önemlidir. Ama bu sorun bireysel olarak çözülmez. Sorunu global yaklaşım şarttır. 1974 tarihi itibariyle mülk sorununa bakılması gerekir.Yani 60’lı yıllardan alınmamalı bu sorun.
Soru:Taşınmaz Mal Komisyonuna Türklerin de başvuru yapabilececeği belirtiliyor. Ne dersiniz?
Yanıt: Ben bu kararı sağlıklı bulmuyorum. Değerlendirme başlıkları ne olacaktır mesela. İskan komisyonlarının değerlendirmeleri alınacaksa bu sadece toplumu kandırmaktır. Çünkü bizim mallarımız yani güneyde kalanlar, buradaki komisyonda 1974 yılında puanlamada da eşdeğerlerde de ederini ucuz tuttular. Daha sonra Türkiye’den gelen nüfus da olduğu için kuzeyde evler, arsalar herkese yetsin diye örneğin; güneyde sen bıraktıysan 50 dönüm arsa sana verdiler burada 20 dönüm arsa yani bana göre çok sağlıklı değil.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: 1974 öncesi Rum mahkemelerinde Rumca dava görürdüm. Avukatlığa devam edeceğim ve gerekirse siyasete de gireceğim.
Yarın:Tansel Fikri
Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2014, 03:06